İnsanoğlu hasbelkader farklı insanlar, farklı memleketlerle karşılaşıyor. Dikkatli ve agâh olursa her kişiden, her yerden, her varlıktan birçok şey öğreniyor. Neticede çok şeye vakıf olgun bir şahıs, bir insan-ı kâmil olabiliyor. Bunun bir örneği de Rene Guenon Abdülvahid Yahya hazretleridir.
Rene Guenon (1886-1952) ismine merhum Fethi Gemuhluoğlu Ağabey’in oğluna yazdığı 10 Eylül 1977 tarihli mektupta rastlamıştık. Şöyle diyordu: “Orada dev bir insan olan merhum ve mağfur Haydar Bambat’ın (Karaçay Türklerinden büyük bir ilim, irfan ve gazâ ehli) oğlu Necmeddin Bammat olacak. Topçubaşı da göçmüş. Allah Hamidullah Beyefendi'ye uzun ömürler versin. Amin. Çok okuyunuz. İkra' emri umumîdir. Yazmak nefisten olursa ene, ego, nefis onun ulviyetini gölgeler. Yazmak da emirle, manen alman emirle olmalıdır. Senin tek eksiğin günde, yirmidört saatlik günde otuz saat okumamandır. Bu gerçeği de kendi özünle o saf, o güzel Muhammedî özünle bulacaksın. Sen onyedi yaşında çocukla genç arası bir Türk, bir Türkmen çocuğunun iyi bir örneğini verdin. Düşüncenin, ifade samimiyetinin, ataklıklarının büyük kavgaların ifadesini yaşadın ve yaşattın. Seninle iftihar ediyorum. Seninle bahtiyarım. Manevi müjdeler, manevi muştular senin ve kardeşinin İslam'a, insana hizmet edeceğiniz şeklindedir. Benim güvencim bu müjdedir. Alnımı secdeden hiç kaldırmasam şükrümü edâ ve ifade etmiş sayılmam.
Senden tek ricam ve arzum bu yıl onuncu sınıfta ilk beş kişi içinde olmak gayretini esirgememendir. Başkaca bir arzum yoktur. Ahlaklı, imanlı, hakka, hukuka riayetkâr olan siz çocuklarımdan, arkadaşlarımdan, kardeşlerimden başka bir talebim olamaz. Sizin bu ahlâkınız benim kabir alemimde de sükûnumdur.
Esir Türklere, esir Müslümanlara dua ediniz. Eritre'den, Somali’den, Filipinler'e kadar, Kırım'dan Kerkük'e kadar Müslümanlara ve Türklere dua ediniz. Yeni bir dünya kurulacaktır. Ona hazırlanınız ve çok iyi okuyunuz. Kendinizi çok iyi yetiştiriniz. Oradaki ağabeylerinin de Kur'an'daki “yetefekkürûn - tefekkür ediniz" sırrının peşine düşsünler. Onun için çaba sarfetsinler ve çileye soyunsunlar. Vakit de mahlûktur. Bu gerçeği unutmayınız. Vaktin de bir eceli vardır. Uyku gaflettir. Uykuyu azaltırsanız zamanınız çoğalır. Afrika için, Afrika'nın kurtuluşu için kitaplar bul. Ayrıca Guénon, René Guénon çok önemli bir Müslümandır. Derviş olmuş ve velî olmuştur. Fransa'da bildiğim kadar Korsika ve Bask özgürlük hareketleri, Normandiya'nın problemleri gibi Guénoncu Fransız aydınları da Fransa'yı çok rahatsız etmektedir. Guénon tercümesi her halde çok güç olmalıdır. Tasavvufu iyi bilmek gerek, İslam'ı iyi bilmek gerek, tarikatleri bilhassa Şazeliye'yi iyi bilmek gerekir. Ben Batı'yı, Almanya'da bir müddet kaldığım halde biliyor sayılmam. Batı dillerini de bilmediğim için utanıyorum. Sen bana bir şey almak istiyorsan kendine kitap lûgat, ansiklopedi, plâk al. Bu aldıkların bana alınmış sayılır. Son devirde bir Hristiyan mistiği Blondel ve bir büyük Müslüman Guénon iki büyük Fransızdır bildiğimce. Tarih, coğrafya, siyasal durum ve etnik gruplanmaları ihtiva eden ansiklopedi ara. Bir ömür ihtiyacın olacaktır.
Ayrıca sizin okulun mezunlarını doğrudan doğruya kabul eden üniversite ve yüksek okulları incele ve öğren. Bize gelecekte lâzım olabilir. Hazırlıklı olmalıyız. Abdestsiz gezme. Temiz, tahir ol. Zikirli ol. Besmeleli ol. O zaman topun, tüfeğin, atom bomban olur. Güçlü olursun. Mistik insanlar özgürdür Ali. Yalnız onlar özgürdür. Bu konuyu düşünmeye çalış. Artık arkadaş olacağımız günler geldi. Ben yaşlandım. İyi okumuş bir insan da değilim. Sana, siz'e yetişemem. Ama sizinle iftihar etmeme, sizin için şükretmeme, hamd etmeme kimse mâni olamaz ya. Dostluk üzerine, İz Yay. (s.213)
Daha sonra Rene Guenon ismini başka yerlerde de gördük. Bu defa Atiye Keskin Kubanlı’nın Bir Papazın Hatıra Defteri isimli kitabında tekrar rastladım. Atiye Hanım kitaba, zevkle okunan dikkate değer bir önsöz yazmış:
“1951 de Fransa’da çalışıyordum. Kuzey Afrika’dan, ta Kudüs’e kadar gitmiştim. Bu arada Kahire’de bir diplomatla evli teyzemin yanında da, bir hafta kadar kaldım. Bu tarihlerde Abdülvahit Yahya adında çok kıymetli biri ile tanışmıştım. Çok tatlı bir ihtiyardı. Teyzemin kocası birçok müşküllerini ona soruyor, onun bilgisine, manevî gücüne gönülden inanıyordu.
Bir zamanlar Abdülvahit Yahya için Avrupa basını alt üst olmuştu. Çünkü o, o güne kadar, Katolik kilisesinin en seçkin azâsı olmuş, fikir hareketlerinde en ön sırada yer almış, eserler vermiş bir insan olarak tanınmış olan Rene Guenon'du. Birdenbire Müslüman olmuş ve "Bu tercihimi, şuurlu ve İslâmiyeti çok etüt etmiş biri olarak yapıyorum" diye beyanat vermişti. (Bu şahıs 15 Kasım 1886'da, adı Rene Guenon ve bir Fransız vatandaşı olarak doğmuş ve 7 Ocak 1952'de adı Abdülvahit Yahya ve bir Mısır vatandaşı olarak ölmüştür).
Kendisiyle ilk karşılaştığım zaman, hiç bilmediğim bir heyecan duymuş ve birdenbire ağlamaya başlamıştım. Uzunca boyu, Mısırlılar gibi giydiği entarinin içinde daha da uzun görünüyordu. Başına beyaz bir takke giymişti. Düşünerek, tartarak, ağır ağır ve çok tatlı bir üslupla konuşuyordu. Aydınlık yüzü, insana baktıkça, bakmak arzusu veriyordu.
Küçük evinin pek mütevazı eşyaları olan odasında O'nu, evdekilere haber vermeden birkaç defa ziyaret ettim.
Samimi davranışından cesaret alarak O'na içimdeki bazı şüphelerimi aktardım ve inanışlar hakkındaki kanaatlerini sordum. Cevapları adeta içimi yakıyordu.
Hatıra defterime bazı notlar aldığımı, günün birinde bunları muntazam bir akışla yazmak arzusunda olduğumu söyledim.
O bana dedi ki:
- Dünyada her olmuşun, bizim görebildiğimizden başka bir de art sebebi vardır. Belki de, yazacağın yazılar, bu yaşamından sonra bir gün gelecek birçok insana ışık tutacak. İnsan, deryadan buhar olmuş bir damla suya benziyor. Yağmur oluyor, kar, buz oluyor, susayanların yudumunda bulunuyor. Şekilden şekile giriyor, sonunda aslına dönüyor.
Dünyanın dönüşü gibi mutlak gerçekler vardır. Bunlar sadece bir nesil, bir millet için değildir. Bütün insanlar içindir, ama herkesin koşu gücü ayrıdır. Herkes gücü kadar bir yere ulaşır. Hiç şüphesiz arayıcı olmak ta, bir ibadettir."
Söyledikleri içime sanki nokta nokta yazıldı. Onu çok sevmiş ve aradığım insan olduğunu anlamıştım. O gün, Fransa'ya döndükten sonra, O'nun yanında yaşayıp olgunlaşmak için 3 ay izin almayı ve buraya tekrar gelmeyi planlamıştım.
Her şeyi ayarladım ama ne yazık ki, bu kısa tanışmamızdan sonra bir daha hiç karşılaşmadık. Ani ölümünü, bütün Avrupa gazeteleri yazdığı zaman şaşkına dönmüştüm. İnanamıyordum.
Böylesine ince duygulu, böylesine ruhumdaki fırtınaları anlayan birisine bir daha hiç rastlayamadım. Bütün bu hatıralarımı, sanki birer birer yeniden yaşıyor gibiydim. Kendi kendime, hiçbir şey kaybolmadığına göre, geçmiş yaşantımız da, yalnız hatıralarımızda değil, her şeyin gerçek kayıtlarının olduğu bir yerde de, acaba yaşanıyor mu? diyordum”. S.(141)
İnsanoğlu hasbelkader farklı insanlar, farklı memleketlerle karşılaşıyor. Dikkatli ve agâh olursa her kişiden, her yerden, her varlıktan birçok şey öğreniyor. Neticede çok şeye vakıf olgun bir şahıs, bir insan-ı kâmil olabiliyor. Bunun bir örneği de Rene Guenon Abdülvahid Yahya hazretleridir. Ders alana kâinat bir mektebi hakikattir. Her varlık da bir ayettir (işaret, ders, ibret) diyor ârifler.
2. baskısı 2021 de yapılan Bir Papazın Hatıra Defteri kitabı A.Keskin (Kubanlı) hanımefendiye ait. Çok akıcı, tutarlı, selis bir üsluba sahip. Mevlâna gibi, M.Arabî gibi, Hayyam gibi büyüklere de atıflar var. Kitabın kahramanı Türk bir baba, Fransız bir anneden doğmuş. Orta okula kadar İstanbul’da babaannesiyle kalmış. Babasının vefatı üzerine annesi Fransa’ya götürerek Papaz okuluna vermiş. Uzun yıllar papaz olarak vazife yaptıktan sonra bu mesleği bırakıp İstanbul’a dönmüş. İlginç hatıraları var. Bunlardan birisi de yukarıda naklettiğimiz Rene Guenon a dair olandır.
Atiye Keskin hanıma, Abdülvahid Yahya Hz. ne gönlü hak hakikat çerçevesinden ayrılmayan Papaz efendiye ve kitapta ismi zikredilen mübarek zevata rahmet ve mağfiret niyaz ederiz. 03.06.2025