Ramazan ayında en sık ve en ziyade kullandığımız kelimelere bakarken her bir kelâmın arkasında koca bir Türk İslam Medeniyetini görürüz. Şair ne güzel söylemiş: “Gel karış bir katreye kim onda umman gizlidir” Biz de tesbit ettiğimiz bu kelimelerin arkasına düştük.
Her bir kelime bir hatıra oluşturdu zihnimizde. Bazılarının mânâsına erişerek ecdadımızın nazımlarla, şiirlerle, manilerle, fıkralarla, hikâyelerle, türkülerle, ilahilerle süsleyerek hayat verdikleri kelimeleri derlemeye çalıştık.
Merhum Şair Memduh Cumhur Bey’in Ramazan Gazeli ile başlayalım
Aşkım beyâna gelmez bir kıyl ü kâl içinde
Lâyık mesel bulunmaz sonsuz misâl içinde
Kesrette vahdet ehli fânî cihânı neyler
Bir gölgedir bu dünya binbir hayâl içinde
Cânân arar durur can âlemde tâ ezelden
Ten farkeder mi cânı farz-ı muhâl içinde
Farkında tenle sâim, Cem'inde canla kâim
Aşk ehli hep celâli görmüş cemâl içinde
Farkıyla cemde dâim cem'iyyetinde Cumhur
Cânân yolunda hayrân bir başka hâl içinde
Ramazan: Sözlükte “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması, kızgın yerde yalınayak yürümekle ayakların yanması” anlamındaki ramdâ’ kelimesinden türeyen ramazân kamerî yılın şâbandan sonra, şevvalden önce gelen dokuzuncu ayının adıdır. Genellikle “şehr” (ay) kelimesine izâfe edilip şehru ramazân şeklinde kullanılır. Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay ramazan ayıdır. Orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin hemen ardından ramazanın insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran Kur’an’ın indirildiği ay olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların oruç tutması emredilir. “Ey iman edenler oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ta ki günahlardan korunasınız” (Bakara,183)
Geldi mahı Ramazanım
Şâd olup sevindi cânım
Ramazan-ı şerifiniz
Mübarek olsun sultanım
İnsanları biraraya getiren bu ayda, oruç tutmayanlar dahi bu ayın getirdiği inanç ve gelenekten haz duyarlar. Muhammediye’den:
Musavver olısardur oruç ayı musavver: tasvirli
Dilek eyleyiser yoksulu bayı bayı: zengini
Elin tut bugün ona destigîr ol destigîr: elden tutan
Ki tâ olmaya bugün dâr u gîr ol dâr u gîr: savaş
Bulısar onları pes ender-ümmet ender-ümmet: ümmet içinde
Kim etmişti oruç ayına hürmet
Oruç: Savm ve sıyâm kelimeleri Arapça olup, Farsça da rûze kelimesinin Türkçeleşmiş haline oruç diyoruz. İmsak kelimesi de yine Arapça “kendini tutmak, engellemek” anlamında. Oruç, tan yerinin ağarma vaktinden (fecr-i sâdık) güneşin batışına kadar yiyip içmemek, cinsi münasebette bulunmamak suretiyle gerçekleştirilen İslâm’ın 5 şartından biridir.
“Fakir sahabelerden biri bir Ramazan günü orucunu bozduğundan bahisle:-“Mahvoldum yâ Resûlallah” diyerek ne yapması gerektiğini sorar. Gerisini Ebu Hureyre’den (r.a.) dinleyelim: Resulullah (s.a.) sorar:
"Azad edecek kölen var mı?"
- Hayır.
"Arka arkaya iki ay oruç tutabilir misin?"
- Hayır!
"Altmış fakire yemek yedirebilir misin?"
- Hayır.
"Şuraya otur."
Peygamber’e (s.a.), içi hurma dolu bir zembil getirildi. Peygamber (s.a.), adama:
"Bunu sadaka olarak dağıt!" buyurdu. Adam:
- Medine'nin kara taşlarla kaplı iki yakası arasında bizden daha fakir bir aile yoktur, dedi. Peygamber (s.a.) gülümseyerek:
"Öyleyse ailenle sen ye" buyurdu”.
Sahur Yemeği: Seher vaktinde yenen yemektir. Seherde, ikinci fecirden biraz öncesine kadar olan vakittir. Peygamber Efendimiz “Sahura kalkın, zira sahurda bereket vardır” gibi sözleriyle sahur yemeğine teşvik etmiştir.
Devlete erdi saimler
Hem gecesinde kaimler
Kalkın ibadet edelim
Vakti sahurdur müminler
Bizlerde hiç olmaz gurur
Olasın âlemde sürûr
Ağam ol hâb-ı gafletden
Uyan oldu vakt-ı sahur
Ramazan Davulcusu: Sahur vakti insanları her taraftan işittirmek için sokakları gezen davulcu. Davul çalarken hem de bildiği Ramazan manilerini söyler.
Dualar okur dilleri
Vakti sahur bülbülleri
Hâki pâye yüzler sürüp
Geldi davulcu kulları
Besmeleyle çıktım yola
Selâm verdim sağa sola
Güller gibi gül efendim
Ramazan mübarek ola
Ramazan topu: Sahurda oruca başlama, İftarda orucu açma vaktini ilan etmek için atılan top. Bu modern çağda akıllı telefonların saat alarmlarını kursak da elhamdülillah Sahura uyandıran davulcularımız ve iftar topları bizi terk etmedi.
Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri
Bir nurlu neş’e kapladı kerpiçten evleri (Y. Kemâl)
İtikaf: Ramazan-ı şerifin son on gününde dünya işleriyle ilgisini kesip, kalbi arındırmak için yapılan bir hususi ibadettir.
Ramazan Hilali: Şaban ayının yirmi dokuzuncu günü güneşin batışında hilâl görürlerse, ertesi günün Ramazan orucuna başlarlar. Hava bulutlu, dumanlı bulunup da hilâl görülemezse, Şaban ayını otuz gün olarak tamamlar, sonra oruca başlarlar.
Ramazan Bayramı: Ramazan ayı sonunda yapılan 3 günlük bayram.
Kıl nazar sağa sola
Kalbiniz sürûrla dola
Ey benim devletli ağam
Iydınız mübarek ola
Eriştik çün eyyâm-ı ıyd
Olasınız gamdan baid
Ey benim ağam efendim
Rûz-ı ıydın olsun saîd
Teravî: Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan 20 rekâtlık namaz. Bu ay aynı zamanda toplu ibadetin yoğunlaştığı aydır.
Bir terâvih hikâyesi; “Yatsı namazını ağır ağır kıldıran imam, terâvihde hızlanmış. İmamın arkasındaki safta bulunan Hemşinli Mahmud Efendi, ilk selâmdan sonra dayanamayıp imama sormuş:
“Yatsı namazını niçin kıldırdın?”
“Allah için.”
“Hâşâ, terâvihin Allah’ı başka mı? Onu niçin hızlı kıldırıyorsun?”
Hünkâr mahfilinden bu konuşmayı işiten Sultan, kafese vurarak imamı uyarmış:
“Hoca haklı. Dediğini yap!”
Terviha kelimesinin çoğulu olan terâvih, “rahata erdirmek, dinlendirmek” mânâsına geliyor. Ramazan’da yirmi rekatlık sünnet namazının bu ismi alması, dört veya iki rekatta bir selâm verilince biraz oturup dinlenme arası verilmesinden kaynaklanıyor.
Ramazan İlâhisi: Cami ve tekkelerde cemaatle kılınan teravih namazının her dört rek‘atı arasında okunan ilâhi. “Merhaba ey şehr-i Ramazan Merhaba / Merhaba ey sevgili mah-ı mübarek merhaba” , “Ey dostlarım ağlaşalım / Oruç ayı gitti yine”
Hatimle teravih namazı da imam her rekâtta Kur'an-ı Kerim'den bir sayfa okuyor. 20 rekâtta bir cüz'ün tamamlanmasıyla hem teravih namazını eda etmiş, hem de hatim yapmış oluyorlar.
Ramazan Pidesi: Ramazan’a mahsus çıkarılan yumurtalı, susamlı pide. Bir de Ramazan’a mahsus, fırınların önünde pide kuyrukları oluşur.
Mukabele: Kur’an’ı Kerim’i topluluk huzurunda, herkesin takip edebileceği şekilde baştan sona okumak.
Hurma: Hurma ağacından elde edilen tatlı, etli bir meyve olup, Orta doğunun temel gıdasıdır. Hem gıdadır hem lezzetli hem şifadır. Resûlullah Efendimiz buyurmuştur: “Yarım hurma da olsa hediyeleşiniz”
Mâil oldum bahçesinde hurmaya
Tâkâtım kalmadı aslâ durmaya
Ol Medîne Ravza'sını görmeye
Güllaç: Nişastadan yapılan ince ve kuru yufka ve bu yufkaya kaymak, badem, ceviz vb. ile şeker şerbeti ilâve edilerek hazırlanan tatlı.
Ramazan Şerbeti: Genellikle gül, tarçın, karanfil, bal, limon ve bazı meyvelerle tatlandırılan Osmanlı geleneği bir içeceğimizdir. Çeşitlerin birazını sayalım: Nar şerbeti, Vişne, ayva, kayısı, gül, gelincik, kızılcık, nane limon. “Şerbetleri elden koyup ağuyu nuş etmek gerek” (Yunus Emre)
Ye kebabı biberlice
İç şerbeti anberlice
Başka bir güzel taamdır
Kadayıf da şekerlice
Boldur Hüdanın rahmeti
Saime lâyık cenneti
Vakti iftarda nazikdir
Olursa sükker şerbeti
Hacivat-Karagöz: Türk gölge oyununun en tanınmış oyuncuları Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz, deve veya manda derisinden yapılan insan, hayvan veya eşya şekillerinin (tasvir) çubuklara takılıp arkadan verilen ışıkla beyaz perde üzerinde hareket ettirilmesi esasına dayanan bir gölge oyunudur.
Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Orhan Camii inşaatında çalışmışlar. Demirci ustası Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacivat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş. Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş. (Bir rivayete göre ise Karagöz idam edilmiş, Hacivat ise hacca giderken yolda ölmüştür.) Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşterî başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema (ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacivat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş. O tarihten sonra Karagöz oyunları değişik mekânlarda oynanmaktadır.
Kadir Gecesi: Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı mukaddes gece, Leyle-i kadir. Umumiyetle Ramazan ayının 27. Gecesine tesadüf ettiği kabul edilir.
Müjde mü’minler ihsân-ı Rahmandır gelen
Şânına ta’zim için bu mâh-ı gufrandır gelen
Andadır feyz-i hidâyet, andadır afv u kerem
Kadrini bil, mevsim-i inzâl-i Kur’andır gelen
Iyd-ı ekber her günü, kadri mübarek her gece
Ehl-i imâna ne mutlu lütfu sübhândır gelen
Zulmet ü kasvetten âzâd etmeye sâimleri
Nuru islam, nûr-u imân nur-u irfandır gelen (Ahmed Remzi Dede Ef. Hz.)
Mahya: Ramazan ayında cami minareleri arasında gerilen ışıklı şekil veya yazı. Ahmed-i Evvel zamanında icad olunduğu söylenir. Mahyalarda Hoş geldin Ya Şehri Ramazan, Besmele, Ya Allah, Yâ Ali Yâ Muhammed medet, Şefaat Yâ Resûllalah, Yâ Şafi, Ya Kerim gibi yazılar yazılır.
Bir fıkra: “Minarelerden dizi dizi kandiller sarkmağa başlamıştı. Mahyacılar, onbir ay mahpus kalan marifetlerini gösteriyorlar. Suya nakış yapar gibi havaya yazı yazmaya, resim çizmeğe çalışıyorlardı. Kandiller dizi dizi sarkıyor, sağa yükseliyor, sola kayıyor, titreşiyor, uçuşuyor ve sanki gökten damlarken minare boğumlarına takılı kalmış yıldız pırlantaları gibi insana esrarlı bir heyecan veriyordu.
Hacı Bektaş kullarından Derviş Mehmet, kahvenin önünde oturmuş seyrediyordu. Bir aralık Camiden çıkan bir yobaz yanına sokuldu, tezyif dolu bir gözle süzerek sordu: Mahya kuruluşunu seyrediyorsun? Oruç tutmazsın, alnın secde-i rahmana kapanmaz. Ramazan’ı yalnız mahya seyretmek için gelsin diye beklersin?
Derviş Mehmet tebessümle cevap vermiş:
-Ramazan’ı ramazan diye severim. Ali'yi, Ali diye sevdiğim gibi.
-Fakat biz sizin gibi değiliz. İsterim ki her gün Ramazan olsun, her gün oruç tutalım.
-Öyle amma, ramazan gider gitmez de arkasından bayram edersiniz. Bir adam sevdiği gidince üzülür, matem tutar. Benim hiç bayram yaptığımı gördünüz mü? Biz ikisini de hoş görenlerdeniz”.
İmsak: Oruca başlama zamanı.
İmsakiye: Ramazan ayına mahsus bir de imsakiyeler dağıtılır. Yerel saate göre oruca başlama ve namaz vakitleri ile birlikte ayet, hadis ve güzel sözlerin bulunduğu tek sayfalık takvimdir.
İftar: Orucu açma vakti.
Fitre: İftar kelimesine akraba olan bu kelimenin anlamı da Ramazan ayı içinde verilmesi dinimizce buyrulan, miktarı belirli sadakadır.
Ki sende marazdır bu tedavi kıl alil olma
Kazancın ye yedir Allah yolunda eyle infâki
Mürüvvet merhamet bâbında teksîr et kalil olma
Ne şüphe buhl-u meş'umun ziyanı kendine ait
Malını infak edip âlicenâb ol bed şekil olma
Helâlden kesb edip mâli sehâvet sofrasın aç gel
Aman bâr olma bir ferde bu halk üzre sakîl olma (Kaşıkcı Ali Rıza Ef.)
İftariyelik: Ramazan’da iftar açmak için ilk ağızda yenilecek ve içileceklerin tümü. Su, hurma, zeytin….
Temcit: Özellikle Ramazan aylarında (bir asır evvel) sabah namazından önce minarelerde okunan ilahi, münacât. Bir temcit ilahisi:
Nuh oldum tufan için çok çalıştım din için.
Dinime dönmeyeni suya gark edip geldim.
Musa oldum Tûr aradım bin kelime kıldım
Bu halâyık ne olacağın bir anda bilip geldim
Eyyüb oldum bu tenime cefâ kıldım canıma
Çağırdım sultanıma kurtlar doyurup geldim
Zekerya oldum kaçtım erdim ağaça geçtim
Kanım dört yana saçtım tenim biçtirip geldim
İsâ oldum kudretten bakire bir avrettan
İnayet oldu Hak'tan ulu din görüp geldim
Muhammed'i bir gece Hak okudu mi'race
Serteser yüce yüce gökler seyredip geldim
Üç aylar: Recep, Şaban, Ramazan aylarına verilen toplu ad.
Merhum Mehmet Şevki, İstanbullunun Özellikleri yazısında bu ayın adâb-ı muaşeretine şöyle demiş:
“Ruh asaletine sahip gerçek dindar İstanbullu tuttuğu nafile oruçları, kıldığı nafile namazları, Ramazan’da itikafa girmesini, umreye gitmesini, yaptığı hayır hasenatı asla söylemez ve bunların reklamını yapmaz. Çünkü ihlasa aykırıdır. Lakin kıldığı vakit namazlarını, tuttuğu Ramazan orucunu, ödediği zekâtı gizlemez.
Ramazanlarda, orucu açıp birkaç lokma aldıktan sonra akşam namazı cemaatle eda edilir, ondan sonra yemek yenir” .
İsmi şerifi geçenlere rahmet ve mağfiret niyaz ediyoruz. Ecdadımızın bayram duası ile Ramazan Bayramınızı tebrik ediyoruz.
“Hayırlar var ola. Şerler def ola. Dertler ref’ola. Elemler beri ola. Marazlar zail ola. Muhabbet nail ola. Uhuvvet makbul ola. Vahdet diri ola. Devlet diri ola, Millet iri ola, Ümmet kavi ola. Saadet daim ola. İnayet vasıl ola. Bereket hâsıl ola. Sadakat kaim ola. Ömürler muzdat ola. Kalpler mutmain ola. Gönüller huzur bula. Müminlerin, Müslimlerin, muvahhidlerin, muttakilerin, ulemanın, şuaranın, ukelânın, fuzelanın, urefanın, dervişanın ve dahi cümle muhibban ile ihvanın bayramı bayram ola… Hu Allah Huuuu…”
Faydalanılan eserler:
TDV İslam Ans. / Ö.N.Bilmen İlmihali / Türk Ninniler Hazinesi A.Çelebioğlu