“Rabbim, bana hüküm ve hikmet bağışla!”

Hikmet; Kur’an’ı ve Sünneti bilip dinde derin kavrayış sahibi olmaktır. Hikmet; Kur’an’da geçen hükümlerdir. Onları özümseyip hayata geçirmektir. Hikmet; Şeriat ile hükmedip hükümlerinin beyan edilmesidir. Hikmet; Söz ve fiilde mükemmel olmak ve yaptığını eksiksiz bir şekilde yapmaktır. Hüseyin Yürük yazdı.

“Rabbim, bana hüküm ve hikmet bağışla!”

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde “Tefekkür gibi bir ibadet yoktur” buyurarak müminleri düşünmeye, düşünceli işler yapmaya ve ince fikirle hareket etmeye teşvik etmektedir. Olaylara bu zaviyeden bakıldığında karşımıza çıkacak ilk kavramlardan biri şüphesiz hikmet olacaktır.

Hikmet; Kur’an’ı ve Sünneti bilip dinde derin kavrayış sahibi olmaktır. Hikmet; Kur’an’da geçen hükümlerdir. Onları özümseyip hayata geçirmektir. Hikmet; şeriat ile hükmedip hükümlerinin beyan edilmesidir. Hikmet; söz ve fiilde mükemmel olmak ve yaptığını eksiksiz bir şekilde yapmaktır.

Hikmet; faydalı ilim, salih amel, güzel ahlak, anlayışlı ve akıllı olmaktır. Hikmet; dinde bilgi sahibi olmak, fıkıh bilmek, hükümlerin gaye ve maksadını anlamaktır. Hikmet; hak ve batılı birbirinden ayırma ferasetidir. Takva elbisesi ve Allah’tan korkmaktır. Hikmet; kötülüklerin yasaklanması, iyiliklerin ve güzelliklerin teşvik edilmesidir.

Hikmet; Müslümana verilen faydalı ilim, salih amel ve güzel ahlaktır. Hikmet; insanlara örnek olabilmek ve en güzel şekilde hakka davet etmektir. Hikmet; insanları kemale erdirecek ilim ve şer’i hükümlerdir.

Hikmet; peygamberin sünnetidir, hadislerdir ve Peygambere verilen her türlü hayırdır. Hikmet; Yüce Allah’ın kelamıdır, ayetlerdir. Hikmet, eşyadaki ve gelişen olaylardaki inceliği kavramaktır.

Kuran’ı Kerim ve Hikmet ayetleri

Kuran-ı Kerim’de (bazı tasniflere göre); Hikmet ile ilgili 114 ayet yer almaktadır. Bütüncül bir anlamaya ve kavramaya vesile olması için bu ayeti kerimeleri burada nakledelim.

1)Hikmet ayetlerinin bir kısmı Allahu Tealanın hikmet sahibi yüce bir varlık olduğuna işaret etmektedir.

Ayeti kerimelerde çeşitli vakalar zikredildikten sonra bu vakaların hikmet sahibi Allahu Tealanın gösterdiği doğrultuda çözülmesi salık verilir. İşte o ayeti kerimeler:

“Dediler ki: Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.” (Bakara Suresi, 32)

“Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, Kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin.” (Bakara Suresi, 129)

“Size, apaçık belgeler (ayetler) geldikten sonra yine ayağınız kayarsa bilin ki Allah, gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara Suresi, 209)

“Hem dünya (konusun)da hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: ‘Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir.’ Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırt eder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara Suresi, 220)

“İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara Suresi, 240)

“Hani İbrahim: ‘Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster’ demişti. (Allah ona:) ‘İnanmıyor musun?’ deyince ‘Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için’ dedi. ‘Öyleyse dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.’” (Bakara Suresi, 260)

“Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O’dur. O’ndan başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Âl-i İmran Suresi, 6)

“Şüphesiz bu, gerçek bir olayın haberidir. Allah’tan başka İlah yoktur. Ve şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Âl-i İmran Suresi, 62)

“Allah bunu (yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. ‘Yardım ve zafer’ (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ın katındandır.” (Âl-i İmran Suresi, 126)

“Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.” (Nisa Suresi, 11)

“Allah’ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.” (Nisa Suresi, 17)

“Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan ‘evli ve özgür’ olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah’ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tespit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tespitinden sonra karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.” (Nisa Suresi, 24)

“Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 26)

“Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 56)

“Bir mümine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mümini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mümini ‘hata sonucu’ öldürürse mümin bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mümin olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise bu durumda mümin bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mümin köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkânı) Bulamayan ise kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah’tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 92)

“ (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah’tan umuyorsunuz. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 104)

“Kim bir günah kazanırsa o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmıştır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 111)

“Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa Allah her birine ‘genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından’ kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Allah (rahmetiyle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 130)

“Hayır; Allah onu kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 158)

“Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.” (Nisa Suresi, 165)

“Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah’ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa Suresi, 170)

“Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah’tan, ‘tekrarı önleyen kesin bir ceza’ olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Maide Suresi, 38)

“O, kulları üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.” (En’am Suresi, 18)

“O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O’nun "ol" dediği gün (herşey) oluverir, O’nun sözü haktır. Sur’a üfürüldüğü gün, mülk O’nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.” (En’am Suresi, 73)

“Bu, İbrahim’e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.” (En’am Suresi, 83)

“Onların tümünü toplayacağı gün: ‘Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz’ (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: ‘Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık.’ (Allah) Diyecek ki: ‘Allah’ın dilediği dışta olmak üzere ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir.’ Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.” (En’am Suresi, 128)

“Allah, bunu, yalnızca bir müjde ve kalplerinizin tatmin bulması için yapmıştı; (yoksa) Allah’ın Katından başkasında nusret (zafer ve yardım) yoktur. Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfal Suresi, 10)

“Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: ‘Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı.’ Oysa kim Allah’a tevekkül ederse şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfal Suresi, 49)

“Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı. Çünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfal Suresi, 63)

“Hiçbir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfal Suresi, 67)

“Eğer sana ihanet etmek isterlerse onlar daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi; böylece O da ‘Bozguna uğramaları (için) sana imkân vermişti.’ Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfal Suresi, 71)

“Ve kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 15)

“Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah Ona ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 40)

“Sadakalar, -Allah’tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekât) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 60)

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah’a ve Resulü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 71)

“Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah’ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha ‘yatkın ve elverişlidir.’ Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 97)

“Diğer bir kısmı, Allah’ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları ya azaplandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 106)

“Onların kalpleri parçalanmadıkça kurdukları bina kalplerinde bir şüphe olarak sürüp-gidecektir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 110)

“(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) ‘Hayır’ dedi. ‘Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir.’ (Yusuf Suresi, 83)

“Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: ‘Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur.’” (Yusuf Suresi, 100)

“Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İbrahim Suresi, 4)

“Ve şüphesiz senin Rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.” (Hicr Suresi, 25)

“Ahirete inanmayanların kötü örnekleri vardır, en yüce örnekler ise Allah’a aittir. O, güç sahibi olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nahl Suresi, 60)

“Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Hac Suresi, 52)

“Eğer Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)?” (Nur Suresi, 10)

“Allah size ayetleri açıklıyor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur Suresi, 18)

“Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur Suresi, 58)

“Sizden olan çocuklar, erginlik çağına erdikleri zaman, kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi bundan böyle izin istesinler. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur Suresi, 59)

“Ey Musa, gerçekten Ben güçlü ve üstün, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ım.” (Neml Suresi, 9)

“Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Ankebut Suresi, 26)

“Allah, Kendi dışında hangi şeye taptıklarını şüphesiz bilir. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Ankebut Suresi, 42)

“Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur; bu O’na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en Yüce misal O’nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Rum Suresi, 27)

“Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah’ın vaadi haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Lokman Suresi, 9)

“Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü Kendisi’ne ait olan Allah’ındır; ahirette de hamd O’nundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır.” (Sebe Suresi, 1)

“De ki: O’na (kulluk etmede) eklemekte olduğunuz ortakları bana gösterin. Asla (onlar ona gerçek ortak olamazlar); hayır, O, güçlü ve üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’tır.” (Sebe Suresi, 27)

“Allah, insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp-tutacak yoktur; her neyi kısar-tutarsa artık onu da ondan sonra salıverecek yoktur. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fatır Suresi, 2)

“(Bu) Kitab’ın indirilmesi, üstün ve güçlü olan, hüküm ve hikmet sahibi Allah (katın)dandır.” (Zümer Suresi, 1)

“Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va’dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin.” (Mümin Suresi, 8)

“Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Şura Suresi, 51)

“Göklerde İlah ve yerde İlah O’dur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.” (Zuhruf Suresi, 84)

“Kitab’ın indirilmesi, üstün ve güçlü olan, hüküm ve hikmet sahibi Allah’tandır.” (Casiye Suresi, 2)

“Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Casiye Suresi, 37)

“Kitab’ın indirilmesi, üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi Allah’tandır.” (Ahkaf Suresi, 2)

“Müminlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih Suresi, 4)

“Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih Suresi, 7)

“Ve alacakları birçok ganimetleri de. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih Suresi, 19)

“Allah’tan bir fazl (bir ihsan ve lütuf) ve bir nimet olarak. Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.” (Hucurat Suresi, 8)

“Dediler ki: Öyle. (Bunu) Senin Rabbin buyurdu. Çünkü O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.” (Zariyat Suresi, 30)

“Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Hadid Suresi, 1)

“Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Haşr Suresi, 1)

“Rabbimiz, bizi inkâr edenler için fitne (deneme konusu) kılma ve bizi bağışla Rabbimiz. Şüphesiz Sen, üstün ve güçlüsün, hüküm ve hikmet sahibisin.” (Mümtehine Suresi, 5)

“Ey iman edenler, mümin kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mümin kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mümin kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mümin kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Mümtehine Suresi, 10)

“Ve henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış olan diğerlerine de (peygamber gönderilmiştir); O (Allah), üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Cum’a Suresi, 3. Ayet)

“Gaybıda, müşahede edilebileni de bilen, Aziz (üstün ve güçlü), Hakim (hüküm ve hikmet sahibi)dir.” (Tegabün Suresi, 18)

“Allah yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz (veya meşru) kıldı. Allah, sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınız)dır. O, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tahrim Suresi, 2)

“Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İnsan Suresi, 30)

2)Hikmet ayetlerinin bir kısmı da Kuranı Kerim’in hikmet içeren bir kitap olduğuna işaret etmektedir.

“Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.” (Bakara Suresi, 151)

“Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah’ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki Allah herşeyi bilendir.” (Bakara Suresi, 231)

“Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur’an’dan) okuyoruz.” (Âl-i İmran Suresi, 58)

“Hani Allah peygamberlerden ‘kesin bir söz (misak)’ almıştı: ‘Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız.’ Demişti ki: ‘Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?’ Onlar: ‘İkrar ettik’ demişlerdi de: ‘Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım’ demişti.” (Âl-i İmran Suresi, 81)

“Andolsun ki Allah, müminlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.” (Âl-i İmran Suresi, 164)

“Elif, Lam, Ra. Bunlar, hikmetli Kitab’ın ayetleridir.” (Yunus Suresi, 1)

“Elif, Lam, Ra. (Bu,) Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir Kitap’tır (ki:)” (Hud Suresi, 1)

“Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Yusuf Suresi, 6)

“Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı." (Şuara Suresi, 21)

“Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat.” (Şuara Suresi, 83)

“Hiç şüphesiz, bu Kur’an, sana, hüküm ve hikmet sahibi olan, (ve herşeyi gerçeğiyle) bilen (Allah’ın) Katından ilka edilmektedir.” (Neml Suresi, 6)

“Bunlar hikmetli Kitab’ın ayetleridir” (Lokman Suresi, 2)

“Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Lokman Suresi, 27)

“Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (AHz. ab Suresi, 1)

“Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah latiftir, haberdar olandır.” (AHz. ab Suresi, 34)

“Andolsun hikmetli Kur’an’a…” (Yasin Suresi, 2)

“Batıl, ona önünden de ardından da gelemez. (Çünkü Kur’an,) Hüküm ve hikmet sahibi, çok övülen (Allah)tan indirilmedir.” (Fussilet Suresi, 42)

“Şüphesiz o, bizim katımızda olan Ana kitaptadır; çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur.” (Zuhruf Suresi, 4)

“O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.” (Cum’a Suresi, 2)

3)Allahu Teala tarafından peygamberlerine hikmet verildiğini bildiren ayet-i kerimeler bir başka grup olarak dikkat çekmektedir.

“Böylece onları, Allah’ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud, Calut’u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def’i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.” (Bakara Suresi, 251)

“Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.” (Âl-i İmran Suresi, 48)

“Yoksa onlar, Allah’ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? Doğrusu Biz, İbrahim ailesine kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk de verdik.” (Nisa Suresi, 54)

“Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah’ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.” (Nisa Suresi, 113)

“Allah şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğulları’na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, ‘Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir’ demişlerdi (de) İsrailoğulları’nı senden geri püskürtmüştüm.” (Maide Suresi, 110)

“Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun Biz buna (karşı) inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.” (En’am Suresi, 89)

“(Çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.” (Meryem Suresi, 12. Ayet)

“O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona bir ‘hüküm ve hikmet’ ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.” (Kasas Suresi, 14)

“Andolsun ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa’ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler diye.” (Kasas Suresi, 43)

“Andolsun, Lokman’a ‘Allah’a şükret’ diye hikmet verdik. Kim şükrederse artık o, kendi lehine şükreder. Kim inkâr ederse, artık şüphesiz (Allah,) Gani (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamid’dir (hamd yalnızca O’na aittir).” (Lokman Suresi, 12)

“Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.” (Sad Suresi, 20)

“İsa açık belgelerle gelince dedi ki: Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin.” (Zuhruf Suresi, 63)

4) Bazı ayeti kerimelerde Allahu Teala’nın dilediği bazı kullarına hikmet verdiği müjdelenir.

“Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.” (Bakara Suresi, 269)

“(Bunlar,) ‘İçten Allah’a yönelen’ her kul için ‘hikmetle bakan bir iç göz’ ve bir zikirdir.” (Kaf Suresi, 8)

5) Bazı ayeti kerimelerde hikmet, ince anlayış ve kavrayış anlamında zikredilmektedir.

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” (Nahl Suresi, 125)

“Bunlar, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiği şeylerdir. Rabbin ile beraber başka ilahlar kılma, yoksa yerilmiş, kovulmuş olarak cehenneme bırakılırsın.” (İsra Suresi, 39)

“Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.” (Duhan Suresi, 4)

“(Ki her biri) Doruğunda-olgunlaşmış hikmettir. Fakat uyarmalar bir yarar sağlamıyor.” (Kamer Suresi, 5)

“Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah zalim bir kavmi hidayete erdirmez.” (Cum’a Suresi, 5)

Hadisi Şerifler ve Hikmet

Hikmet kavramının çok değişik ve zengin anlamları olması, Kur’an’da da farklı mânâlarda kullanılması, hikmetinkapsamı konusunda yeterli bilgi vermektedir. Nitekim Peygamberler ümmetlerine kitap yanındahikmeti de öğretmiştir.

Hikmet Kavramı Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinde de çeşitli vesilelerle yerini almıştır. Kaynaklarda bu anlamda yaklaşık 116 hadis bulunduğu nakledilmektedir. Bu hadisi şeriflerin bir kısmını buradan paylaşalım:

“Hikmet, müminin yitik malıdır; nerede bulursa onu alır.” (İbn Mâce, Zühd 15; Tirmizî, İlim 19)

“Hikmetin başı Allah korkusudur.” (Tirmizî; Feyzu’l-Kadir,3)

“Yalnız iki kişiye hased (gıpta)edilebilir: Bir adam ki Allah kendisine hikmet vermiştir, o adam bu hikmet gereğince hareket ediyor ve bunu başkalarına da öğretiyor ve bir adam ki Allah kendisine mal vermiştir, o da malı Hak yolundainfâka/harcamaya koyulmuştur.” (Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn 47)

“Şüphesiz bazı şiirler vardır kihikmettir.” (Buhârî, Edeb,90)

“Kardeşini kendisiyle hidâyete/doğruyola ilettiğin hikmet kelimesinden daha güzel hediye yoktur.”

(Dârimî, Mukaddime 32)

İbn AbbAs (r.a.) anlatıyor: Resulullah (s.a.) beni göğsüne bastırdı ve: “Allah’ım, (bunu dinde fakîh kıl,) buna hikmeti ve Kitabın te’vilini öğret!” dedi. (Buharî, Fezâilu’l-Ashâb 24)

İbni Abbas (r.a.) anlatıyor: “Resulullah bana hikmet verilmesi (iki defa hikmet verilmesi) hususunda duada bulundu.” (Tirmizî, Menâkıb 42, hadis no: 3823, 3824)

İbn Abbas: “Hikmet, nübüvvet dışındaki isabetli fark edişlerin adıdır.” (Buharî, Fezâilu’s-Sahâbe 24)

“Ben hikmet eviyim, Ali de onun kapısıdır.” (Tirmizî, Menâkıb 20)

“Hikmetin konuşulup yayıldığı meclis, ne güzel meclistir.” (Dârimî, Mukaddime 28)

“Bir ilim meclisine oturup hikmetlisöz dinledikten sonra bu meclisten bahsederken işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını anlatan bir kimsenin misali, bir sürü sahibi çobana gelip: ‘Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!’ deyince çobandan: ‘Git, en iyisinin kulağından tut al!’ iznine rağmen gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan adamın misalidir.” (İbnMâce, Zühd 15; Ahmed bin Hanbel, 2/252)

İmam Gazali’de Hikmet

Peygamberlerin hikmetli sözleri ve davranışları İmam Gazali’nin çeşitli eserlerinde yer almaktadır. İmam Gazali’nin “Kalplerin Keşfi” kitabını okurken burada hikmetle ilgili bu zamana kadar hiç dıuymadığım şu hadis-i şerife rastladım: “Hikmet ehli alimler, derin görüşleri sayesinde peygamberliğe yakındırlar.”

Bu rivayetler, dinin sadece zahiri bir külliyattan ibaret olmadığı, olaylara, kelime ve kavramlara ince düşünceyle bakılması gerektiğini de ortaya koymaktadır.

İmam Gazali’nin naklettiğine göre; Bir ara İsrailoğulları büyük bir kuraklığa maruz kaldılar. Hz. . Musa birkaç defa yağmur için dua eder. Fakat bir türlü yağmur yağmaz. Nihayet Yüce Allah Musa’ya şöyle vahyeder: “Aranızda hala huyunda ısrar eden bir koğucu varken ne senin ve ne de yanındakilerin duasını kabul etmem.”

Hz. . Musa “Ya Rabbi, kimdir o! Onu bana tarif et. Aramızdan çıkarayım” diye yalvarır.

Ulu Allah ona şöyle cevap verir: “Ya Musa size koğuculuğu yasaklarken ben mi koğucu olayım!” Bunun üzerine hep birlikte tövbe ettiler de yağmura kavuştular. (Gazali, 2018:460)

Anlatılan olayda, kuraklık yaşayan bir topluma rahmet ve bereketin gelebilmesi içinformel olarak yağmur duasına çıkılmasının yeterli olmayacağı, günahların da terk edilmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır.

Yine İmam Gazali’nin naklettiğine göre; Hz. . Musa, Yüce Allah’a: “Ya Rabbi kulların içinde senin dostların kimlerdir ki ben de onları senin için seveyim.” diye sorar. Yüce Allah, “Bütün fakirler, fakirler…” diye buyurur (Gazali, 2018:216)

Buradan da bir toplumun payidar olabilmesi için sanılanın aksine güçlülerin ve zenginlerin yanında yer alınmasının değil fakirlere sahip çıkılması gerektiği anlaşılmaktadır.

Bildirildiğine göre İsrailoğulları Hz. . Musa’ya derler ki: “Rabbinden dile de bize yapınca rızasını kazanacağımız bir amel bildirsin.”

Hz. . Musa, “Allah’ım dediklerini duydun.” diye Allah’a yalvarır.

Ulu Allah, Hz. . Musa’ya buyurur ki: “Ya Musa söyle onlara! Benden razı olsunlar ki ben de onlardan razı olayım. (Gazali, 2018:437)

Bu anlatımdan da Allah’ın kullardan razı olması için; formel ibadetlerin yanı sıra “rıza makamında” olan müminlerin arandığı anlaşılmaktadır.

Hazreti İsa’nın sahabileri olan havarilerin Hazreti İsa ile sohbetleri bazı hikmetlerin şifrelerini de bünyesinde barındırmaktadır. Aşağıda bu anlamda naklettiğimiz vakalar, dünya sevgisinden uzak durmadan, ahiret imtihanı konusunda yeterince mesafe alınamayacağını işaret etmektedir.

Havariler Hz. . İsa’ya, “Neden sen su üzerinde yürüyebiliyorsun da biz yürüyemiyoruz?” diye sordular. Hz.  İsa da onlara, “Dünyanın ve paranın sizin nazarınızda yeri nedir? diye sordu. Havariler “Bunlar bize göre güzel şeylerdir.” diye cevap verdiler. Hz. İsa onlara “Oysa onların her ikisi de benim için çamurdan farksızdır” diye cevap verdi. (Gazali, 2018:243)

(……) Allah, Hz.  İsa’ya şöyle vahyetti: “Bir kalbi gözden geçirip içinde dünya ve ahiret sevgisi bulmadığım zaman onu kendi sevgimle doldururum ve onu himayem altına alırım.” (Gazali, 2018:466).

(…..) Rivayet edildiğine göre Hz. İsa bir gün yolda yürürken bir kafatasına rastlar. Ayağı ile ona vurarak “Allah’ın izniyle konuş” der. Bunun üzerine dile gelen kafatası şöyle konuşur: “Ya Ruhullah! Ben falan zamanda kraldım. Bir gün başımda tacım, çevremde muhafızlarım ve devlet adamlarım bulunduğu halde tahtımda oturuyorken ansızın karşıma ölüm meleği geldi. Böylece bütün canlı uzuvlarım üzerimden ayrılarak canımla birlikte ona gittim. Keşke bütün o kalabalık çevrem olmasaydı, keşke o kadar hareketli münasebet içinde değil de yalnız başıma yaşasaydım.”  İşte asilerin başına gelen musibet budur. Bu musibet itaatkarların başına gelmeyecektir. (Gazali, 2018:293)

Yazımıza son verirken bir de öneride bulunalım:

Kur’an-ı Kerim’de 4 sahife olarak 21. cüzde yer alan Lokman Suresindeki hikmetler bir makale ile ya da bir kitapla ele alınmalı ve ümmetin yararına sunulmalıdır.

Nasıl bir dönem Mülk Suresinin manzum bir tefsiri yazılmış ve sultanlara sunulmuşsa Lokman Suresindeki hikmetlerin de ortaya konulup sultanlara ve başkanlara sunulması gerekmektedir. Çünkü eski metinlerden anlaşılmaktadır ki: “Fehim (ince anlayış) keramettir. Kime fehim verilmişse o hayırdadır.

YORUM EKLE