Burası gerçekten dünyanın bir keşfi gibi! Farklı kapılara aralayan, zamanın dışında kalmış bir yer: La Crete.

Hakkında çok az şey bildiğimiz devasa bir medeniyet yatıyor burada. Hayalet bir şehir gibi… Günlerce sokaklarında dolaştım ama neredeyse kimseye rastlamadım. Marketlerde her ürün yok, Kanada’daki hiçbir zincir market burada yer almıyor.

Buraya kimsenin yolu kolay kolay düşmez. Benzin istasyonlarında ne bir gişe var ne de bir çalışan! Uluslararası kredi kartları çalışmayabiliyor, nakit ödeme kabul edilmiyor. Ve benim dışımda başka bir yabancı görmedim. Marketler çok pahalı. Gerçekten de Kanada’nın bir parçası değilmiş gibi hissediyorsunuz.

Daha önce Manitoba, Saskatchewan, Quebec City ve Alberta gibi eyaletlerde bulundum ama beni bu kadar şaşırtan başka hiçbir yer olmadı. Burası modern dünyanın çok ötesinde, küçük ama ruhu büyük bir medeniyet…

Size bu kasabada Mennonitlerden bahsedeceğim. Batı kültüründen tamamen bağımsız yaşıyorlar. Birçok Kanadalı bile burayı hiç duymamış. YouTube gibi platformlarda da neredeyse bilgi yok.

Aile yapıları çok güçlü. Birlikte yaşamak onlar için kutsal. 20 yaşında, iki çocuk sahibi bir çiftçi baba modern dünya için tuhaf görünebilir; ama Mennonitler için bu doğal. Burada 12 çocuklu aileler var. Genç yaşta evlenip, tarla işlerinde hayatlarını sürdürüyorlar.

Tarım bu kasabanın kalbi. Buğday, arpa, yulaf ve çavdar başlıca ürünler. Ayrıca Kanada’nın en büyük kanola üretim bölgelerinden biri burası. Patates, havuç, lahana gibi sebzeleri küçük aile çiftliklerinde yetiştiriyorlar ama sadece kendileri için. Burada eğitim tarlada başlıyor: Tarım, aile ve ahlak eğitimi iç içe geçmiş.

Mennonitler, Avrupa’nın karanlık dönemlerinde “Anabaptist” oldukları için Protestanlar ve Katolikler tarafından zulme uğradılar. Birçokları yakıldı, idam edildi ve göç etmek zorunda kaldı. 1700’lerin sonunda Çariçe II. Katerina’nın davetiyle Rusya’ya yerleştiler. Ancak zamanla:

  • Zorunlu askerlik getirildi (Mennonitler buna karşıydı),

  • Topraklarına el kondu,

  • 1917’den sonra Sovyet rejimi altında tarım kolektifleştirildi,

  • 1920’lerde ve 1930’larda açlık, sürgün, çalışma kampları ve idamlar yaşandı.

Özellikle Stalin döneminde binlerce Mennonit yaşamını kaybetti. Bu dönem, birçok tarihçi tarafından etnik ve dini temelli zulüm olarak tanımlanıyor.

Ben size La Crete’ten bildirmeye devam edeceğim.

Ben Kuzey Kaşifi… Kuzey medeniyetlerinin izindeyim.

YouTube kanalımda Mennonitler ve bilinmeyen Kanada hakkında daha fazla içerik bulabilirsiniz. Takipte kalın