İngiliz- Yahudi medeniyetiyle Müslümanlık birlikte yaşayamaz!
İngiliz- Yahudi medeniyetiyle Müslümanlığın birlikte yaşama imkânı yok. Çünkü çağdaşlıktan ne kastedildiğini bilmiyorum, anlamıyorum... Her dönemde çağdaştı insanlar. 1535'te Pekin’de, İstanbul’da, Bağdat'ta ve Moskova 'da yaşayan insanlar çağdaştılar. Peki aralarında ortak olan ne vardı? Hiçbir şey yoktu. İnsan olmak dışında hiçbir şey yoktu. Bügün çağdaşlıktan, modernlikten anlaşılan başka bir şeydir ve benim İngiliz-Yahudi medeniyeti dediğim şeyin saklanmasıdır. Dumanla manzaranın karartılmasıdır.
Biz İbn Arabi'yi çok kötü yorumluyoruz. Bilhassa vahdet-i vücud meselesinde İbn Arabi'ye haksızlık edildiği kanaatindeyim.
Kavram popülasyonu düşünceyi zayıflatmış ve bozmuştur
Biz bugün bir kavramlar curcunası içerisinde yüzüyoruz. Dünya kadar kavram var! Herkes bir kavram üretiyor. Bu son derece zararlıdır. Nasıl ki para çok arttığında iktisat zayıflar/ bozulur, kavramlar da çok arttığında düşüncenin insicamı bozulur. Mesela '' insan hakları'', ''hayvan hakları'', ''demokrasi'' vd... Bunlar lüzumsuz şeyler. Adalet diye bir kavram var. Tarifi de muhtevası da kesin ve sarih bir kavramdır.
Akıl – Vahiy - Sünnet üçlü sacayağıdır
Yeniçağda, bilhassa insancıllık/ hümanizmada aklın Allah'a giden kablosu kesildi. Gazali felsefeyi İslam'a yedirmiştir. Batıda ise Hıristiyanlık felsefeye yedirilmiştir.
Hz. Ali'nin tek hatası, devlet başkanı olmaya soyunmaktı. Çünkü onun mizacında bir adam siyaset yapamaz. Samimi, saf bir insan.
Meallerden hareketle Kur'an'ı anladığını söyleyen kimse halt etmiştir. Ama Kur'an'ı anlamak bir ihsandır.
Ahlaklı yaşama, insanın başarabileceği en zor iştir. Çünkü ahlak'ı yaşama, elini eteğini dünya nimetlerinden uzak tutmaktır.
Yönteme bağlı olmayan bir istikamet veremez insana!
“Cahil kaldığımız ölçüde korunuyoruz. Okuduğumuz ölçüde cahil kalıyoruz.” Okumak kendi başına bir fazilet değildir. Şüphe nasıl ki felsefenin baş şartıysa, yöntem/metod da öyle bir şeydir. Yönteme bağlı okumadığın takdirde bu okuma hiçbir şey ifade etmez. Kafan karmakarışık olur. En zararlı işlerden bir tanesi gelişi güzel okumaktır. Yol göstereceksiniz. Tabii yol gösterecek adamın yol biliyor olması lazım. Bilmiyorsanız sorarlar: “Falanca apartman, falanca sokak nerede?” derler. Adam bilmeden söylüyor ve insanlar mahvoluyorlar. Ondan sonra dolap beygiri gibi dönüyorlar ortalıkta. Okuyacağın kaynak özüyle, sözüyle doğru olmalı. Çok okuyan adam... Hayır, özlü okuyan adam!... Yöntemli okuyan adam!... Her şeyde olduğu gibi yöntemin başında da akıl vardır. Akıl da kendi başına işlemez; yolları akla gösterecek insana ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin AB’de işi ne!
Adaletin olduğu yerde eşitlik olmaz. Eşitlik son derece zulümdür. Eşitlikçilik herkese eşit davranmayı gerektiriyor ki bu zulümdür. Hukukta dahi “Kanun karşısında herkes eşittir.” diyemezsiniz; adalete uygun olmaz.
Müslüman olan bir Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'nda işi yok. Bu çağdaşçılığın, bu İngiliz- Yahudi medeniyetinin temel ekseni bir ideolojidir. Bu ideolojinin adı sermayeciliktir/ kapitalizmdir.
Evvelemirde İslamî düzenin asıl anahtarı eğitim ve öğretimdir. Yani gençleri İslam üzere yetiştirmektir. Siz okullar açacaksınız ve buradaki gençler, fizik, kimya, biyoloji vs. ilimleri elbette öğrenecekler ama bundan önce ve bunun yanında İslamî edep ve adabı öğreneceklerdir.
Şiilik bana Müslümanlıktan çok Katolikliği hatırlatır. Çünkü orada “masum imam'ın” ağzından çıkan, ilâhi bir kelamdır.
Şiilik iyice İranileşmiştir. İran efsaneleri dolmuştur Şiiiliğin içine. Sünnilikte ise efsane yok gibi bir şeydir. Her şey gayet kesin/katı göz önünde yerleştirilmiştir.
İslam uzlaşabilir mi?
Dinlerarası diyalog, kültür emperyalizminin bir başka adıdır. İslam'ı ehilleştirelim/evcilleştirelim deniyor. Bana kalırsa İslam'ın değerli olan tarafı ‘vahşet’idir zaten. “İslam teröristtir” gibi laflar ediliyor. Bunlar boş laflar. Saçma sapan şeyler. İslam çok açık... Söylüyor işte: “Bir masumun kanına girmek bütün insanlığın kanına girmektir.” diyor.
Din, Allah'ın vaz'ıdır. İnsanın üretimine ve müdahalesine açık olmadığı için dinin diyaloğu olmaz. Ayrıca diyalogda bir de uzlaşma meselesi vardır. Ben neyi uzlaşacağım?
Ali Yaşkın sözlerin altını çizdi
hz. ali'nin hatasını bulmuş efendi. samimi saf mizacıyla devlet adamlığına soyunmumuş hz.imam...hey allahım yahu. nasıl bir tespit nasıl bir kanaat belirtme bu.