Tasavvufun İslamî ilimler içindeki yeri nedir?

Faslı büyük sufi, âlim İbn Acibe'nin 'Tasavvufun Hakikatlerini Görmeye Yükseliş' eserini, Ahmed Murat Özel Türkçeye 'Sufilerin El Kitabı' adıyla kazandırmış. İsmail Demirel yazdı.

Tasavvufun İslamî ilimler içindeki yeri nedir?

1748’de doğup 1809’da vefat eden, âlim ve arif bir zat olup Şazeliyye tarikatinin Darkaviyye kolunun Acibiyye şubesinin de müessisi/kurucusu olan Ahmed b. Acibe el-Hasenî geride 50’ye yakın eser bırakmış. Türkiye'de Semerkand Yayınları'nın yayına hazırladığı Bahru’l-Medîd adlı 12 ciltlik tasavvufi tefsir vesilesiyle tanıdığımız bu Faslı büyük sufi Ahmed İbn-i Acibe’nin yeni bir eseri var Türkçemizde. Değerli şair ve akademisyen Ahmed Murat Özel’in Türkçeye kazandırdığı eser, tasavvuf yolunun yolcuları için bir el kitabı niteliğini taşıyor. Bundan olsa gerek, İbn Acibe’nin “Tasavvufun Hakikatlerini Görmeye Yükselişadını koyduğu kitaba, yayınevi/yazar Sufilerin El Kitabı adını vermiş.

Kitaba yazdığı girişte İbn Acibe hazret, iman-islam-ihsanı anlatan Cibril hadisinden yola çıkarak kelam ilminin iman, fıkıh ilminin İslam, tasavvufun da ihsan makamının açıklaması olduğunu ifade ediyor. Yine ona göre Cibril hadisinde geçen iman şeriate, İslam tarikate, ihsan da hakikate tekabül ediyor. Böylece hazret, tasavvufun İslamî ilimler içindeki yerini göstermiş oluyor. Bu, aslında tasavvufun ilimler metodolojisinin metodolojisi olduğunu ifade etmekten başkaca bir şey değildir. Bu ifadelendirmeyi farklı cümlelerle ülkemizde tasavvuf alanında sa’y u gayret gösterip telifât ortaya koymuş ve talebeler yetiştirmiş olan değerli akademisyenlerden Mustafa Tahralı ve Mahmud Erol Kılıç ile yenilerden Fatih Mehmet Şeker hocaların makalelerinde/ eserlerinde de görmek mümkün.

Hazret, mezkur Cibril hadisinden yola çıkarak tasavvufa dair bazı kavramları açıklayacağını beyan ettikten sonra, bu açıklamaları üç basamak halinde yapacağını, ilk açıklamaların yolun başlangıcında olan mübtedîler, ikincilerin yolun ortasında olan mütevassıtûn, sonuncuların ise yolun sonunda olan müntehîler için ve onlara müteallik meselelere değin olduğunu ifade ediyor. Ki bu, tasavvufî eğitim metodunun insan tasnifi için de geçerlidir. Nitekim avâm, havâs, hassu’l-havâs şeklindedir tasavvufî terbiyenin insana bakışı.

Minhâcu’l-Fukara ve Yüz Basamak

Kitabın bu şekildeki açıklamaları açıkçası İsmail Ankaravî hazretlerinin Mevlevî yolunun adab ve usulunu anlattığı Minhâcu’l-Fukara kitabının metoduyla aynı. Nitekim kendisi de bir Mevlevî olan ve Mesnevî’ye yazdığı şerh ile de tanınan Ankaravî hazretleri, yaşadığı dönemde Mevlevilik’in sulandığından naşi Mevlevîlik’in adab ve usulüne dair bir kitap kaleme alır ve adına “Minhâcu’l-Fukara” der. Kitapta kimi tasavvufî kavramları da ayet ve hadislerden ve geçmiş zamanın meşhur sufilerinin sözlerinden yola çıkarak açıklamaya çalışır ki, bu açıklamalar üçlü tasnif şeklinde olur. İlk açıklamalar mübtedîler, ikinciler mütevassıtun, sonuncular da müntehîler içindir.

İbn Acîbe’nin eserinin nazîri olan bir diğer eser de, hazretten takriben 150-200 sene sonra yaşamış olan Ian Dallas (Abdulkadir es-Sufi)’ye ait Yüz Basamak adlı eserdir. İbn Acibe gibi bir Darkavi olan ve Türkçede İsmet Özel çevirisi Gariplerin Kitabı ile müştehir olan Ian Dallas da seyr u süluka dair 100 terimi kendi üslubunca anlatmıştı Yüz Basamak’ta.

Kimi kavramlara yeni karşılıklar teklif etmiş

Ahmed Murat Özel, duru ve temiz Türkçesinden okuduğumuz esere birçok katkıda da bulunmuş. “Herkes İçin Tasavvuf” mottosuyla “Hit Tasavvuf” kitapları basan Hayy Kitap için, ortalama bir okurun anlayabileceği dili kullanmak elbette yayın politikası gereği elzem. Ancak bununla beraber, kitabın içerdiği konuların seçkinlerin seçkini olarak nitelenen hassu’l-havâs’a hitap ettiğini, ortalama okurun ilmihal bilgisinin lise din kültürü ders kitaplarındaki bilgilerle mukayyet ve mahdut olduğunu ve Hazret-i İbn Arabî’nin “Bizden olmayanlar bizim kitaplarımızı okumasınlar” sözünü de hatırda tutmak gerekir. Bütün bunlar açıkçası tartışılması gereken konulardır, erbabınca.

Ahmet Murat, gerekli gördüğü kimi yerlerde, kendi ifadesiyle “anlamın berraklaşması” için dipnotlar düşmüş ve çeşitli açıklamalar yapmış, kitapta geçen ayet ve hadislerin künyelerini belirtmiş, yani tahrîc yapmış. Kitabın sonunda kitapta geçen sufilerin hayat hikayelerini kısaca açıklayan bir bölüm eklemiş.

Kitap boyunca İbn Acibe’nin değerlendirdiği tasavvufi kelimelerin asıllarını yanlarına Ahmet Murat Özel’in tercih ettiği anlamları/ karşılıklarıyla beraber görüyoruz. Buna göre ilk kavram mütercimin önerdiği, ikincisi de bütün klasik kaynaklarda rastlayabileceğimiz ifadelerdir: Sadakat-sıdk, özelem-şevk, heves-iştiyak, kıskanma-gayret, delikanlılık-fütüvvet, manevî mücadele-mücahede, velilik-velayet, dönüşüm-inabe, korku-havf, ümit-reca, titizlik-vera, zühd, tevekkül, rıza ve teslimiyet, gözetim-murakabe, hesaba çekme-muhasebe, hakka tanıklık-müşahede, kalbe düşenler-havatır, kalbe doğanlar-varidat, kesin inanç-yakin, kulluk-ubudiyyet, sarhoşlık-sühv, ayılmak-sahv... Mütercim Ahmet Murat Özel, kitabın hitap ettiği genel okur kitlesini de gözönünde bulundurarak, önsözde belirttiği üzere kimi kavramlara yeni bazı karşılıklar teklif etmiş.

Türkçedeki diğer İbn Acibe çalışmaları

Diyanet İslam Ansiklopedisi'ndeki (DİA) İbn Acibe maddesinin yazarı olan Mustafa Kara Hocaya göre, hazret eserlerinde Kuşeyri,Gazzali ve Şehabeddin es-Sühreverdi gibi mutasavvıfların kitaplarından alıntılaryapmakta, bununla beraber daha çok vahdet-ivücud üzerinde durmakta ve Darkaviyye'nin piri, Türk okurlarının da Bir Mürşidin Mektuplarıadlı eserden tanıdığı Mulay el-Arabî ed-Darkavi’nin fikirlerini nakletmektedir.

Ahmed b. Acibe el-Hasenî'nin, geride 50’ye yakın eser bıraktığını zikretmiştik. Peki geride bir sufi için ‘bir hayli çok’ addedilebilecek miktarda eser bırakan İbn Acibe’ye dair Türkçemizde ne gibi çalışmalar var? Açıkçası Dilaver Selvi’nin tercüme ederek Semerkand Yayınları'nın bastığı Bahru’l-Medid tefsirine kadar hazretin Türkçede tek bir çalışması yoktu. Aslında bugün de bir elin parmakları kadar bir çalışma var. İşte 12 ciltlik tefsir çalışması, yine Kısa Surelerin Tefsiri adlı Bahru’l-Medid’den derlenmiş bir çalışma, tanıtmaya çalıştığımız eser ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tasavvuf hocalarından Süleyman Derin’in profesörlük tezi olan İbn Acibe Tefsirine Göre Kur’an-ı Kerim’de Seyru Süluk adlı çalışma. Umuyoruz ki Ahmet Murat Özel’in çalışması İbn Acibe’nin diğer eserlerinin de Türkçemize kazandırılmasına kapı aralar.

İsmail Demirel yazdı

YORUM EKLE