Kur’an’ın en güzel tefsiri efendimiz Hz. Muhammed’in (s) sahih hadisleri ve mübarek siyerleridir. Gerek Türkçe gerekse birçok farklı dilde siyer kitapları âlimler tarafından kaleme alınmıştır. Efendimizin (s) hayatını derinlemesine öğrenmek için farklı siyer kitapları okumak gerekir. Siyer kitaplarını okurken sünneti Resulullah’ı (s) yaşamak niyeti ile okunmalıdır.
İslam’ı yaşarken sahih kaynaklardan beslenmek önemlidir. Bu anlamda siyer kitaplarını okurken hangi siyer kitabının hangi özelliklere sahip olduğunu bilmek, bu konuda bir fikir sahibi olmak faydalı olacaktır. Kur’an hariç her eser mutlaka eksiklik barındıran bir eserdir. Bu anlamda her kitap çalışmasının bir eksiği olabilir. Farklı eserler birbirinin eksikliklerini tamamlarlar. İlmî anlamda bilgiyle donanırken tek âlimden ya da tek eserden istifade etmemek gerekir. Farklı âlimlerin farklı eserlerinden istifade etmek gerekir. Farklı bakış açıları farklı güzelliklere vesile olur.
“Neden siyer okumaları yaptığımız” üzerine bir manifesto
Türkiyeli Müslümanların yakından tanıdığı ve kaleme aldığı eserler ile düşünce geleneğimize büyük katkılarda bulunan Muhammed Hamidullah, yazdığı İslam Peygamberi adlı siyer kitabında tamamen delile dayanan ve derin araştırmalar ile şekillenen bir eser ortaya koymuştur. Eserin orijinal yazım dili Fransızcadır. Bunu eserin 1. baskısının önsözünde müellifin ifadelerinden anlıyoruz. Sonraki süreçte Türkçe, Arapça, Boşnakça, Urduca ve İngilizce dillerine tercüme edilen bir eserdir.
Okuyucuya bilinç aşılaması açısından eserin ilk bölümü gerçekten takdire şayandır. “Neden siyer okumaları yaptığımız” üzerine bir manifesto niteliğindeki tespitler okuyucunun eseri okumaya başlarken zihnini hazırlaması açısından çok faydalı oluyor.
Hamidullah, siyer okumalarının neden gerekli olduğu ile ilgili olarak, bir Müslümanın hayatında Efendimizi (s) rehber edinmediği zaman Müslüman olmayacağından siyeri ayrıntıları ile öğrenilmesinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Efendimizin (s) gerçek ve sağlam bilgiler ile tanınmasının öneminin ancak siyer okumaları ile mümkün olacağına işaret ediyor. Efendimizin (s) rehber olarak alınabilmesi için çok yönlü tanınması gerektiğini, hayatın içinde bir beşer peygamber olarak sosyal ilişkilerde ve toplumsal örgütleyici olarak tanınmasının gerekliliğine yapılan vurgu dikkat çekiyor.
İslam Peygamberi’nin artıları neler?
Kur’an penceresinden Efendimizin (s) hayatının somut deliller ışığında ele alındığı çalışmada ansiklopedik bir eser ile karşı karşıya olduğunuzu fark ediyorsunuz. Kaynak olarak alınan eserlerin nerde muhafaza edildiği ile ilgili verdiği bilgiler gerçekten önemli bilgiler olarak okuyucu ile paylaşılıyor. Misalen; İbn İshak’ın siyer kitabının bazı bölümlerinin Fas kütüphanesinde bulunması ve daha sonra bir yazar tarafından derlenen ve İbn İshak’ın okul arkadaşı Musa ibn Ukbe’ye ait çalışmanın birkaç parçasının Berlin’de bulunması bilgisi gibi…
Klasik siyer kitaplarında Efendimizin (s) doğumundan önceki dönem değerlendirilirken Arap yarımadası, İran ve Bizans’ın durumu ile ilgili bilgiler paylaşılırken Hamidullah’ın eserini diğer eserlerden farklı kılan bir özellik olarak; Arap yarımadası, İran ve Bizans’ın durumu ile birlikte Habeşistan, Çin, Hindistan, Orta Asya’nın genel durumu ile ilgili bilgiler de okuyucunun istifadesine sunuluyor. Eserde dikkat çeken ayırt edici bir başka yön ise diğer siyer kitaplarında hemen hiç rastlamadığımız Mekke döneminde kadınların sosyal hayat içindeki yerleri ile ilgili bir konuyu işlemesidir.
Necip Fazıl ve Sadreddin Yüksel Hoca hangi konularda eleştirdi?
Tam 741 dipnot bilgisinin olduğu bir siyer çalışması okuyucunun bilgi ufkuna mutlaka katkıda bulunacaktır. Bununla birlikte hakkında okkalı reddiyelerin yazıldığı nadir müelliflerdendir Muhammed Hamidullah. Bilinen ve nam salmış olan iki reddiyeye değinmek yerinde olacaktır. Merhum molla Sadreddin Yüksel’in Hamidullah’ın görüşlerine yazdığı reddiye ve Necip Fazıl’ın Hamidullah’a yazdığı reddiye. Bu reddiyelerden Sadreddin Hocanın yaptığı reddiye Hamidullah’ın genel fikriyatına getirilen eleştiriler olmak ile birlikte İslam Peygamberi adlı eserindeki görüşleri de eleştirilmektedir. Necip Fazıl’ın eleştirilerinin ise Türkiye’nin Manzarası adlı kitabındaki bir bölüm olduğunu belirtmek gerekiyor. Hamidullah’a yönelik yazılan reddiyeler ile ilgili mevzu bahis olan eleştirilere katıldığımı beyan etmek ile birlikte bu konuda Ebubekir Sifil Hocanın ilmî analiz perspektifi ile değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Hamidullah’ın eleştiriye maruz kaldığı bir kısım fikirlerini değerlendirmekte fayda var. Özelde İslam Peygamberi adlı eserin, genelde ise bütün siyer çalışmalarında var olan sıkıntılı kısımların bilinmesi okuyucuya fayda sağlayacaktır.
Necip Fazıl’ın Hamidullah’a getirdiği eleştirilerin ayrıntısına Türkiye’nin Manzarası adlı Büyük Doğu Yayınları’ndan çıkmış eserinden bakılabilir. Eleştirilerini konu başlıkları olarak sıralayacak olursak; Hamidullah’ın İslam'ın orta seviyeyi tutturucu bir din olduğunu ileri sürmesi, Efendimiz (s)'in Hıristiyanlardan din bilgisi aldığını söylemesi, Nebiliğini toprak üstü sebeplere bağlaması, Rahip Bahira vakasında "istihfaf mevzuu 9 yaşında bir çocuğun simasında nebilik alameti bulunamayacağını ve buna inanmanın "safdillik" olduğunu söylemesi, Efendimiz (s)'i "düztaban" diye vasfetmesi, vahiy anındaki esrarlı tecellileri "onların ifadesine göre" kaydıyla kendi kanaatinden uzakta tutması ve bu üslupla şüpheli göstermesi, Buda'yı peygamber sayması, Şakku'l-Kamer vesilesiyle mucizeyi bıyık altından alaya alması ve kendisini dışarıda bırakıcı şekilde nakillere bağlaması, Miraç’ı ruhî bir hal sayması; bu mucizenin ruh-beden birlikte gerçekleştiğinin söylenmesini Allah Teala'ya mekân tayin etmiş olmak gibi göstermesi gibi konularda eleştiriler olmuştur.
Molla Sadreddin Yüksel ise Hamidullah’a şu konularda itirazlarda bulunmuştur. Hamidullah, Efendimizin Umman’a ticarî seyahatte bulunurken Çinlileri görmüş olabileceğini ve “İlim Çin’de de olsa gidip arayınız” hadisini zikreder. Molla Sadreddin bu hadisin uydurma olduğunu ilgili eserlerden delil getirerek beyan eder. Hamidullah, "İbn-i Kelbi bizzat Muhammed'in (s) İslamdan evvel bir sanem (put) önünde esmer bir koyunu kurban ettiğini nakleder; muhtemelen bu yukarıda bahsolunan hadisedir ve kurban da şüphesiz batıl itikatlara inanan halaları tarafından tedarik edilmişti." Molla Sadreddin bu hadisin merfu olduğunu ve bu hadis ravisinin hemen bütün hadis tenkitçileri tarafından cerh edildiğini, bu yaklaşımın sakat bir yaklaşım olduğunu ifade eder. Hamidullah, Efendimiz ile ilgili olarak Taif dönüşü Mekke’ye girmeye cesaret edemedi anlamında bir cümle kullanıyor. Sadreddin Hoca, bu yaklaşımın İslam ruhuna aykırı olduğunu ifade edip eleştiriyor. Hamidullah, "Hz. Hatice validemiz, zevci için sevilmeğe layık bir refika olmakla kalmadı. Aynı zamanda İslâm davasına pek mühim hizmetlerde bulundu. Onsuz, kendisinden önceki birçok peygamberler gibi Hz. Muhammed (s) de büyük muvaffakiyetlere erişemeden kaybolabilirdi." gibi enteresan bir cümle kuruyor. Molla Sadreddin bu mantığı eleştiriyor.
Hamidullah, bir kısım eleştirilen bilgileri sonraki baskılarda yayınlamadı
Gerek Necip Fazıl gerekse Sadreddin Yüksel yaptıkları eleştirilerin ekserisinde haklılar. Eleştiri konusu olan görüşlerin hakkaniyet ile ele alınıp değerlendirilmesini Ebubekir Sifil Hoca ayrıntısı ile ele almıştır. Sifil Hoca, itiraz ve eleştirileri değerlendirirken genel olarak eleştirilere katılmak ile birlikte bir kısım hususlarda eleştirmenlerin görüşlerine katılmıyor. Eleştiri konusu olan kısımların daha ziyade kitap baskıları arasındaki farklar ve tercüme hataları olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Kitabın ilk dönem baskıları ile sonraki baskıları arasında farklılıklar olduğunu, Hamidullah’ın bir kısım eleştirilen bilgileri sonraki baskılarda yayınlamadığını ifade ediyor. Bu ihtimal gerçekten yüksek ihtimal olarak kabul görebilir. Rasyonel bir bakış açısı ve bilimsel yaklaşım ile bir çalışma ortaya koyan müellif, kendisine yöneltilen haklı eleştirileri değerlendirip bir kısım hatalı görüşlerinden feragat edebilir. En doğrusunu Allah bilir. Sifil Hocanın konu ile ilgili bilgi verdiği ayrıntılara şuradan ulaşılabilir.
Bir siyer kitabı okunurken, değindiğimiz ayrıntılar ve pozitif-negatif yönleri göz önünde bulundurulduğunda daha fazla istifade edileceği kanaatindeyim. Bu anlamda özelde siyer çalışmaları genelde bütün ilmî çalışmaların değindiğimiz türden ön bilgiler ile okunması gerektiği kanaatindeyim. Allah (cc) İslam’ın öğrenilip yaşanmasına katkıda bulunan bütün Müslümanların hatalarını affetsin, onlara rahmeti ile muamele etsin.
Ferhat Özbadem yazdı
'Hamidullah; merhum üstâd N.F.K.'nın deyimiyle Adüvvullah.Kendinden menkul müsteşrik Hamidullah'a yazılan reddiyelerden biri de Dr. Zeki ÇIKMAN'ın 1977'de yazdığı Mİ'RÂC VE HAMİDULLAH ÎMÂNIMIZLA OYNAMAYIN kitabıdır. Okumanızı tavsiye ederiz.