Mevdudi için orası tatil beldesi değildi!

Seyyid Ebu’l Alâ Mevdudi’nin ‘Gelin Müslüman Olalım’ kitabı hangi zeminde ortaya çıktı, etkisi ne oldu?

Mevdudi için orası tatil beldesi değildi!

Seyyid Ebu’l Ala Mevdudi’nin Gelin Müslüman Olalım adlı kitabının etkisi, Hint alt kıtasında Müslümanlarla Hintliler arasında gerilimlerin olduğu dönemlerde hissedilmeye başlamıştır. Bu etki giderek büyümüş, kitabın mesajı yerellikten evrenselliğe geçişini günümüzde de sürdürmeye devam etmiştir.

Mevdudi, Güney Hindistan’dan Kuzey Hindistan’a hicret ettiğinde Pencap sınırları içinde bulunan Pahtanken yakınlarındaki Darul İslam’a yerleşmiştir. Dava adamı olan Mevdudi, geldiği bu sakin yeri bir tatil beldesi olarak görmez, dinlenmeye geçmez ve çiftçileri ve işçileri toplayarak onlara vaazlar, hutbeler verir. Bu yer kısa sürede İslami bir davet karargâhına dönüşür. Bu kitap da, Seyyid Mevdudi’nin oradaki halka anlattığı Cuma hutbelerinden meydana gelmiştir.

Halka etkili bir şekilde hitap etmişti

Mevdudi’nin gittiği yer ve hitap ettiği kesim yüksek zümreye mensup insanlardan, aydınlardan, siyaset adamlarından, devlet memurlarından veya politikacılardan oluşmuyordu. Aksine, fakir insanlardan, çiftçilerden, tarım işçilerinden oluşuyordu. Mevdudi, bir mermer ustasının maharetiyle bu halktan çok güzel bir cevher çıkarmayı başardı. İleride bu kitabı meydana getirecek olan hutbeleri, halka çok basit bir dille anlatı. Halkın dilinden konuştu, onların anlayacağı düzeyden örnekler sundu. Ve aziz İslam dininin temelleri sayılacak olan prensipleri ilk günkü canlılığıyla, devrimci bir heyecanla bu bedevi sayılabilecek insanlara verdi.

Seyyid Mevdudi’nin söyledikleri insanlar üzerinde öyle bir etki yarattı ki, insanlar kendini yeniden değerlendirmeye başladı, kafalarındaki soru işaretleri Seyyid Mevdudi’nin güçlü muhakemesiyle yok oldu. İslam’ın temel şartları arasında olması gereken bağlantıyı akıcı ve anlaşılır bir üslupla anlattığı için, Uzakdoğu’da İslami hareketin temelleri yeniden atıldı ve Cemaat-i İslami’nin kuruluşuyla bu kitap İslam toplumuna giden yolda eşsiz hizmetler verdi.

Özelde Hint alt kıtasında, genelde de ümmet coğrafyasında yüz binlerce insanın hidayetine nasip olan bu kitap, ilk basıldığı yıllarda 11 yıllık bir süre içinde (1950’li yıllar) o dönemin kısıtlı imkânlarına rağmen 20. bin adet basıldı.  Bengal, Hint, Tamil, Malayum, Gucrat, Telgu, Sind, Peştu ve İngilizce dillerine o dönemlerde çevrildi. Günümüz çağdaş dindar yazarların, adeta kendini yırtarcasına yazılarının, makalelerinin, kitaplarının içini doldurduğu yabancı kelimelere, muğlak ifadelere, felsefî cümlelere, süslü edebî tasvirlere rağmen, eserlerinin bir kısır döngü içinde kalması karşısında Seyyid Mevdudi’nin çok basit bir dille yazdığı bu kitabı ümmet coğrafyasının en ücra köşelerine ulaştı, insanların hidayete ermesine vesile oldu. Hâlbuki Seyyid Mevdudi de bir imamdı ve o da hutbeler veriyordu, o da kürsülerden insanlara vaaz veriyordu. Demek ki bu kitabı elden ele dolaştıran başka bir şeyler vardı.

Lokman Karadağ yazdı

YORUM EKLE