Kur’an-ı Kerim’in surelerinden her biri insanları doğru yola erdiren, belki her ayeti insanları irşada kâfi gelen hayat düsturlarıdır. Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha’nın lafızları her namazda tekrar edilmekte, manası dikkatlice mülahaza edildiğinde ibadete devama ve masiyeti terketmeye sebep olmaktadır. Bir şeyi ifade etmek için birçok isim verilmesi o şeyin şerefine delalet ettiğinden, Fatiha Suresi’nin de “Fatihatu’l-kitab” ve “el-Fatiha” gibi birçok ismi vardır.
İlim ve irfan coğrafyamızda belki de en cok tefsiri yapılan surelerden biri Fatiha’dır.
İskilipli Mehmed Atıf Hoca da Türkçe’ye vakıf olup da Arapça’yı bilmeyen mümin ve muvahhidin istifade etmeleri için her yönüyle Fatiha suresini tefsir ve tercüme etmiştir.
Bu vesile ile onların hayır dualarını almak ve alemlerin Rabbi’nin rızasına nail olmak ümidini taşımaktadır. Risale Yayınları’ndan neşredilen eserde; Mehmed Atıf Hoca tefsirinde kıraat imamlarının, mezhep imamlarının, hadis alimlerinin, müfessirlerin ve mutasavvıfların görüşlerine başvurmuş, zamanının ve günümüz insanının karşılaştığı ve karşılaşabileceği meselelere bir reçete sunmuştur. İbadet murad eden kimseye şeytanın hile ve desiseleri, iğva ve vesveseleri çok olduğundan, uyanık olmak için bazı vesveseleri ve hileleri ve bunların defedilme şekillerini maddeler halinde sıralamış, mümin ve muvahhidlere hatırlatmalarda bulunmuştur.
Kadim düşmanlığı sebebiyle şeytan daima insanı hayırdan menedip şerre sevke çalışır, farzları terkettiremese de sünnet-i seniyyeyi terk ettirmeye uğraşır. Bazen farzı terkettirmek icin nafilelerle meşgul ettirmeye teşvik eder. Bu sebepledir ki Mehmed Atıf Hoca müminleri uyanık olmaya, şeytanın vesveselerine uymaktan kaçınmaya davet eder.
Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ümmeti için “ihsan-ı ilahi” olduğu bildirilen “Besmele” bahsinde, meşru olan işlerin hiçbirisinde besmelenin terk edilmemesi gerektiğini vurgular. Bu bahiste bir fakih olarak fıkhî meselelere temas eder. Okuyucuya hamd’i anlatır, şükür hakkında mufassal bilgiler verir. Nakşi-Halidi meşrebinden olduğu anlaşılan Atıf Hoca zikir bahsinde, zikrin adabını, faziletlerini öğretir. Ayrıca ibadeti ve ibadetin sırlarını, takva ve mertebelerini, ihsanı, adaleti ve daha birçok şeyi bu eserinde okuyucuya aktarır.
Hülasa bir fakih, bir müfessir, bir muhaddis, bir mutasavvıf olarak Mehmed Atıf Hoca, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ümmetine bir yadigâr bırakmıştır.
Buradan hareketle surenin tefsir niteliği ve yazın tarzı için içerikten birtakım mülahazayı paylaşmak isteriz.
Nazm:
Bir muvahhid duşunun ki o muvahhid kılıyor
Beş namaz halıkımın emri diye ruz u şeban
Her namazda okuyor Fatiha’yı tekraren
Anlıyor söylediği şeyleri bi-reyb u guman
Haşrı, mizanı, hesabı ve sıratı düşünüp
Niam-ı ehl-i cinanı görüyor bi-payan
Bakıyor bir de dönüp haline ehl-i narın
Va “sübûra” 2 diye feryad ediyorlar her an
Sure-i Fatiha’da bunları bir bir düşünen
Cür’et eyler mi aceb eylemeye o isyan
[s. 3]
Eylemez, eylese de nadim olur tevbe eder
Yalvarır halikına isteyerekten gufran
Zann edersem bilinir nehy-i salatın sırrı3
Böyle iz’an ile Atıf düşünürse insan
Nesir: Lisan-ı Türkiye vakıf olup da zeban-ı azbu’l-beyan Arabiye vukufu bulunmayan mü’minini ve muvahhidini müstefid edip bu vesile ile hayır dualarını almak, rıza-yı Rabbü’l-alemine nail olmak ümidi ile sure-i celile-i Fatiha’nın (lisan-ı Türkiye aşina olan her kimsenin anlayabileceği surette) tefsir ve tercümesine ibtidar olundu.
Dipnot:
2 ” [el-Furkân 25/13] âyet-i kerîmesine
işarettir. “Vâ sübûrâ” vâveylâ manasınadır.
3 “… Muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar…” [el-Ankebût 29/45] âyetine işarettir.