Kur'an'da cehalet kavramı nasıl işleniyor?

Mustafa Akman’ın Kur’an’da Cehalet Kavramı isimli eseri, cehalet kavramı, cehaletin konusu, cehaletin insan üzerindeki etkileri ve Müslümanın cehalet ve cahile olan tutumunun nasıl olması gerektiğini açıklıyor. Furkan Çimen yazdı.

Kur'an'da cehalet kavramı nasıl işleniyor?

Tarih boyunca gelen her peygamber, cehalet ve delaleti izole edip İslam'ı yerleştirebilmek için gayret göstermişlerdir. Nice cehalet ve delalet bataklıkları ile kör karanlıklarda boğulmakta olanlar Hakk’ı tebliğ eden Allah resullerine yüz çevirmişlerdir.

Esasen cahilane tavır ve cahiliye, İslam öncesi Arap müşriklerine münhasır bir devir olmadığı gibi, İslam’ın gelişiyle cehd ve cehalet de büsbütün ortadan kaldırılarak yok edilebilmiş değildir. Aslında insan ve şeytan var olduğu müddetçe bu mümkün değildir. Aksine kimi zaman cahiller baş olup insanlara yön verebilmiş ve vereceklerdir de.

İnsanlar topluluk olarak İslam’ın nuru ile ne kadar aydınlanıp çevrelerini bununla aydınlatmışlarsa, cehalet karanlıklarından da o kadar uzaklaşabilmişlerdir. Böylesi aydınlık bir dönemi peygamberimiz zamanında gerçekleşmiş olarak görmekteyiz. Peygamberin ahirete intikali ile bu aydınlık fazla uzun sürmemiş, bu defa cahiliyenin azgınlığının alametleri yine yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Kur’an öncesi dönemde cehalet kavramı

Mustafa Akman’ın Kur’an’da Cehalet Kavramı isimli eseri, biz okuyucuları cehalet kavramı, cehaletin konusu, cehaletin insan üzerindeki etkileri başlıkları ile karşılıyor. Dört bölümden oluşan eser, sonuç olarak Müslümanın cehalet ve cahile olan tutumunun nasıl olması gerektiğini Kur’an ve hadisler ışığında cevaplıyor. Bunun yanı sıra toplum nezdinde yanlış anlaşılmalara yol açan cehalet kavramında yanlışlığın köklerine iniyor ve bu yanlışların tespit edilmesi ve anlaşılması gereken şekli ortaya konarak cehalet konusu detayları ile ele alınıyor. Cehalet kavramı sözlük ve genel anlamıyla, Kur’an öncesi dönemde cehalet, ahlaki anlamda cehalet ve hadis terimleri ile cehalet terimi olarak okuyucuya sunuluyor.

Bilindiği gibi bir dil, canlı organizma gibi değişim ve gelişim gösterir. Bu nedenle anahtar terim işlevi gören bir kavramın tarihi seyir içerisinde nasıl bir değişim ve gelişim geçirdiği takip edilmelidir. Buna göre Kur’an'ın, ilk muhataplarının düşünce ve hayatlarını mahkum etmede temel bir ifade olarak kullandığı cehalet kavramının tarihi süreç içerisinde geçirmiş olduğu değişikliklerin akabinde kazandığı manadan önce, ilk dönem kullanıcılarının bunu hangi anlam çerçevesinde kullandıklarını tespit etme zorunluluğu vardır. Bu açıklamalardan hareketle yazar Mustafa Akman, cehalet kavramının Kur’an’da hangi anlam alanı içerisinde kullanıldığının anlaşılması bağlamında belirleyici hususları göz önüne seriyor.

Kur’an öncesi dönemde cehalet kavramının da üstünde bir hayli fazla duran Mustafa Akman, Arapların özellikle dini ve hayata dair kimilerinin iddia ettiği gibi Yahudi ve Hristiyanlardan pek fazla etkilenmediklerini ve alıntı yapmadıklarını, keza kendilerini onlardan apayrı bir millet ve din üzere olduklarını kabul eden tezi savunduklarına dair geniş açıklamalar yapmaktadır.

Cehalet kavramının yanı sıra cehaletin konusunu da ele alan yazar, Kur’an’da içinde cehalet lafzının geçtiği ayetleri konusuna göre tasnif ederek konu bağlamında bir bütün olarak açıklıyor.

Fıtrat hep hayra yönelik bir seyir takip eder

Kitaptaki cehaletin konusu bölümü aslında biraz da “Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler ve sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab 33/72) ayeti doğrultusunda şekillenmektedir. Bu ayette geçen cehl kavramını yazar bizlere şu şekilde açıklıyor: Olayların içine nüfuz edememek, daima sathi düşünmek ve daima basit ve isabetsiz hükümler vermek.

Nisa, Yunus, Rum, Şems surelerinden hareketle yazar “insan doğuştan suçlu ve günahkar değildir” çıkarımını bizlerle paylaşıyor. Buradan hareketle insanlar arasında günah doğuştan tutulduğumuz bir hastalık olarak nitelendirilebilir. Doğarken günahkar olmamamıza karşın günah iltihabı bütün benliğimize işlemiştir çıkarımını savunarak aslında cehaletin hayatımıza nasıl bir şekilde nüfuz ettiğini ve buradan çıkan sorunların da bizlerin imtihanını ne derecede zorlaştığını anlatıyor.

Yazar Mustafa Akman bu bölümde şunları da ekliyor: Fıtrat hep hayra yönelik bir seyir takip eder. Ondaki eğrilik meyli sonradan kazanılan bir azmanlıktır. Nitekim fıtrat, Hakk’ı kabul etme ve algılama kabiliyetidir. Bu nedenle “İstediğim iyi şeyi yapmıyorum, istemediğim kötü şeyi yapıyorum” iddiasında bulunan bir kişi tasavvur etmek gülünç bir konudur.

Burada bir nokta daha dikat çekici: Cehaletle işlenen günahlar konusu. “Allah’ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbesini kabul eder. Allah her şeyi bilen, hikmet sahibidir.” (Nisa 4/17)

“Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde de ki , size selam olsun çünkü Rabbiniz rahmet etmeyi kendi üzerine yazdı. Durum şu ki sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, şüphesiz Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (En’am 6/54)

“Sonra şüphesiz Rabbin cahillik sebebiyle kötülük yapan sonra da bunun ardından tevbe edip (durumunu) düzeltenleri (bağışlayacaktır) çünkü onlar tevbe ettikten sonra Rabbin de elbet çok bağışlayan, pek esirgeyicidir.” (Nahl, 119)

Mustafa Akman, bu ayetlerin doğrultusunda ortak hükmü şu şekilde değerlendiriyor: Cahillikle bir kötülük işleyen kimse yaptığı kötülüğün hemen akabinde tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder ve affeder. Burada dikkat edilmesi gereken anahtar kelime cehlin ayrı, bilmemenin ise daha ayrı bir şey olduğudur. Bunu da Nahl suresi 78. ayet ile açıklayan Mustafa Akman, insanoğlunun cahiller olarak değil, bir şey bilmez olarak nitelendiğini söylüyor. Bunların devamı olarak yaradanın insana kalp, göz, kulak verdiğini bu imkanlara ve vasıtalara sahip olan kişinin ibret almak suretiyle bilgisizliğini giderme olanağına sahip olduğunu vurguluyor.

Furkan Çimen yazdı

YORUM EKLE