İlim yolunda yürümek isteyenleri neler bekliyor?

İslami ilimler nedir? İlim tahsili için neler gereklidir? Mehmet Erken, Halil İbrahim Delen ve Baki Aydın’ın 'İslâmî İlimler Rehberi' ve Abdulfettah Ebû Gudde’nin 'İlim Yolunda' kitabından hareketle yazdı.

İlim yolunda yürümek isteyenleri neler bekliyor?

İslami ilimler nedir? İlim tahsili için neler gereklidir? İlim tahsilinde nasıl bir yol izlenir? Bu ve bunun gibi sorular, ilim talebelerinin ilk aklına gelen ve belki yıllarca akıllarının bir kenarında yer eden sorulardır. “İlim” tahsili üzerine Türkçe’de yer alan iki kitabı ele alacağım. İkisi de Erkam Yayınları tarafından neşredilen bu kitaplardan bir tanesi, 2015 yılında yayınlanan, Halil İbrahim Delen ve Baki Aydın’ın hazırladığı İslâmî İlimler Rehberi kitabı. Bir diğeri ise, daha önce başka yayınevleri tarafından da yayınlanan, Abdulfettah Ebû Gudde’nin İlim Yolunda (kitabın orjinal ismi: Safahât min sabri’l-‘ulemâ...) başlıklı eseri.

Bu iki kitap için ilimlerin ne olduğuna dair ve geçmiş zamanda âlimlerin, ilim tahsili için çektikleri çilelere, yürüdükleri yollara dair başlangıç niteliğinde eserler diyebiliriz. “Başlangıç niteliğinde” derken kastımız kitapları tahfif değil; meramını güzel ve açık bir şekilde anlatmasını kastediyoruz. Yoksa muhakkak yolun yolcuları olanlara da söyleyecekleri sözler çoktur.

Her hoca, kendi alanlarına dair kapsamlı bir okuma listesi sunmuş

Halil İbrahim Delen ve Bâki Aydın’ın İslâmî İlimler Rehberi kitabı, ilahiyat fakültesinde lisans düzeyinde, İslami ilimler ile iştigal etmeye başladıkları sırada akıllarına düşen ve cevap ararken zorlandıkları soruları ve konuları, her ilim dalından bir hocaya sormaya niyet etmeleri neticesi ortaya çıkmış. Kitapta Arap dili ve belagatı için Ahmet Turan Arslan'a, Tefsir için Ömer Çelik’e, Hadis için Zekeriya Güler’e, Fıkıh için Ahmet Yaman’a, Kelam için Ramazan Altıntaş’a, Tasavvuf için Mustafa Kara’ya ve Mezhepler Tarihi için Halil İbrahim Bulut’a sorular yöneltilmiş.

Sorular, bahsi geçen ilmin genel çerçevesi ile başlıyor ve bu ilimle iştigal etmeye niyetli insanların özellikleri, yürüyecekleri yollar, karşılaşabilecekleri sıkıntılar, ilk akla gelecek soruların cevaplarını içeriyor. Kitabı, muadili röportaj ve çalışmalardan ayıran nokta ise, her hocadan kendi alanlarına dair kapsamlı bir okuma listesi içeriyor olması. Bu şekilde öğrencilerin ilim dalının genel literatürünü görmesi ve özellikle ihtiyaç duydukları noktalarda müracat edecekleri kaynakları tek elde toplamaları hedeflenmiş. Kitabın hedeflenen kitlesinin imam hatip lisesi ve ilahiyat fakülteleri olduğunu sanıyorum. Fakat muhtelif pek çok vakıf ve dernekte başlayan mufassal İslami ilimler programlarına başlayacak öğrenciler için de, bir başlangıç için güzel bir eser olduğunu düşünüyorum.

Âlim olmak isteyen birisinin göze alabileceği fedakarlıklar

Peki bir ilim dalında mutmain olduk, bu alanda devam etmek istiyoruz. Ve istiyoruz ki gerçekten âlim olalım, bu lezzeti tadalım, Hz. Peygamber’in müjdelediği âlimler sınıfında yer alalım. Bu yolun meşakkatleri nelerdir? İşte bu sorunun cevabı için müracat noktalarımızdan bir tanesi, Ebû Gudde’nin İlim Yolunda kitabı olabilir.

İlim Yolunda kitabı için, âlimlerin farklı alanlarda gösterdikleri fedakarlıkları derleyen bir menkıbe kitabı diyebiliriz. Kitapta yer alan üst başlıklar şöyle: “İlim Uğruna Zorluklara Katlanmaları ve Uzun Yollar Kat Etmeleri”, “Dünya Zevklerinden Uzak Kalmaları”, “Fakirliğe Karşı Tahammülleri”, “Günlerce Aç ve Susuz Kalmaları”, “Mallarını ve Geçim Kaynaklarını Kaybetmeleri”, “Kitaplarını Kaybetmeleri Ve Çeşitli İhtiyaçlardan Kitaplarını Satmaları”, “İlme Hizmet Yolunda İffetli Olmaları, Evlenmemeleri”, “Mal Ve Mülklerini, İlim Tahsili, Yolculuk, Şeyhlerle Görüşme ve Kitap Satın Alma Uğruna Harcamaları”.

Aslında bu üst başlıkların, âlim olmak isteyen birisinin göze alabileceği fedakarlıkların bir toplamı olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki herkes için imtihan noktaları farklıdır ve her talib farklı noktalardan imtihana çekilecektir. Bu kitap, karşılaşılabilecek veya gerektiğinde göze alınması gereken zorlukları uzun bir şekilde anlatıyor. 

İlim yolunda ulaşılan haz ve lezzetler

Kitap, hakkında konuşulabilecek, alıntı yapılabilecek pek çok vurucu cümle ve menkıbe içeriyor. Örneğin İbn Cevzî, ilim yolunda duyduğu hazzı şu satırlarla anlatır: “Gençlik çağını ilim için harcayan kimse yaşlılığında da ektiğini biçer. Yaptığı tasnif ve eserlerden zevk duyar. Kişi, kendisini hedefe götüren öğrenme hazzının ve ulaştığı ilmî lezzetlerin yanında bedenî lezzetlerden kaybettiği hiçbir şeyi görmez. Kim bilir belki de ilim uğruna yapılanlar, işin sonunda elde edilenlerden daha hoştur. Şairin dediği gibi: 'Niyetidir insanın ruhuna veren heyecan/ Muradı olsun kılmazsa da zafer Hazreti Yezdan'

Fakat kitabın etkileyiciliğini bir miktar sekteye uğratan şöyle bir duruma temas etmeden bu bahsi noktalamamak istiyorum: Ebû Gudde, kitabını, sanıyorum daha çarpıcı örnekler olduğu için daha ziyade İslam’ın ilk 3-4 asrından örnekler ile oluşturmuş. Fakat bu örneklerde geçen mekanlar, para değerleri, kullanılan eşyalar ile tam manasıyla bir ünsiyet kuramadığımız için, anlamakta ve hissetmekte zorlandığımı söyleyebilirim. Bu durumu, Ebû Gudde’nin kendi hayatından ve hocası Zahid Kevserî’nin hayatından verdiği örnekleri okuduğumda daha fazla heyecanlanmam neticesinde anladım. Çünkü bu örnekler, daha yakından bildiğim mekanlarda, daha yakından bildiğim problemleri içeriyordu. Örneğin Ebû Gudde, Şam’dan Lübnan’a giden bir trene bilet bulamadığından bahsediyor. Diğer pek çok örnekte araçsız, yaya giden âlimlerden bahsedilse de, günümüz dünyası arabaların tahakkümünde devam ettiğinden, uzak mesafeleri yürümeyi aklından bile geçirmemiş benim için bu durum, tahayyül sınırlarının ötesinde yer alıyor. Ünsiyet kurmada nakısalar olunca, hissetmenin oranı azalabiliyor.

Özetle bu iki kitabın, ilim yolunda yürümeye niyetlenenlerin işlerine yarayacağını, sorularını cevaplayacağını ve önlerini görmelerini sağlayacağını düşünüyorum. Umarım, yakın dönem âlimlerine dair de bu nevi bir çalışma yapılır ve bizler, “bu çağda böyle âlim nasıl olunur” sorusunun da cevabını zihnimizden geçirmek gereği duymayız

Mehmet Erken ilim yoluna çağırdı

YORUM EKLE