Muğla’nın tarih kokan Arasta çarşısı, M. Ali Köseoğlu’nun kaleminden çıkan “Araf’ta yahut Arasta: Bir Eski Zaman Düşü” adlı hikâyeyle edebiyat dünyasında yankı uyandırıyor. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2019’da “En İyi Şehir Kitabı” ödülüne layık görülen ve  Çıra Edebiyat Yayınları tarafından yayımlanan Köseoğlu’nun yeni eseri, Arasta’yı yalnızca bir mekan olmaktan çıkarıp toplumsal belleğin canlı bir temsilcisi haline getiriyor. Eser, yerel kültürü, dayanışmayı ve tarihsel olayları nostaljik bir üslupla harmanlayarak, Türk edebiyatında “toplumsal bellek hikâyesi” türünün güçlü bir örneği olarak öne çıkıyor.

“Gazze” Kitabı Yayında: 7 Ekim Sonrası Zihinlerdeki Sorulara Cevap Arıyor “Gazze” Kitabı Yayında: 7 Ekim Sonrası Zihinlerdeki Sorulara Cevap Arıyor

Arafta Veya Arasta (1)

Hikâye, Muğla’nın Arasta çarşısını bir mikrokozmos olarak ele alıyor. Çınaraltı sohbetleri, esnafın günlük yaşamı, Ahilik gelenekleri ve Millî Mücadele dönemi gibi tarihsel kesitler, Arasta’nın kültürel ve tarihsel dokusunu gözler önüne seriyor. Profesör Târık, Hacı Fevzi, Radyocu Metin gibi karakterler, bireysel hikâyelerden çok, çarşının kolektif ruhunu yansıtıyor. Köseoğlu, Arasta’yı “esrarlı bir taşra şarkıcısı” olarak betimleyerek, mekânın sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda toplumsal hafızanın taşıyıcısı olduğunu vurguluyor.

Özellikle mekân ve kolektif hafıza odaklı içeriğe sahip toplumsal bellek hikâyelerinin arasında anlamlı bir yer edineceğe benzeyen Araf’ta yahut Arasta, bu bağlamda, Arasta çarşısını tarihsel olaylarla (İtalyan ve Yunan işgalleri, Menteşe gazetesi girişimi) ve kültürel unsurlarla (Mevlevîlik, Türk mûsikîsi) zenginleştirerek güçlü bir örnek sunuyor. Eser, Refik Halit Karay’ın Memleket Hikâyeleri ile Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikâyesi gibi Türk edebiyatının klasikleriyle aynı çizgide yer alırken, dünya edebiyatında Gabriel García Márquez’in Yüzyıllık Yalnızlık’ındaki mekân odaklı anlatımla da benzerlikler taşıyor. Ancak Köseoğlu’nun sade ve gerçekçi üslubu, eseri daha yerel ve samimi bir konuma yerleştiriyor.

Arafta Veya Arasta (2)

Eserin en çarpıcı yönlerinden biri, geçmişle bugünü birleştirme gücü. Barış Pınarı Harekâtı’na atıf yapan salâ sahnesi, tarihsel direniş ruhunu günümüze taşıyarak, Arasta’nın sadece geçmişte değil, bugün de yaşayan bir mekân olduğunu hissettiriyor. Köseoğlu’nun nostaljik ama kutlayıcı tonu, eseri toplumsal eleştiri getiren eserlerden ayırarak, dayanışma ve kültürel mirası yüceltmeye odaklıyor.

Edebiyatseverler ve Muğla’nın kültürel mirasına ilgi duyanlar için Araf’ta yahut Arasta, bir çarşıdan çok daha fazlasını sunuyor: Bir milletin tarihsel yolculuğunu, dayanışma ruhunu ve kültürel zenginliğini. Bu eser, Arasta’nın dar sokaklarında yankılanan hikâyeleriyle, toplumsal belleğimizi yeniden hatırlatıyor ve gelecek nesillere bir miras bırakıyor.