Muzaffer Ozak kendisini 'Halilim' diye çağırırdı

İbrahim Akkökler Baba, havayollarında uzun yıllar çalıştıktan sonra Muzaffer Ozak ile tanışmış ve sonra yıllarca dükkanında Ozak’a hizmet etmiş. Kendi tabiri ile Muzaffer Efendi’nin 'kapıcısı'... Mehmet Erken yazdı.

Muzaffer Ozak kendisini 'Halilim' diye çağırırdı

İbrahim Akkökler, tanıyanların bildiği ve çok sevdiği ama televizyon, gazete gibi mecralarda ismi çok az geçmiş bir mübarek şahsiyet. 1926 doğumlu İbrahim Baba, havayollarında uzun yıllar çalıştıktan sonra Muzaffer Ozak ile tanışmış, emekli olmuş ve yıllarca dükkanında Ozak’a hizmet etmiş. Kendi tabiri ile Muzaffer Efendi’nin “kapıcısı”. Çok iyi derecede İngilizce bildiği için, Ozak’ın dükkanına gelen bütün ziyaretçiler ile hep o ilgilenmiş, Efendi’nin tercümanlığını, gelenlerin takdimini yapmış. Muzaffer Ozak’ın yurt dışına yaptığı tüm seyahatlerde yanında yer almış bir isim.

Hayatını efendisine ve tarikatine vakfetti

1960’lı yıllarda Muzaffer Ozak ile tanışmış. Mütedeyyin bir ailede yetişen İbrahim Akkökler erken yaşta babasını kaybetmiş ve annesi de bir başkası ile evlenince, askerden sonra yalnız kalmış. Askerde öğrendiği telsizcilik mesleği sayesinde, uzun yol gemilerinde telsizcilik yapmış ve sonra Yeşilköy havalimanında çalışmış. Bu esnada, 1960’lı yıllarda Ozak ile tanışmış ve bağlanmış İbrahim Baba. Her gün iş çıkışı Muzaffer Efendi’nin dükkanına geliyor, gelenleri ağırlıyormuş. Hatta işi bırakmak ve kendisini dükkanına vakfetmek isteyince Muzaffer Ozak, “yıllarca okutuldun, hakkını vermen lazım” diyerek bu isteğini geri çevirmiş. Emekliliği gelince de hemen emekliliğini almış ve dükkanda tam zamanlı olarak Efendisine hizmet etmeye başlamış. Havaalanları ve telsiz sistemleri konusunda ciddi bir birikimi olduğundan dolayı, emekliliğinden sonra da bu konuda bilgisine müracat edilse de İbrahim Baba hayatını efendisine ve tarikatine vakfetmiş.

Bugün isimleri daha fazla duyulmaya başlanan, Cerrahi tekkesinin Amerika’daki pek çok şeyhi ve dervişi ile ilk müslüman oldukları günlerde tanışmış, muhabbetle etmiş. Hatta Muhyiddin Şekur’un Su Üstüne Yazı Yazmak kitabında da İbrahim Baba’nın ismi geçer, dikkat edenler için…

Bu misafirlerin yanında Gönenli Mehmet Efendi gibi İstanbul’un önemli zevatı ile de tanışmış ve daha önemlisi Muzaffer Ozak’ın bu büyük zevât ile görüşmelerine şahitlik etmiş.

Muzaffer Ozak kendisini “Halilim” diye çağırırmış

Muzaffer Efendi ile beraber bulundukları yurtdışı seyahatlerinde bir çok insanın müslüman olmasına vesile olmuşlar. Sıradan insanlarla görüştükleri gibi, papazlarla, hahamlarla da görüşmüşler, konuşmuşlar ve bir kısmı bu etkinlikler vesilesi ile İslam'la şereflenmiş. Amerika’nın pek çok şehrinden insan, Ozak’ın cenazesi için İstanbul'a gelmiş.

İbrahim Baba havacılık alanında da pek çok insan yetiştirmiş. Bu manada detayları incelemek imkanından yoksun olsam da, anlattıklarından anladığımız kadarıyla Türk havacılığının gelişmesinde önemli bir yer var İbrahim Baba'nın. Radar sistemleri ve telsiz sistemlerinin kurulmasını sağlamış, Eskişehir'deki havacılık okulunun açılması sürecinde çalışmış. Bu alanın gelişmesine katkısının yanında, adam kayırma, torpille adam alma gibi şeylere engel olduğu için de çok tenkit edilmiş, hep ayağı kaydırılmaya çalışılmış.

İbrahim Baba sürekli dükkanda olduğu için, Muzaffer Ozak’ın da pek çok haline şahitlik etmiş, aralarında hususi bir muhabbet gelişmiş, birbirleri ile sırdaş olmuşlar. Muzaffer Ozak kendisini “Halilim” diye çağırırmış. Özellikle yabancı misafirlerin anlattıklarını tercüme ettiği için, pek çok farklı hadise ve rüya dinlemiş İbrahim Baba. Bu süreç haliyle İbrahim Baba’nın tekamülü için de farklı görevler ve manalar içeriyormuş. Örneğin İbrahim Baba, “Efendim beni kedilerle terbiye etti.” diyordu. Muzaffer Ozak yıllarca Beyazit Camii bahçesindeki kedilere yem vermiş. Bu günlük rutinin çok zaman sonra hikmetini kavradığını fark etmiş İbrahim Baba.

Vefatı ile ilgili merasimlerde de bilfiil uğraşmış. Muzaffer Efendi’nin naaşı, Gönenli Mehmet Efendi’nin kıldırdığı cenaze namazının ardından, Nurettin Cerrahi Tekkesi’nin haziresine defnedilmiş.

Yurt içinden ve yurt dışından pek çok insanın derdini dinledi

Bana da İbrahim Baba’yı birkaç kez görmek nasib oldu. Evine yaptığımız birkaç ziyaret hep farklı farklı çevrelerden insanların olduğu, çok farklı konuların konuşulduğu meclislerdi. Yürümekte zorlandığı için, evinden sürekli çıkamıyordu İbrahim Baba fakat tüm misafirlerini muhakkak kapıya kadar uğurluyordu. Uzun yıllar evinde pek çok insanı ağırladı, yurt içinden ve yurt dışından pek çok insanın derdini dinledi ve tatlı diliyle onlara bildiklerinden, hatıralarından, gördüklerinden anlattı, dertlerine derman aramaya çalıştı.

İbrahim Baba, 2 sene önce, 29 Ocak 2013’de vefat etti. Biz de bu güzel insanın ardından bir not düşmek istedik… Allah mekanını cennet eylesin. Amin.

Son senelerde birkaç kez katıldğı televizyon programlarının kayıtları internette bulunabilir.

Kendisinin de konuştuğu “Muzaffer Ozak Belgeseli” yine rahatlıkla erişilebilir durumda.

Mehmet Erken yazdı

YORUM EKLE