Erenler ile bir meclisteydik, birlikte bir oyun oynadık.
Erenler oyun oynar mı demeyin.
Hayat bir oyun değil mi.
Oyun ilginçti, halat çekme!
Halat çekme oynadık; fakat bu farklı bir halat çekme oyunuydu. Hepimiz bir ipe tutunmuştuk, çekiliyorduk ve çekiyorduk!
Büyükler dediler ki halat üzerinde birimizin tuttuğu noktaya, "işte bu insanın kalbidir!"
İnsanın boynuna takılan dünya halkaları işte böyle çeker! İp çok kuvvetli çekilince kalp diye gösterilen nokta yerinden oynadı. Ebrar, işte adamın kalbi de böyle yerinden oynar! Kalp oynayınca artık hiç bir şey düzen tutmaz.
Kalbin oynamaması için ne yapmalı diye sormadan cevap geldi; kainatın denge kanuna göre etkiye tepki kuvveti oluşturmalı, iki kuvvet eşit tutulmalı ki hayatın ritmi bozulmasın.
O zaman hep birlikte dua edelim kalbimiz yerinde sabit dursun!
Rabbimiz göz açıp kapayıncaya kadar dahi olsa kalbimi yerinden oynatma, ayaklarımı yolunda sabit kıl, istikametten ayırma, aklımı selim kıl, halis kalp ile huzura varmayı nasip eyle! Amin âmin âmin...
Samimiyet azalıp çoğalmaz, ya samimisindir ya değil
Erenlerden biri seslendi ikinci oyun başlıyor. Bu kadar da fazla dedim içimden. Hep oyun hep oyun!
Bizi yeni bir salona aldılar, herkes sırayla oturdu. Beni ayağa kaldırdılar. Şimdi kalp bulma oyunu oynayacağız. Nasıl yani, kalp gözükebilir mi? Biri yavaşça omzuma dokundu, "sen şimdiye kadar kalp görmedin mi?" Şaşırdım, acaba kalp görmüş müydüm?
Allah'ın sevgili kulu konuşmaya devam etti. Bakmasını bilirsen kalpleri görebilirsin; fakat önce kendi kalbini görmelisin. Biz sana kalbini görmen için yardımcı olacağız. Sakın gördüklerinden dolayı korkma veya sevinme de. Bilirsin kalp sürekli döner ve oynaktır. İş onu sabit tutmada, bu nedenle ilk oyunumuz güç dengesi oluşturup onu sabit tutmaktı. İnsanların en sevgilisi duasında göz açıp kapayıncaya kadar dahi olsa kalbimi kaydırma Rabbim demiyor mu!
Kötülüğün piri insana karşı meydan okuduğunda, halis kalp karşısında titreyip yutkunmamış mıydı?
Bak aziz kardeşim, yine en sevgilinin dediği gibi vücutta bir et parçası vardır, o bozulmadan insan bozulmaz! İhlas yani samimiyet önemlidir.
İman bile azalır çoğalır; fakat samimiyet azalıp çoğalmaz, bir adam ya samimidir ya samimiyetsiz, yani bunun ara değeri yok.
Bugün insanlık iki yüzlü tabirinin bile karşılayamayacağı samimiyetsizlikle karşı karşıya. İnsan; Rabbini, insanları, kendini kandırmak ister. Sonunda kandırdığı sadece kendisidir.
Kendinle yüzleş, eksiklerini gör ve bu eylemi her daim tekrarla, zamanla başkalarının kalbine bakacak yüzün bile olmayacak!
Kalbi büyük iyi adamlar
Şimdi kalbini gördün mü bir bak! Bir titreme bu ne felaket bir görüntü. Dedim ya oğul, müşteri ol. Bu dünyada yaşayabilmemiz için kalp içinde temiz kan ve pis kan birlikte dolaşır. Önemli olan bunların birbirine karışmaması. İşte ilk başta onun için sabitleme yaptık. Öyle bir hayat ritmin olacak ki kalp sarsılmayacak, bu da emek ister. Dolu bir kabı dökmemek için gösterdiğin titizliğin çok daha fazlasını göstermelisin. Önce farkında ol, sonra bu titizlikle yürü. Rızka kefil olan Rabbimiz ilme de kefil, biz yolda olduğumuzda bilmediklerimizi öğretecek. Sürekli öğretiyor da biz farkında değiliz.
Şimdi ikinci oyuna başlayabiliriz. Şu sıraya dizilmiş insanların kalplerini bul bakalım.
İnsanların önünde yürümeye başladım, hepsi karşımda şeffaf bir beden gibiydi; fakat biri hariç kimsenin kalbini göremedim. İşte buldum, dedim. Yüzüne baktığımda kendimi gördüm.
Ebrardan bir zat yine omzuma dokundu; gördüğün, görebileceğin ancak kendi kalbinden ibarettir. Her baktığımız yerde kendimizi görürüz. Kendimizi göremediklerimizi beğenmeyiz. Her şey o et parçasının çapından ibaret. Nasıl ki galaksiler ile bir atom ebat olarak farklı görünse de içerik olarak aynıdır. İşte öyle kalpler vardır ki galaksi gibi, öyle kalpler vardır kendinden ibaret, bazen kendi bile sığmayacak kadar küçük.
Rabbimiz, bizi kalbi büyük iyi adamlar ile karşılaştır. Yaşamış ve yaşayan büyüklerden istifade etmeyi nasip eyle.
Amin.
Sabah ezanının sesini duydum ve irkildim.
Cihad Meriç yazdı