Dünden bugüne medeniyet kavramı Doğulu ve Batılı pek çok mütefekkirin, ilim adamının üzerine düşünüp yazdığı, yeniden tanımlayıp teoriler ürettiği bir kavramdır. Bunun farklı sebepleri olsa da bana göre en muhtemel sebep, insanoğlunu ve insanoğlunun toplumsal yaşayışını anlamlandırma çabasıdır. Bu değerli uğraş ve neticesinde ele alınan medeniyet kavramı bizlere pek derin ufukların kapısını açmaktadır.
Medeniyet kavramı, Arapçada "m-d-n" kökünden gelmesi itibariyle, “medine”, yani şehir kelimesiyle birlikte ele alınmış ve "şehirli", "şehirleşmiş" anlamlarıyla anılmaya başlanmıştır. (1) Uzun süre bu tanımlamayla anılmasının bir diğer nedeni, yerleşik düzene geçebilen toplumların göçebe toplumlara göre daha yüksek refah seviyesine ulaşmaları ve her anlamda düzenli bir yapıya sahip olmalarıdır. Bu noktada acaba “medine” kelimesinin kökeninde şehirli olmaktan başka bir anlam var mı, diye merak edip baktığımda ise aslında "medeni olmanın" "medine" ile ele alınmasındaki bir diğer sebebi de anlamış oldum. Öyle ki, bu kelimenin bir diğer anlamı da "hüküm verebilmektir". Hiç şüphesiz bu uzak anlam aslında bu iki kavramı daha da yakınlaştırmıştır.
Ancak, değişim hakikati, toplumların hemen hepsini sarınca artık medeniyet ve medeni olma şehirli olmakla tanımlanamayacak bir kavram haline gelmiştir. Burada Batılı bazı sosyologların, medeniyet kelimesini Batılı devlet ve toplumlarla özdeşleştirmesi ve ardından Doğulu toplumları medenileştirmek misyonuna soyunması konunun bir başka boyuta taşınmasına sebebiyet vermiştir. İşte bu boyutta medeniyet artık dünyayı anlama, tanımlama ve toplumları karşılaştırma aracına dönüşmüştür diyebiliriz.
Önce insanı mercek altına almış
Ben bu yazımda medeniyet kavramı üzerine araştırmalar yapıp bu meseleleri düşündüğüm dönemde, birçok bölümünü ezberimde tutacak kadar okuduğum, bugünün ve yarının dünyasını sarmalamış, çağı ve çağın getirilerini okuyup gayet başarılı bir sentezle yeni bir medeniyet tanımlaması yapmış olan Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar hocamızın İslam Medeniyeti ve Türk Kültürü adlı eşsiz eserine değinmek istiyorum. Ancak hemen yazının girişinde belirtmeliyim ki, bu kitabı tavsiye ettiğim herkese de dediğim gibi, onun medeniyet teorisini anlayabilmek için öncelikle İnsan İnanan Bir Varlık adlı eserini de okumak gerekir.
Yılmaz Özakpınar medeniyet teorisini oluşturmadan evvel insanın biyolojik ve psikolojik yapısını, inanç ve ahlak düzleminde detaylıca bir incelemeye tabi tutmuştur. Bunun sebebini anlamak için inanç meselesinin insanlık tarihinde ne denli büyük bir yer tuttuğunu göz önünde bulundurmamız yeterlidir. İnanç ve ahlak nizamının toplumsal yapıda ne denli etkili olduğu ve toplumu nasıl inşa ettiğini anladığımızda bu iki meseleyi de medeniyet kavramıyla rahatlıkla bağdaştırabileceğimiz açıktır. Yılmaz Özakpınar da medeniyet teorisini bu iki temel üzerine oturtmuştur.
Bahsi geçen medeniyet teorisinin kodlarını aktarmadan evvel bu teorinin temeli ve oluşumu üzerine birkaç noktaya daha değinmem gerektiğini düşünüyorum: Medeniyet kavramını dünden bugüne yapılan tanımlamalarla bir diyalektik içerisinde ele almıştır. Bununla kalmayıp teorisini yalnızca toplumsal çerçevede değil, insan özelinde de ele alabilen Özakpınar'ın medeniyet teorisini diğerlerinden farklı kılan en önemli husus bana göre, değişim gerçeğini yakalayıp çağın güçlü referanslarını kullanarak bir teori ortaya koyabilmesidir. Ancak bunu yaparken modern dünyanın eleştirisi mahiyetinde salt akli yaklaşımı da bir kenara itmiştir. Ayrıca o, teorisinde soyut bir tanımı somut dünyaya aktarılabilir bir şekilde tasarlamayı da başarabilmiştir.
Medeniyet teorisinin referansları
Hocanın Ötüken'den çıkan İslam Medeniyeti ve Türk Kültürü adlı kitabında tasarladığı medeniyet teorisinin ya da medeni olmanın imkân ve referansları şöyledir:
1. Rasyonel tasarım sürecine erişebilme,
2. Kültürel olgularda subjektiflikten objektifliğe geçiş,
3. Toplumların refleks mekanizmaları ve bu mekanizmaların temellendirmesi,
4. Toplumsal yapının bir olay veya bir etkileşim içerisinde verdiği reaksiyon,
5. Biyolojik ve sembolik zihin yapısı ve ihtiyaç listesinde farkındalık düzeyi ve bunları aşabilme,
6. İnanç ve ahlak nizamı,
7. Kültürün genişleyip ilerleyebilmesi, değişebilmesi, kendini yenileyebilmesi.
Yukarıda listelediğim çıkarımları eseri okuduğunuzda sizlerde gözlemleyebilecek ve medeniyet üzerine okumalar yaptığınızda aslında bu temasların ne kadar yaratıcı ve dahice olduğu konusunda bana hak vereceksiniz.
Gerçekten de Özakpınar medeniyet teorisini, insanın zihin yapısından yola çıkarak ele alıp kültürün değişme yeteneği ve bu değişim sırasında kullandığı temellendirme araçlarına ve bu araçların rasyonalite düzeylerine yine toplumların refleks ve reaksiyonlarındaki objektiviteye bağlaması; bunların yanında inanç ve ahlak nizamı gibi iki temel meseleye de medeniyet teorisi içerisinde bilimsel atıflarla yer vermesi muazzam bir çalışmadır. Bu kitabın ve teorinin okunulup, üzerine kafa yorulması ve anlaşılması gerekir.
Kaynak:
//www.ilimvemedeniyet.com/medeniyet-kavrami-uzerine-medeniyet-nedir-ne-anlama-gelmektedir.html
Haldun Barış
Yine güzel bir özet. Bu yöntemin önemini aktarmama müsade din. Zamanımız yok. Meşgaleler içinde bocalarken kısa bir yazı ile bir konunun çerçevesinin çizilmiş olması işimizi kolaylaştırıyor. Bilgiye daha çabuk ulaşmak kolaylaşşıyor. tabi isteyen kitabı bulur derinlemesine okumalar yapabilir. buna engel yok. kısaca keyifle okuyor ve takip ediyorum sitenizi ve sisteminizi. sağolun, varolun.