İbn Arabî çocukluğunda asker olmak istermiş

İbn Arabî’nin yolu, insanların kıymetini bilmek, mahfuz arifleri, abdalları gözden kaçırmamak için hepimize bir ikaz aslında! Her tarafımızda bir velî olabilir ve fark etmediğimiz, yeni yeni İbn Arabîler yetişiyor olabilir!

İbn Arabî çocukluğunda asker olmak istermiş

Türkçede Kibrit-i Ahmer’in Peşinde kitabı ile bildiğimiz Claude Addas’ın yazdığı daha muhtasar bir İbn Arabî kitabı olduğunu işitmiştim. Bu kitap Atilla Ataman tarafından İbn Arabî: Dönüşü Olmayan Yolculuk ismiyle tercüme edilip Nefes Yayınları tarafından yayınlandı. Kibrit-i Ahmer’in Peşinde kitabını, yazarının İbn Arabi'yi ele alış tarzını ve mütercimini fazlasıyla sevdiğim için bu kitabı da okumaktan kendimi alamadım.

Dönüşü Olmayan Yolculuk, akademik bir dille yazılan bir önceki kitabın aksine çok akıcı bir dille ve referansa boğmadan kaleme alınmış. Kitabın akademik bir gayeden ziyade, genel okuyucuyu gözettiği hem dilinden, hem üslübundan ve hatta bibliyografyaya yer vermemesinden anlaşılabiliyor. Kitabın bu manada Türkçe’deki ciddi bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz. “Herkes İbn Arabî’yi tanısın ve anlasın!”

İbn Arabî, tüm çocukluğu boyunca asker olmak istemiş

Dönüşü Olmayan Yolculuk, tıpkı Kibrit-i Ahmer’in Peşinde kitabı gibi, İbn Arabî’nin fikirlerini, kendi yaşam hikayesi içinde anlatıyor ve değerlendiriyor. Temel gövdesi biyografik olan kitabın akışı içinde, İbn Arabî’nin hangi düşüncesinin ne zaman geliştiğini, hangi müşahedelere ne zaman mazhar olduğunu görüyorsunuz.

Bu manada İbn Arabî’yi, sadece tasavvuf düşüncesini derinden etkileyen bir sufi olarak değil, hicri 7. yüzyılda Mağrib’den Anadolu’ya, İslam dünyasının ciddi bir kısmını dolaşmış, farklı farklı şehirlerde yaşamış, dersler vermiş, dersler almış birisi olarak da görüyorsunuz. Tabi bunlara ek olarak tartışılan konular ve “tartışmalı konular”ın ufak izahlarını.

Daha önce dikkatimi çekmemiş olacak, bu kitapta biyografik anlatıya başlarken, İbn Arabî'nin tüm çocukluğu boyunca asker olmak istediği ve asker olmak üzere yetiştiği bilgisini görmek beni şaşırttı ve daha bir merak ile kitaba sarılmamı sağladı. Zira “zaten bildiklerimi okuyacağım ama zevkli bir okuma olacak” gibi bir önyargı ile kitabı elime almıştım. Fakat ilk cümleden, ilk yenilik ile karşılaşınca, kitabı da hızlıca ve heyecanla okumak nasib oldu.

İbn Arabî’nin yolu

Kitabın ilk bölümü ve 11. ve 12. bölümleri dışındaki bölümlerin bu biyografik çerçeve şeklinde yazıldığını, ilk bölümün giriş, son iki bölümün ise yine hayatına ve eserlerine referansla, halifeleri ve sonrasından gelen yorumlar üzerine şekillendiğini belirtmiş olalım.

Kitapta dikkatimi çeken yeni bir bilgi, İbn Arabî’nin her daim daha ufak gruplara dersler veren şeyhlerin elinde yetiştiği bilgisi oldu. Hazret hayatı boyunca, meşhur olmamış, hatta şeyhliğini dahi pek çok kimsenin bilmediği şeyhlerin peşinden gitmiş ve onlardan dersler almış, hatta ilk gençliğinde kendisine bunu şiar edinmiş. İbn Arabî’nin yolu, insanların kıymetini bilmek, mahfuz arifleri, abdalları gözden kaçırmamak için hepimize bir ikaz aslında! Her tarafımızda bir velî olabilir ve fark etmediğimiz, yeni yeni İbn Arabîler yetişiyor olabilir!

Mehmet Erken, anlamak için bakmak lazım diyerek yazdı

YORUM EKLE