Kazak bilgesi Abay Kunanbayoğlu’dan ahlâk ve etik çağrısı

"Kazakistan’ın meşhur şair, yazar ve düşünürü olan Abay İbrahim Kunanbayoğlu’nun her ne kadar Kazak ulusuna hitap ediyor gibi görünse de tüm insanlık için kaleme almış olduğu "Kara Sözler" isimli eserindeki öğütleri ve diğer kaynaklarda geçen özdeyişleri ahlâk ve etik açısından yol gösterici bir niteliktedir." Muhammet Negiz yazdı.

Kazak bilgesi Abay Kunanbayoğlu’dan ahlâk ve etik çağrısı



 

Kazakistan’ın meşhur şair, yazar ve düşünürü olan Abay İbrahim Kunanbayoğlu’nun her ne kadar Kazak ulusuna hitap ediyor gibi görünse de tüm insanlık için kaleme almış olduğu Kara Sözler isimli eserindeki öğütleri ve diğer kaynaklarda geçen özdeyişleri ahlak ve etik açısından yol gösterici bir niteliktedir. Kazak ulusunun milli ve ahlaki bilincinin oluşmasında önemli rolü olan Abay’ın düşünce yapısı günümüzde de bir deniz feneri vazifesi görmektedir.

Abay Kunanbayoğlu’nun Hayatı

Asıl ismi İbrahim olan Abay Kunanbayoğlu, Kazak şair, yazar ve düşünürdür. Doğu Kazakistan’da bulunan Şingiz Dağı’nda (Şimdiki Abay Oblastı) 10 Ağustos 1845 tarihinde dünyaya geldi. Annesi, oğlunun dikkatli, etkileyici ve kurnaz bir yapıya sahip olmasından dolayı ona bu özellikleri ifade eden “Abay” ismini verdi[2].

10 yaşına kadar köydeki mollalardan ders alan Abay, sonrasında hem medresede hem de Rus okullarında ders almaya başladı. Abay medresedeki eğitimini bitirmeyince, babası köyde kendisine yardımcı olmasını istedi[3].

Abay, özellikle bu dönemde şiirlerini yazmaya başladı. O dönemde yayınlama geleneği gelişmediği için şiirlerini hafızasında tutuyordu. Bu nedenle günümüze eserlerinin az bir kısmı erişmiştir. Eserlerinin çoğunu doğaçlama yazan Abay, ilk hallerini muhafaza ediyor ve değişiklik yapmıyordu[4]. Sözlü kültürün özgün bir örneğini sergilemişti[5].

Abay, Kazakların mevcut koşullarından memnun değildi. Sosyal yapıdaki bozukluklar onu rahatsız ediyordu. Toplumsal gelişim için aydınlanma, bilgi ve kültürün yaygınlaşması gerektiğini savunuyordu. Sıklıkla halk kütüphanesine gidiyor, Rus aydınlarla mevcut koşullar üzerine bilgi alışverişinde bulunuyordu. Bütün bunlar Abay’ın fikirlerinin gelişimine katkı yapmıştı[6].

Abay, Kazakların yaşamını ifade eden eserler ortaya koymanın yanında Rusça eserleri Kazakçaya tercüme ediyordu. Abay’ın eserleri kısa sürede tanınmasına yardımcı oldu. Alışılmamış şiir yeteneği, seçkin zekâsı, insancıllık ve milletine olan sevgisi gibi özellikleri nedeniyle kısa sürede popüler bir kişi haline geldi. Çeşitli kurum ve kişilerden adalet yüzü göremeyen insanlar onun fikirlerine müracaat etmekteydi[7].

Abay, dönemin kültür ve sanat açısından ilerisinde bulunan Rusya’yı örnek almayı ve yenilikleri ülkeye getirmeyi önermiştir. Bu nedenle çevresini Rusça öğrenmeye teşvik etmiştir. Rus kültürünün önemli temsilcisi Puşkin’in eserlerini Kazakçaya tercüme ederek Kazak toplumu ile tanıştırmıştır. Yine Lermantov’un 30’dan fazla eserini Kazakçaya kazandırmıştır. Abay, Rus edebiyatı vasıtası ile Batı Avrupa klasikleri ile tanışma fırsatı elde etmiştir[8].

Abay, sosyal kötülük ve cehalet ile mücadele içindeydi[9]. Bazı sosyal problemlerin çözümünde arabuluculuk görevini üstlendi[10]. Parlak fikirleri ortaya atarak toplumun ve gençliğin eğitimini teşvik etti[11]. Abay, kültür, sanat ve toplumsal sorunlar açısından Kazak ulusuna bir çıkış yolu gösterirken ahlak ve etik açısından da çeşitli önerilerde bulunmuş ve bu önerilerini “Kara Sözler” adlı eserinde toplamıştır. Bu eserinde kendi ulusuna olan sevgisini, kaderine ilişkin dileklerini ve var olan eksiklilere yönelik duygu ve düşüncelerini yansıttığı görülmektedir. Bu durumu da “Geleceğe umutla bakmaya çalışarak yaşamak da güzeldir” şeklinde ifade etmektedir[12].

Abay’ın Öğütlerindeki Etik Vurgular (Kara Sözler)

Abay, yazmış olduğu “Kara Sözler” isimli eserinde, kazandığı tecrübeler ve edindiği birikimleri ışığında, Kazak ulusu özelinde, ahlak ve etiğe yönelik tavsiyelerini dile getirmektedir. Bu nasihatler incelendiğinde Abay’ın etik yaklaşımı anlaşılmaktadır.

“Birbirinizle uğraşmayın, hor görmeyin. Muhataplarınız sizin sözlerinizin aksinde sizden ileri bir konumda bulunabilirler ve sözleriniz boşta kalır[13].” Nasihatleri ile ulusal ve yerel kişi ya da gruplarla iyi geçinilmesi gerektiğini ifade eden Abay, bireysel eksikliklerin gözden geçirilmesini vurgulamaktadır.

“Birbirini kıskanma, doğru sözden uzaklaşma, münakaşa gibi sorunların hepsi insanların ellerinde bulunan varlıkları artırma ve başkalarının elindekine göz dikme hırsından kaynaklanmaktadır. Bu tür sorunlar sonrasında toplar birbirine düşmekte ve bölünmektedir. Yönetim gibi önemli bir hususun bu doğrultuda kullanılmaktadır. Hâlbuki yönetici olacak kişiler dikkatli belirlenmeli, sorumluluk sahibi olmalı ve millerinin geleceği için hizmet etmelidir[14] ifadeleri ile bireyler arasındaki ilişkiler ve yönetici hakkındaki görüşlerini ortaya koymaktadır.

“İşlerde karar verme sürecinde duyguları kontrol etmek gerekmektedir. Çok gülmek ve zafer sarhoşu edası ile karar vermek doğru olmayacağı gibi, çok hüzne kapılmak, ağlamak da doğru bir davranış değildir. Allah’a inan ve yeteneklerine ve gücüne güven[15] diyen Abay, kişinin duygu ve düşüncelerinin davranışına yansımasından dolayı belli bir kontrol mekanizmasını kullanma gereğine işaret etmektedir. Bu süre içerisinde birey kendi potansiyeline odaklanmalıdır.

“Hüzün insanının ruhunu karartmakta, bu durum ağızdan sözler halinde ya da gözlerden yaş olarak belirmektedir. Bu durumda takınılması gereken tavrı ‘Eğer yarım gün ömrün kaldıysa, bir günlük azık hazırla!” atasözü ifade etmektedir. İnsanlar genel olarak bilgi, ilim, barış, adalet yerine zengin olmanın yol ve yöntemlerini konuşmaktadır. Bunun için çeşitli menfi yöntemleri kullanmaktadırlar. Çocuklar kadar kötülüklerden kaçınmamaktadırlar[16].” Kişisel arzu ve istekleri elde etme konusundaki bireysel öncelikler insanları etik olmayan yol ve yöntemleri kullanmaya itmektedir. Bu konuda insanlar aşırılıklarda bulunabilmektedir.

“Kazak atasözü olan ‘Başarının temeli birlik, rızkın temeli dirlik’ ifadesi[17] yanlış anlaşılmamalıdır. Bazı uluslarda birlik denildiğinde aralarındaki anlaşma ifade edilirken, Kazaklar buradan mülkiyet ve yemek gibi unsurlarda ortaklığı anlamaktadır. Bu tür toplumlarda sahip olunan mal kaybedildiğinde sonuçta anlaşmazlık çıkacaktır. Birlik akıllarda olmalıdır, çoğulculukta değil. Farklı köken ve dinden insanları mal ile birleştirmek belirli bir süre sonra maldan kaynaklanan ayrılıklardan dolayı başarısızlığa uğrayacaktır. Dirlik ifadesi ile insanın ruhundaki dirilik ve aklının berraklığı ifade edilmektedir. Tembel olan insanlardaki canlılık bu anlamı taşımamaktadır.[18] Abay, insanların birlik olması ve zihnen canlı olması gerekliliğini çok önemsemektedir. Bunun aksi özelliklere sahip kişileri ve toplumu tenkit etmektedir.

“Bebek iken her şeyi merak eden, sorgulayan insan bu özelliklerini yetişkin olduğu zaman neden devam ettirmez? Yaşlanan insan canını bedeninin emrine bırakmakta ve işlerinde diğer insanlara danışmaktan çekinmektedir. Bunun aksine çocukluktaki öğrenme isteğinin peşinden gidilmelidir.[19] İnsanlar, doğruya ulaşmak için arayışlarından vazgeçmemelidir. Bünyesi yaşlanan insan, sağlık endişesi ile karar verme sürecinde hata yapabilmektedir. Bu durumda diğer bireylerin fikirlerine müracaat etmek ve doğruyu arayışı için çaba sarf etmek daha isabetli olacaktır.

“İnsanlar, yönetici olduklarında bildiklerini düşünerek nasihatlere kulak asmazlar. Halk ise, kendisini yönetecek kişileri seçme ve bireysel işlerine odaklandığı için zaman bulamaz. Zenginler mal telaşı ve mülkün getirdiği özgüvenden dolayı yöneticiler gibi özgüvene sahiptirler ve başkalarından söz duymak istemezler. Fakirler kendileri için nasihat, bilim ve sanatın gerekli olmadığını düşünürler.  Dinlemek istemezler. Suçlu insanlar zaten kulak asmazlar.[20]  Abay’a göre, insanların yaşam koşulları ve sahip oldukları varlık ile ahlak düzeyi, başkalarının tavsiyelerini dikkate alma ve karar alma süreçlerinde etkili olmaktadır. Sahip oldukları özgüven ya da güvensizlik nedeni ile nasihat, bilim ve sanat ile aralarında mesafe olabilmektedir.

“İnsanlar, gelecekte kendilerine yardımcı olsun ve vefatından sonra da kendini yâd etsin diye çocuk sahibi olmak isterler. Ama çocukların bunu yapacaklarının garantisi yoktur. Öncelikle çocuğa iyi bir terbiye vermek gerekmektedir. Ailelerin bunu başarı ile gerçekleştirmesi gerekmektedir. İyi ahlakla donatmak ve bu konuda örnek olmak gerekmektedir. Aynı şekilde, insanlar zengin olmak isterler ve bunun için dua ederler. İnsanlar sahip oldukları akıl ve gücün değerini bilmeden, çaba göstermeden ve diğer insanları aldatarak zengin olmayı beklerler. Bu tür yöntemlerle zengin olanlardan iyilik geldiği görülmemiştir. Bu tür zenginlikten geriye iyi bir şey kalmaz, sadece acı, hayal kırıklığı, kötülük ve vicdan azabı kalır[21].” İnsanların çocuk ve zenginlik beklentileri öncesinde kendilerinin etik çerçevede davranması ve çevresine örnek olması gereklidir. Abay’a göre, çocuklara ahlaki özellikleri kazandıramayan ve bu konuda örnek olamayan aileler, çocukların karakterini kötü yönde etkileyecektir. Zengin olmak için ise etik çerçeveden ayrılmamak gerekmektedir. Dürüst yollardan elde edilmeyen kazanç iyi sonuçlar getirmeyecektir.

“İnsanların üretim ve yaşam sürecinde hırsızlık ve dolandırıcılık olmamalıdır. Dürüstçe çalışmalı, iyilik ve bilgiye yönelmelidir. O zaman sahip oldukları ile mutlu olmalıdır. Varlıksız insanlar ise inançlarını ve ümitlerini kaybetmeden sahip olmak istedikleri şey için çalışmalıdır.[22] Abay, günlük hayatta sahip olunan şeyleri elde etme sürecinde dürüst olmanın gerekliliği üzerinde durmaktadır. Ahlaki olmayan yollarla geçimini sağlayan insanları tenkit etmekte ve bu kişilerin mutlu olamayacağını vurgulamaktadır.

“İnsanlar, iyilik konusunda nasihatlerde bulunabilirler. Onları bu eylemden alıkoymak ya da yasaklamak için dilimiz dönmez. Bu tür kişilerin uyması gereken iki şart vardır: İnancında ikna olması ve bilgisini yeterli bulmayarak sürekli olgunlaşmaya çalışması. Bunu gerçekleştirmeyen insanlardan olumlu bir sonuç beklenmemelidir.[23] Abay’a göre, ahlaki konularda yol gösterecek kişilerin bunu yaşamlarında sergilemesi ve bilgilerini sürekli olarak geliştirerek çağın gerisinden kalmaması gerekmektedir. Abay, inancı konusunda kendisi ikna olmamış ve sürekli olarak okumayan, olgunlaşmayan kişilerin fayda yerine zarar getireceği inancını taşımaktadır.

“Merhamet, iyilik, yabancı kişileri öz kardeş gibi kabullenmek, onlara iyilik dilemek ve sevgi kalbin emirleridir. Kalbe itaat eden dil de yalan söylemez. Sadece ikiyüzlüler kalbi unutmaktadırlar. İyiliği yerine getirmek için gerekli cesarete sahip olmak gerekmektedir.[24] Abay, günümüzde insanların kötülükler karşısında susmasını eleştirmektedir. Kalbinin sesine uyan insanların iyiliğin peşinden gideceklerini vurgulamaktadır.

“Akıllı ve akılsız insan arasında açık bir fark bulunmaktadır. Dünyaya gelen insan ilginç şeylerle ilgilenmeden yaşayamaz. Bu meşguliyetten akılda sadece en parlak günler kalmaktadır. Akıllı insan ciddi konularla ilgilenmekte ve ısrarla amacını elde etmeye çalışmaktadır. Bu sırada karşısına çıkan engeller bile işitenleri mutlu etmektedir. Bu tür kişilerde geçmişe dair pişmanlık bulunmamaktadır. Düşüncesiz insan ise zamanını boşa harcamaktadır. En iyi yıllarını boşa harcaması ile övünmektedir ve sonradan gelen pişmanlık onu teselli etmemektedir. Gençlik yılları hızla akıp gider, gelecekte mutluluk olacağından şüphe etmemektedir ama kısa süre sonrasında mevcut bütün gücünü kaybedecek ve hiçbir şey yapamayacaktır. Akıllı insanlardan olmak için günde, haftada ya da ayda bir nasıl yaşadığını sorgulamak gerekmektedir. Eğitimin ve yaşamın için bir şey yaptın mı, yoksa nasıl yaşadığını fark etmedin mi?[25]  Abay, insanları iki şekilde sınıflandırmaktadır. Sınıflandırma kriteri ise bireylerin varlık sebeplerini sorgulama süreci ile gerçekleştirdikleri eylemlere göre şekillenmektedir. İnsanın yaşamını doğru idealler uğrunda planlaması ve bunu aralıklarla sorgulaması gerektiği kanısını taşımaktadır.

“İnsanlar birçok beklenti içerisindedir. Ancak düşünmeden, okumadan, öğrenmeden ve zahmete girmeden bu beklentiler boşa çıkacaktır.[26] Bireylerin çalışmadan istek ve beklentilerini elde edeceklerini düşünmeleri Abay tarafından tenkit edilmekte ve bunun mümkün olmayacağı ifade edilmektedir.

“İrade, akıl ve kalp birlikte bilime giderek hangisinin da önemli olduğunu sorarlar. Üçü de sırasıyla kendi meziyetlerini anlattıktan sonra, bilim onlara sırası ile cevap verir. İrade ve akıl birçok hususta hem iyilik hem de kötülüğe hizmet edebilme özelliklerinden dolayı kalbin onayına ihtiyaç duymaktadır. Kalp onları doğrunun istikametine yönlendirecektir. Bu nedenle, irade, akıl ve kalp birlikte hareket ederse insanı yüceltir. Üçü bir araya gelemezlerse kalbi desteklemek doğru olacaktır.[27] İnsanın eylemlerine yön veren üç unsuru irdeleyen Abay, bu unsurların birlik olması durumunda insanın çok değerli bir kişiliğe bürüneceğini ifade etmektedir. Karar sürecinde irade ve aklın kalp süzgecinden geçmesinin bir ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Mükemmelliğe giden yol bu birlikten geçmektedir.

“İnsan, mütevazı giyinmelidir. Elbisesi temiz ve düzgün olmalıdır. Dış görünüşe eldekinden fazla ödemek, aşırı zaman harcamak hafiflik işaretidir. İnsan diğerlerinden akıl, bilgi, irade, vicdan ve güzel karakteri ile ayırt edilmelidir.[28] Abay, insanların dış görünümlerindeki aşırılıkları eleştirmektedir. Ahlaki nitelikler ve bilgi gibi unsurların insanları ayıt etmede yeterli olacağını belirten Abay, dış görünüşe aşırı zaman ve para harcanmamasını salık vermektedir.

“İnsanlar dünyaya geldikleri süreçte bilgi sahibi değildirler. Bilgiyi elde etmek için gözlem yapma, dinleme, tadına bakma ve dokunma gibi eylemlere ihtiyaç vardır. İnsanlar gördükçe ve duydukça bilgi sahibi olmaktadır. Akil insanların sözlerine kulak vermek oldukça önemlidir. Dinlemek, bilen kişilerin tavsiyelerine uymak ve kötülüklerden kaçınmak tamamen değerli insan olmayı mümkün kılacaktır. Aksi davranışlar sergileyen, dinlemeyen, çıkarımlarda bulunmayan kişilere söylenecek söz yoktur.[29] Abay, insanların araştırma ve öğrenme ihtiyacının kâmil insan olmak için çok önemli olduğunda ısrarcıdır. Ona göre bireyler, kendilerini geliştirmek için sürekli bir öğrenme sürecinde olmakla yükümlüdür.

“Doyum ve bıkma insana özgü bir özelliktir. İnsanların bir defa tatması ile birlikte bu duygudan kurtulmak oldukça zordur. Yemekler, eğlenceler, arkadaş grupları diğerlerini geçme duygusundan yorulmaktadır. Er ya da geç bunların anlamsız olduğunu keşfeder, hayal kırıklığına uğrar ve uzaklaşır. Olgunlaşmaya çalışan akıllı insanlar doyumun ne olduğunu bilmektedir. Bu tür şeylerin değersiz olduğunu idrak ederler.[30] İnsanın mükemmelliğine engel olan hususlardan bir tanesi de doyumsuzluktur. Abay’a göre insanın tam anlamı ile olgunlaşması için doyumu öğrenmesi gerekmektedir.

“İnsanları övünmekten kurtarmak oldukça zordur. Az ya da çok, bir derecede olmaktadır. Bunu iki şekilde sınıflandırmak mümkündür: Gururlu ve övünen. Gururlu kişi milletin içinde cehalet, sözünü tutmama, terbiyesizlik, insafsızlık, düşmanlık ve sahtekârlık gibi kötü meziyetlerin olmaması için çabalar. Bu tür kötülüklerden yüksek bir seviyede bulunması gerektiğini bilir. Bunlar akıllı, vicdanlı ve bilgili insanların özellikleridir. Bu kişiler kendileri hakkında konuşulmaması taraftarıdır ve isimlerinin karalanmaması için gerekli çabayı harcamaktadırlar. Övünen insanlar ise kendileri hakkında mümkün oldukça fazla konuşulmasını isterler. Bulundukları çevre içerisinde tanınmak için çabalarlar. Genellikle cehaletleri ile öne çıkmaktadırlar.[31] Abay, insanların kendilerini öne çıkarma isteklerini etik anlamda iki sınıfta incelemektedir. Kişinin kendi ismini ve toplumsal yapıyı muhafaza isteğini takdir ederken, bireysel olarak övünmeyi yadırgamaktadır ve bu tür kişilerin cehaletten kaynaklanan bir nama sahip olduklarını ifade etmektedir.

“İnsan kendisini çevresindeki insanlardan önemli görmemelidir. Diğer kişileri dışlayan bir bakış açısına sahip olmak doğru değildir. Sonuçta kimseye mükemmellikle alakalı bir işaret verilmemiştir. Ayrıca, insanların doğrudan toplulukçu bir bakış açısına sahip olması da doğru değildir. Herkes birlikte olması, doğru eylem yaptıklarını garanti etmemektedir.[32] Abay, insanların benmerkezci yaklaşımını doğru bulmamaktadır. Çevredeki insanları değerlendirme sürecinde kişinin kendisini doğru kabul etmesi için bir işaretin olmadığını savunmaktadır. Bununla birlikte doğu toplumlarında yaygın olan toplulukçu bakış açısının her zaman doğru olmadığını ve çoğunluğun yanlış bir kararın peşinden de gidebileceğini vurgulamaktadır.

“Dünyada zenginlik, bilgi arayışı, sanatı kavrama, iyi niyet ve güç sahibi olma yarışındaki milletlerin aksine birbirimize düşmanlık etmekte, iflas ettirmeye çalışmaktayız. Bu şekilde yaşamak mümkün değildir. İnsanların dolandırıcılık, aldatma, kötü söz ve düşmanlığı terk edip bilgi, sanat, zanaat ve onurlu bir şekilde nasıl zengin olunacağını öğreneceği günler de gelecektir.[33] Abay, bir ulusu yok edecek tehlikeli özellikleri tespit ederek bunlara sahip olmayı tenkit etmektedir. Bu özelliklere sahip olan ulusların geleceğinin tehlikede olduğunu ifade ederek, güzel ahlak ve kuralların tesis edilmesi ihtiyacından dem vurmaktadır.

“Ulusların varlıklarını sürdürebilmesi için eğitime önem vermesi gerekmektedir. Çağın bilgi ve teknolojisine sahip ülkelerin dilini öğrenmek ve bu kazanımlarını ulusal zenginlik haline getirmek gerekmektedir. Çocuğunuza bir hazine bırakmayabilirsiniz, evliliğine yardımcı olamayabilirsiniz ama onun okuması için gerekirse mülkünüzden bile vazgeçmelisiniz. Bu eylem fedakârlıkların en güzelidir![34] Dönemin şartları içerisinde Kazakistan, Rusya etkisi altında olduğundan dolayı Rusça öğrenerek, bu ülkenin birikimlerini Kazak ulusuna kazandırmayı salık veren Abay, genç nesillerin okutulması için her türlü fedakârlığın yapılmasında ısrar etmektedir. Bunu ulusal bir öncelik olarak görmektedir. Eğitimi desteklemeyen kişilerin iyi bir sonuç elde edemeyeceğini ifade etmektedir.

“Cahil toplumlarda bireyler birbirlerini kıskanmakta ve birbirlerinin kötülüklerini dilemektedirler. Bu ulusların kendilerinden başka düşmana ihtiyacı yoktur. Önemsiz gerekçelerle mutlu olurlar, utanılması gereken durumlarda normal bir davranış sergileyebilirler. Bütün bunlar cehaletten gelmektedir.[35] Abay, toplumun karşılaştığı sorunları derinlemesine analiz etmiş ve genel olarak bireylerin birbirlerini çekememesi, bireysel çıkarların mücadelesinin tehlikesine işaret ederek bu tür toplumların yıkılması için başka bir düşmana gerek olmadığının altını çizmiştir.

“‘İhtiyaç halinde utanmaya yer yoktur’ gibi atasözlerini dikkate almak oldukça yanlıştır. Utanma duygusu olmadan yaşam kâbusa dönüşecektir. Çeşitli etik ve ahlaki kriterleri göz ardı eden bu tür sözler açgözlülük, vicdansızlık gibi çeşitli kötü davranışlara teşvik etmektedir. Bu tür ifadeler hurafe ilkelerin oluşmasına neden olmaktadır.[36]Abay, ulusların davranışlarına etki eden atasözlerinden bazılarındaki yanlış ifadeleri tenkit etmekte ve bunları ciddiye almamayı tavsiye etmekte ve ahlak kriterlerinden taviz verilmemesi gerektiğini savunmaktadır.

“Dinlenilen şeyi algılamak ve kabul etmek için 4 şart gerekmektedir; Ruhsal olarak ikna olma, akıllı insanların tavsiyelerini dikkate alma, sözleri defalarca tekrar ederek hafızada kalıcı hale getirmek ve aklın özensizlik, kaygısızlık, nedensiz neşe, karamsar düşünceye çekilme ve mahvedici tutku gibi zararlı özelliklerinden sakınmak. Bu dört unsur akıl ve yeteneği yıkıma uğratıcı bir özelliğe sahiptir.[37] Abay, insanın çevresinden duyduğunu anlaması için yapması gerekenleri paylaşırken, aksi durumda yaşanacak yıkıma işaret etmektedir.

“Bilimi benimseme gayreti içerisinde olan kişilerin amaçlarına ulaşabilmeleri için birtakım koşulları yerine getirmeleri gerekmektedir. İlk olarak, bilim vasıtasıyla bir çıkar elde etmeyi düşünmemek gerekmektedir. Bilim ile uğraşan kişinin bilimi sevmesi ve bu doğrultuda bir tutkusunun olması gereklidir. Bilgiyi yüksek fayda olarak değerlendirme durumunda her yeni keşif ruha huzur ve memnuniyet getirecektir. İkincil olarak, bilimi öğrenme sürecinde açık ve net hedefler konulmalıdır. Bilimsel kazanımlar diğer kişilerle tartışma malzemesi haline getirilmemelidir. Bu tür tartışmalar kıskançlık ve dedikodu gibi çeşitli olumsuzlukların doğmasına neden olacaktır. Üçüncül olarak, elde edilen bilimsel gerçekleri savunmaktan çekinilmemelidir. Ancak, veriler araştırmacının kendisini ikna etmiyorsa başkalarının değerlendirmesini beklememek gerekmektedir. Dördüncü olarak, iki araç bilginin yayılması ve sürekli gelişim için gereklidir. Bunlar mülahaza ve muhafazadır. Beşinci husus aklın sıhhati iken, altıncı husus insanın karakteridir. İnsan karakteri, süreklilik, kararlılık, sağlam irade, akıl uyanıklığı ve temiz vicdan gibi özelliklere sahip olmalıdır.[38]Abay, bu ifadelerle bilim insanlarının sahip olması gereken etik ilkeler için genel bir çerçeve çizmiş olmaktadır. Bireysel çıkar ve tartışmalara alet etmeme ile başlayan bu ilkeler, bilimsel sonuçların savunulmasına ve yaygınlaştırılmaya çalışılması sürecine kadar gitmektedir.

“İnsanlığın meziyetlerini koruyabilmek insanı asilleştirmektedir. Kendi kendine övünme bireye zarar vermektedir. Kötü niyetli olma, aşağılama ve hakaret düşmanlık doğurmaktadır. Cehalet, tembellik ve cinayet insanların kaçınması gereken kötülüklerdir.[39] Abay, insanlığın değerini düşüren ahlaki eksiklikleri ortaya koyarak bunlardan kaçınılması gerektiği üzerinde durmaktadır.

“İnsanlığın başlangıcı sevgi ve adalettir. Bu iki unsur her şeyin içinde bulunmakta ve sorunları çözmektedir. Kimin içinde sevgi ve adalet duygusu hüküm sürüyorsa o hem bilge hem de ilim sahibidir. Biz bilimi uyduramayız, sadece görebilir ve aklımızla kavrayabiliriz.[40] Abay, varlıkların esasının sevgi ve adalet kavramları üzerine inşa edildiğini ve bu özelliklere sahip bireylerin bilge derecesinde olduğunu ifade ederek verdiği önemi göstermektedir ve sevgi ile adalet kavramlarının ahlak ve etiğin temeli olduğunu vurgulamaktadır.

Sonuç

Kazak ulusuna milli ve ahlaki bilinç kazandırma çabasında olan Abay’ın nasihat ve özdeyişleri küresel anlamda geçerlilik taşımaktadır. Abay’ın sosyal yapıda, çalışma hayatında ve akademik alanda uyulmasını salık verdiği ahlaki ve etik kurallar güncelliğini korumaktadır.  

Ulusların sürekliliğini sağlaması, iş dünyasında ve akademik anlamda başarılı sonuçların elde edilmesi için Abay tarafından önerilen ilkelerin takip edilmesi yararlı olacaktır. Toplumların sahip olması gereken ahlak ve etik değerlerin önemi üzerinde duran, bu değerlerin yokluğunda ise yıkıcı sonuçlarını somut bir şekilde ortaya koyan Abay’ın çağrısına günümüzde de kulak verilmelidir.

Muhammet Negiz

Dipnot:


[1] Muhammet NEGİZ, KTÜ İİBF İşletme Bölümü

[2] //www.nlrk.kz/abay/index.html?//www.nlrk.kz/abay/music.html

[3] //abayk.ru/

[4] //abayk.ru/

[5] //www.heritagenet.unesco.kz/kz/content/history/portret/abay.htm

[6] //www.nlrk.kz/abay/index.html?//www.nlrk.kz/abay/music.html

[7] //www.nlrk.kz/abay/index.html?//www.nlrk.kz/abay/music.html

[8] //www.nlrk.kz/abay/index.html?//www.nlrk.kz/abay/music.html

[9] //dic.academic.ru/dic.nsf/enc3p/44762,Большой Энциклопедический словарь. 2000.

[10] //www.abay.nabrk.kz/index.php?page=content&rootmenu=true&id=125

[11] //pedagogical_dictionary.academic.ru/1/%D0%90%D0%B1%D0%B0%D0%B9%2C_%D0%9A%D1%83%D0%BD%D0%B0%D0%BD%D0%B1%D0%B0%D0%B5%D0%B2

[12]  //www.nlrk.kz/abay/index.html?//www.nlrk.kz/abay/music.html

[13] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#2

[14] //bourabai.kz/articles/black_word_03.htm

[15] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#4

[16] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#5

[17] İsmail, Z., Çınar, A. A., Abay'ın Eserlerinden Seçmeler: Abay'ın Doğumunun 150. Yılına Armağan, Ankara, Kamer Matbaacılık, 1995.- 46 p.

[18] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#6

[19] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#7

[20] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#8

[21] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#10

[22] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#11

[23] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#12

[24] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#13

[25] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#15

[26] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#16

[27] //bourabai.kz/articles/black_word_17.htm

[28] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#18

[29] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#19

[30] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#20

[31] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#21

[32] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#23

[33] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#24

[34] //bourabai.kz/articles/black_word_25.htm

[35] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#26

[36] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#29

[37] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#31

[38] //bourabai.kz/articles/black_word_32.htm

[39] //bourabai.kz/articles/black_word_37.htm

[40] //bourabai.kz/articles/black_word.htm#45

YORUM EKLE