'Kadınlar İçin Savaş Ne Anlama Gelir' sorusunun cevabıdır 'Peki, Şimdi Nereye' filmi

Filmdeki kadın figürü inanılmaz mücadeleci ve istediğinde savaşı barışa çevirebilecek güçte. Fakat yönetmen bunu feminist bir tavırla izleyicinin gözüne sokmuyor, son derece gerçekçi bir biçimde izleyiciyi kendi gücüne inandırıyor. Betül Erken yazdı.

'Kadınlar İçin Savaş Ne Anlama Gelir' sorusunun cevabıdır 'Peki, Şimdi Nereye' filmi

Peki, Şimdi Nereye? (Where do we go now)" Hıristiyan ve Müslümanların bir arada yaşadığı bir köyde erkekler arası kanlı eylemleri sonlandırmak için kadınların giriştiği türlü mücadeleleri konu alan 2011 Lübnan yapımı bir film. Filmin başrol oyunculuğunu ve senaristliğini üstlenen Nadine Labaki konuyu kadın bakış açısıyla işlemiş ve son derece etkileyici bir iş çıkartmış ortaya.

Filmden kısaca bahsetmek gerekirse Lübnan'da bir köy. Köyde hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar yaşıyor. Bir zaman sonra din farklılığından doğan sebeplerle birbirlerine düşüyorlar ve epey bir ölü çıkıyor köyden. Bu kayıplara yüreği dayanamayan kadınlar bir daha savaş olmaması için var güçleriyle uğraşıyorlar. Film de bu uğraş ve dayanışma üzerinden işleniyor. Bir yanıyla inanılmaz keyifli, bir yanıyla da yürek paralayan, insanı perişan eden bir film. Çektikleri acıların devamının gelmemesi için din farkı gözetmeksizin birlik olup çeşitli oyunlarla, köyün “bana yan baktı” minvalinde çıkışlarla birbirlerini boğazlayan erkeklerini tabiri caizse yola getiriyorlar. Çünkü yeter ki evlatlarına, eşlerine zarar gelmesin.

Kadın ve erkeğin ekrandaki temsilleri

Filmdeki kadın figürü inanılmaz mücadeleci ve istediğinde savaşı barışa çevirebilecek güçte. Fakat bunu feminist bir tavırla izleyicinin gözüne sokmuyor son derece gerçekçi bir biçimde izleyiciyi kendi gücüne inandırıyor. Kadın ve erkeğin ekran karşısındaki temsillerinden farklı,olarak gerçeği yansıtıyor sahneler ve bu yüzden de filmi yaşıyorsunuz. Aynı zamanda filmde absürt komedi tadında abartılı şeyler de mevcut tabii o da filmin eğlenceli kısmı oluyor.

Köydeki erkeklerin ülkenin başka bir yerinde Müslümanlarla Hıristiyanların savaştığını duymaları onların tekrar birbirlerine düşmelerine sebep olurken; kadınlar erkeklerin bu haberleri öğrenmemeleri için her türlü oyunu çeviriyorlar. Oğlunun öldürüldüğünü kimseyle paylaşmıyor mesela bir anne, ki işler büyümesin. Ne büyük bir erdem! Boğazda bir yumruyla izliyorsunuz o sahneleri. Veya kadınlar, erkeklerin dikkatinin dağılması için Ukraynalı dansçılar çağırıyorlar öylesi bir köye. Yeter ki işler kızışmasın. Film dinlerin insanların üstündeki etkisine odaklanmış gibi hissettirse de aslında din meselesine tarafsız yaklaşıyor. Esasen filmin amacı dinleri anlatmak da değil, inanç sahiplerinin tutumu üzerinde duruyor. Aslında köydeki erkeklerin arasındaki çatışma dini farklılıklardan ziyade gurur ve güç mücadelesinden kaynaklanıyor.

Kimse kadınlara fikrini sormuyor

Lübnanlı yönetmen, senarist ve oyuncu Nadine Labaki filmin yönetmenliği ve senaristliğinin yanı sıra başrol oyunculuğunu da üstlenmiş. Ve ortaya güzel bir iş çıkarmış. Yazmış olduğu senaryo ve sergilemiş olduğu oyunculuk performansı takdir edilesi. Kadın konusuna samimi ve gerçek haliyle eğilen Labaki‘yi aslında birçok kişi Caramel filmindeki başrolden hatırlayacaktır. Caramel’in de hem senaryosunu o yazmış hem de filmin ana karakterini canlandırmıştı. Bu iki filmden anladığımız kadarıyla Labaki; kadınların günlük yaşayışları, problemleri, problem çözme biçimlerine odaklanıyor. Bunu yaparken de izleyiciyi kesinlikle sıkmıyor ve filmini keyifle izlettiriyor. Arada eleştirdiğiniz şeyler olabiliyor tabii ama filmin geneline baktığımızda sizde olumlu bir etki bırakıyor.

"Peki Şimdi Nereye? (Where do we go now)?" bir Lübnan filmi olsa da hem toplumsal problemlere hem de kadınlar dünyasına dair toplumlar arası ortaklıkları barındırıyor içinde. Bizim toplumumuzda elbette Hıristiyan-Müslüman şeklinde bir ayrışma yok. Ancak aynı çatışma havasını teneffüs eden çok farklı kutuplar mevcut.Film bu farklılıkları çatışma potansiyeli taşıyan bir tehlike olarak görmüyor, tam tersine hayatı renklendiren bir şans olabileceklerini anlatmaya çalışıyor bizlere.

Yönetmen aynı zamanda şu gerçeğe de dikkat çekiyor. Dünyanın birçok yerinde güç uğruna büyük, kirli ve kötü oyunlar dönüyor. Savaşlar ve çatışmalar yaşanıyor. Ve bu savaşlarda, çatışmalarda, hangi tarafta yer alırsa alsınlar, en büyük zararı kadınlar ve çocuklar görüyor. Dünya üzerindeki savaşların en büyük mağduru kadın ve çocuklar. Kimse onlara fikrini sormuyor.

Betül Erken

YORUM EKLE