Yürekleri sarsan bir ses: Remzi Er

Abdussamed’den aldığı özel eğitimi apaçık ortaya koyarcasına 'Türk Abdussamed' diyebileceğimiz bir okuyuşa sahip Remzi Er..

Yürekleri sarsan bir ses: Remzi Er

Kur’an kârilerinden bahsettiğim yazı dizisi iyi kötü Dünya Bizim’in en uzun soluklu yazı dizilerinden biri oldu sanıyorum. En azından benim takip ettiğim birkaç seneyi göz önüne alırsam kesinlikle öyle diyebilirim. Daha önceki yazıların en azından birkaçını okumuş olanlar bu yazı dizisine nasıl bir saikle ve hevesle başladığımı bilir, en son Bünyamin Topçuoğlu Hoca’dan bahsederken de özetle değindim, tekrarlamaya lüzum görmüyorum. İnşallah Kur’an'ın ağzına, sesine bu denli yakıştığı kârilerden/ hafızlardan insanların istifade edinmesine, ilham almasına vesile oluyorumdur.

Sadece tek bir şeyi hatırlatıp geçeyim, yolun başındaki listem daha kısaydı lakin yazı dizisinin sürdüğü aylarda halihazırda hakkında yazmayı planladığım isimleri incelerken başka etkileyici kârilerle tanışıp onlarla listemi uzattığım oldu. Peki bu notu neden özellikle hatırlattım? Çünkü şu an yazdığım yazı tam da bu duruma denk düşen bir yazı oldu. Aylardır süren yazı dizisinin son durağı olan bizim topraklarımızdan yani Türkiye’den de listenin sonuna gelmiştim hâlbuki… Genç değerlerimizden olan Ahmet Karalı Hoca hakkında bir kısa bir yazı ile noktayı koymaya hazırlanıyordum. Fakat nasip oldu, Remzi Er’e rastladım tam bu esnada. Açıkçası daha öncesi hiç duymamıştım kendisini ve şu an net bir şekilde itiraf etmeliyim ki bu yazı dizisini yazan biri olarak onu hiç duymamış olmak büyük bir eksiklikmiş.

Hafızlık eğitimi sadece 8-11 ay sürmüş

1988 ve 1990 yıllarında Dünya Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması birincisi hafız Remzi Er’den bahsetmek, bizi yazı dizimizde 5. ülkeye adım attırıyor. Kendisi Irak-Bağdat doğumlu. Bağdat’ın Azamiye Mahallesi’nden ki Azamiye Kalesi, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığından ötürü bu bölge bize pek yabancı sayılmaz. Hatta anlayabildiğim kadarıyla Remzi Er de Türk kökenli, Iraklı Türkmenler’den olduğunu zannediyorum. Zira hem ismi hem Türkiye ile olan sıkı bağları onu Türkiyeli hafızlar kategorisinde saymamıza yol açıyor. Zira kişisel web sitesi dahi Türkçe. Velhasıl hem art arda Türkiyeli hafızlardan bahsettiğimiz yazı düzenini bozmamış oluyoruz hem de Irak’a da hafiften ayak basmış oluyoruz Remzi Er’den bahsetmekle.

Remzi Er’in son derece meşhur ve etkili bir kâri olduğunu söylesek hiç abartmış olmayız. Dediğim gibi onu şu ana kadar bilmemek benim ayıbımdır. Nitekim hafızlık geçmişindeki bazı noktalara baktığımızda dahi ne kadar özel bir konumda olduğunu görebiliyoruz. Bütün dini eğitim ve Kur’an ilimlerini doğduğu yer olan Bağdat’ta, İmam-ı Azam Ebu Hanife Külliyesi’nde almış olan Er, hafızlık eğitimini 11 yaşında tamamlamış. Kendi açıklamasına göre hafızlık eğitimi sadece 8-11 ay arası bir müddet sürmüş. “Hafızlık süresi biraz beynin ezber kapasitesiyle alakalıdır. Kişilere göre değişebilir. Rahmetli babam bizi her sabah Abdussamed’in sesiyle kaldırırdı. Bazı şeyler çocukluktan içime işlemiş.” diyor bu durumu için Remzi Er.

Remzi Er’i en özel kılan noktalardan biri ise büyük hafız Abdulbaset Abdussamed’in öğrencisi olmasıdır. Türk hafızlar arasında bu şerefe nail olan tek isim olduğunu zannediyorum. Nitekim Abdussamed’den aldığı özel eğitimi apaçık ortaya koyarcasına “Türk Abdussamed” diyebileceğimiz bir okuyuşa sahip. Hatta benim şahsi fikrim, Remzi Er’i dinlerken bir kademe daha fazla bile coşku duydum. Birçok Türkiyeli kâride görmeyeceğimiz şekilde aynı Abdussamed tarzı Kur’an okuyan Remzi Er, onun gibi yürekleri titreten ve sanki ayetler içimizden okunuyormuş hissi veren bir sese sahip. İnanılmaz şekilde tizleşebilen ve bu sayede içimize işleyen bu tilaveti yapabilmek tabi ki sadece Abdussamed’den alınabilecek bir eğitim ile olamazdı; Allah bu kabiliyete potansiyel olarak sahip bir öğrenci ile Abdussamed’in yolunun kesişmesini nasip eylemiş desek çok doğru olur.

Hafızlığı bir hayat tarzı olarak yaşıyor

1982 ile 1987 yılları arasında Abdussamed’den eğitim alan Remzi Er, o tarihten itibaren bu tarz okumayı seçiyor ve demin kendisini betimlediğimiz gibi “Türk Abdussamed” denebilecek bir konuma geliyor. Nitekim “Kur’an-ı Kerim’i güzel okumak istiyorsanız kendinize bir ekol seçeceksiniz ve o hoca efendinin kıraatini öğreneceksiniz. Kıraat değiştirmeyeceksiniz.” diyen Remzi Er, bu durumun ne denli bilinçli bir tercih olduğunu da ortaya koyuyor. Sonrasında kaba tabirle namı yürüyen Er’in hayatında bir hafız/ kâri olarak en önemli noktalardan biri ise şüphesiz 1991 yılında Medine’de, Harem-i Şerif’te ezan okuma şerefine erişmesidir. Daha sonraları sık sık bu topraklara, Kur’an okuma programlarına iştirak edecektir. Yine 90’lı yıllarda Suriye, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Rusya, Türki cumhuriyetler dahil olmak üzere Müslüman âleminin birçok ülkesine davetler almış ve bir üstad olarak Kur’an ziyafetleri vermiştir. Nitekim Türkiye’ye de birçok kez gelmiş; bireylerin, belediyelerin, müftülüklerin vb. programlarına katılmıştır. Hatta Remzi Er’i ülkemizde sahur programlarında ekranda görmek de nasip olmuştur.

Şu an Almanya’nın Köln şehrinde ikamet ettiği belirtilen Remzi Er, hafızlığı bir hayat tarzı olarak yaşamış ve bugün bir üstad olarak anılabilecek ve bana kalırsa sadece Türkiyeli değil tüm Müslüman âlemindeki hafızlar arasında en etkileyici sese sahip kâriler arasında sayılabilecek değerli bir isimdir. Kendisi de hafızlığı şöyle nitelendirmektedir: “Yeryüzünde yürüyen, Allah’ın hakiki askeri, yeryüzünde yürüyen en zengin varlık, yeryüzünde Rabbe dost olarak hayatını sürdüren kim diye sorulduğunda ‘Kur’an hafızları’ akla gelir. Kur’an’ı sevdikçe, ona âşık oldukça Allah’ın kelamını beyninizde, ruhunuzda, kalbinizde taşıdığınız sürece Allah’ın kelamı en üst düzeydeki insanı bile sizin hizmetlerinize musahhar kılar.”

“Dünyada hafız olmak değil, hafız ölmek önemlidir. Ezberledin, unuttun, uygulamadın, yaşamadın, ahlakın Kur’an ahlakı olmadıktan sonra ister hafızlık yapmışsın, ister bir roman ezberlemişsin.”

Yazıyı Remzi Er ile Abdussamed’in çok manidar bir şekilde bir araya getirildiği şu video ile kapatalım:

Bu da sahur ekranlarımızdan bir anı:

Deniz Baran yazdı

YORUM EKLE

banner36