Dinin üçte biri olarak anılan Enes’in annesi, teslimiyet kahramanı, mehirlerin en değerlisini kazanmış cesur bir davetçi. İman yüklü, şehit dolu bir evin yıldızı Ümmü Süleym…
Asıl adı Rumeysa binti Milhan’dır. Medineli’dir ve Hazrec kabilesinin Neccar oğullarındandır. Babası, Milhan İbni Halid ve annesi, Melike binti Malik de iman etmiş sahabelerdendir. Bi’ri Maûne olayında şehid sahabelerden Haram İbni Milhan ve Süleym ibni Milhan onun erkek kardeşleridir. Kıbrıs’ın fethinde şehid olan Ümmü Haram da kız kardeşidir. Bu aile imanın çiçek açtığı bir aile olmuştur.
Ümmü Süleym’in doğumu hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Kendisi nübüvvet öncesinde Medine’de Malik bin Nadr isimli kişi ile evlenmiştir. Güzel ve huzurlu bu evlilikten Bera ve Enes adında iki evlatları olmuştur. Nübüvvetin sesi Medine’ye ulaştığında Ümmü Süleym daha Resulullah hicret etmeden önce Esad bin Zürare’nin vesilesiyle Müslüman olarak Resulullah’a biat etmiştir. Müslüman olan Ümmü Süleym evinde öğrendiklerinin hocası olmuş ve çocuklarına da iman aşısı yapmaya çalışmıştır. Fakat Malik bin Nadr bu durumdan hiç hoşlanmamış ve İslâmiyet’i kabul etmemiştir.
Oğlu Enes’e Kelime-i Tevhidi öğretmesine çok kızan kocası Malik bin Nadr evi terk etmiş ve Suriye’ye giderken düşmanlarından biri tarafından öldürülmüştür. Ümmü Süleym’in Medine’de çocuklarıyla yalnız kalmış, huzurlu olan yuvası dağılmış fakat bu durum hayatında şer gibi gözüken hayırlardan biri olmuştur.1
En değerli mehir
Rumeysa çocukları belli bir yaşa gelene kadar teklifler gelse de evlenmek istememiştir. Bu teklif yapanlardan biri de Ebu Talha olmuştur. Kendisi kavmi tarafından sevilen zengin biridir fakat henüz Müslüman olmamıştır. Rumeysa’nın eliyle yaptığı puta tapan biriyle evlenmesi mümkün değildir ve bu teklifi reddetmiştir. Ebu Talha evlenmekte ısrarcı olduğundan tekrar Rumeysa’ya gelmiştir ve o da: “Ebu Talha sen reddedilecek biri değilsin fakat müşriksin. Seninle evlenirsem bana tabi olarak iman eder misin, yoksa şirkini gizleyerek yaşar mısın? Zira ben bir Müslümanım, Allah’a ve Resulüne iman ettim.” diyerek kabul etmeme sebebini açıklamıştır. Ebu Talha Medine’de Müslümanlığın yayılmasıyla birkaç defa daha bu teklifi almış, kendi iç dünyasında kargaşalar yaşamaya başlamıştır. Ümmü Süleym’e bu konu hakkında düşündüğünü ama karar vermediğini ifade etmiştir. Bu durumdan cesaret alan Ümmü Süleym şöyle demiştir: “Ebu Talha sen akıllı bir adamsın. Sana faydası veya zararı olmayan bir taşa tapmayı nasıl uygun görüyorsun? Bir marangozun getirip senin için yonttuğu bir ağaç parçasının sana ne bir faydası dokunur ne de bir zararı...” Bu sözler karşısında Ebu Talha, “Bana biraz mühlet ver de düşüneyim” diyerek oradan ayrılmış ve düşünce dünyasına dalmıştır. Günler sonra tekrar gelmiş, ancak bu sefer evlenmek için istediği kadar para verebileceğini söylemiştir. O ise yıllarca çocuklarıyla birlikte zorlu bir hayat geçirmesine ve Ebu Talha ile evlenmesi hâlinde çok daha rahat bir yaşam sürecek olmasına rağmen müşrik biri ile evlenmek istememiştir. Eşi olacak kişiden zenginliğini değil iman etmesini istemiştir. Ebu Talha’ya “Ey Ebu Talha! Ben senden para değil, Müslüman olmanı istiyorum. Sen ilâh diye taptığın putu ateşe tutacak olsan, onun yanıp kül olacağını bilmez misin? Sen böyle bir şeyin karşısında eğilmekten utanmıyor musun? Eğer Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Muhammed’in Resulullah olduğuna şehadet edersen, ben bunu mehir olarak kabul edeceğim, senden ayrıca mehir istemeyeceğim.” diyerek Allah’ın kendisine hak olarak helal kıldığı mehirden dahi vazgeçmiştir. Bu sözler karşısında Ebu Talha bâtıla karşı olan düşüncelerinden tamamen sıyrılmış ve Ümmü Süleym’e , “Bana yaptığın teklifi kabul ettim. Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Muhammed’in Resulullah olduğuna şehadet ederim.” diyerek Müslüman olmuştur.2
Ümmü Süleym vasıtasıyla Müslüman olan Ebu Talha birçok savaşta Peygamberimize kendisini siper etmiştir. Bedir ashabından ve Uhud kahramanlarındandır. Yirmi sekiz gazveye katılmıştır. “Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.”3 ayeti nazil olduğu gibi en sevdiği bahçesini ve kuyusunu satmıştır. Namazda huşusunu bozduğunu fark ettiği gibi de kendine ait Beyruha bahçesini infak etmiştir. Bu sebeple birçok defa Resulullah’ın övgüsünü kazanmıştır. Ümmü Süleym evlilik seçiminde gösterdiği ciddiyet sayesinde Allah yoluna böyle bir adam kazandırmıştır.
Hanne fedakârlığı
Resulullah Medine’ye hicret ettiğinde halkta tatlı bir telaş olmuştur. Herkes elinden geldiğince en sevdiklerini Resulullah’a vermek istemişlerdir. Ümmü Süleym de en değerlisini hediye etmek istemiş ve Resulullah’a gelerek: “Ya Rasulullah! Benim Sana hediye edecek malım yok. Enes terbiyeli, zeki bir çocuktur. Sizin hizmetinizde ve terbiyenizde bulunması için getirdim. Bizim hediyemiz olarak lütfen kabul buyurun.” demiş ve onun için dua etmesini rica etmiştir. Enes on yaşında bir çocuk olmasına rağmen annesinin bu teklifine karşı çıkmamıştır. Çünkü bu teklifi yapan o anne Resulullah sevgisi ile oğlunu yıllarca beslemiştir, Resulullah’ın hizmetinde olmak onun için de bir nimettir. Bu tekliften memnun kalan Peygamberimiz , Enes’i yanına almış ve “Allah’ım! Ona mal ve evlat ihsan et.” diye dua etmiştir. Enes yüz yılı aşkın ömrünü evlat ve mal bolluğu içerisinde yaşamıştır. On bir sene Resulullah’ın yanında bulunmuş, O’nun ilminden ve feyzinden faydalanmıştır. 2286 Hadis-i Şerif rivayet etmiştir ve en çok hadis rivayet eden sahabelerin üçüncüsü olmuştur. Hanne’yi hatırlatan bu fedakârlık ile Ümmü Süleym, dinin üçte biri olarak anılan bir evladın annesi olmuştur.
İdrak zorlayan tevekkül
Ebu Talha ile evliliklerinden bir de Ebu Umeyr adında evlatları dünyaya gelmiştir. Resulullah evlerine gittiğinde onunla yakından ilgilenmiş, hatta kuşu öldüğünde onu teselli etmek için yanında bulunmuştur. Bir gün babası bir yolculukta iken Ebu Umeyr hastanmış ve durumu gittikçe kötüleşerek vefat etmiştir. Ümmü Süleym elleriyle oğlunu hazırlamış ve ev halkını Ebu Talha’ya oğlunun ölümünü direkt söylememeleri için tembih etmiştir. Babası eve geldiğinde oğlunu sormuş ve Ümmü Süleym “Umuyorum ki şu an çok daha iyi” diyerek eşini hazırladığı sofraya davet etmiş ve geceyi birlikte geçirmişlerdir. Sabah vaktinde de eşine, “Birinden ödünç bir şey alan, sahibi aldığı şeyi geri isteyince onu vermeyip yanında alıkoyabilir mi?” diye sormuş ve Ebu Talha da mutlaka geri verilmesi gerektiğini söylemiştir. Ümmü Süleym bunun üzerine Allah’ın emaneti olan evlatlarını kaybettiklerini ve onu defnetmesi gerektiğinin haberini vermiştir. Ebu Talha bu duruma çok sinirlenmiştir ve Resulullah’ın yanına giderek yaşadıkları olayı anlatmıştır. Ebu Talha’yı sakinleştirmeye çalışan Resulullah gecelerinin mübarek olması için dua etmiştir. O gece Ümmü Süleym hamile kalmış ve Resulullah’ın tahnik yaparak Abdullah adını verdiği bir oğlu olmuştur. Ümmü Süleym iman ederken “iyiliğe isyan etmemek” şartına biat etmiştir ve bizim idrakimizi zorlayan bir teslimiyet ile karşımıza çıkmaktadır.
Bir ayak sesi
Hamile iken Huneyn’e ve Mekke fethine katılmıştır. Çocuk eğitimi noktasında üstün bir bilgi sahibi olan Ümmü Süleym’i, oğlu Enes şu şekilde anmıştır: “Allah Teâlâ anneme iyi karşılıklar versin! Bana çok iyi bakıp çok iyi yetiştirdi.” Ayrıca on dört Hadis-i Şerif rivayet eden Ümmü Süleym , ilim alanında kendini geliştirmiş ve ilim için öğrenmek istediği mahrem konuları sormaktan çekinmemiştir. Bu nedenle ashab-ı kiramın çözemediği mahrem meselelerde danıştıkları bir hanım olmuştur.
Bu mübarek hayatı, akıllarımızın durduğu sabrı ve teslimiyetin karşılığının cennet oluşunu Resulullah’tan şu şekilde netleştirmiştir:
“Cennete girdim; bir (ayak) hışırtısı duydum.
Bir de ne göreyim Milhan’ın kızı Rumeysa değil mi?”
Esma Nur Altan
Hüma Dergisi, Sayı:15
Kaynakça:
1 Mehmet Yaşar Kandemir, Ümmü Süleym, TDV İslam Ansiklopesi
2 Ümmü Süleym (A) | Muhammed Emin Yıldırım (40. Ders) https://www.youtube.comwatch?v=tuz-S37bGpJ0
3 Âl-i İmran Suresi, 92