Yahudi ile ilgili bir şeyi unutuyoruz!

Gazze’de yine Yahudi vuruyor, yine Müslüman ölüyor... Seyyid Kutub Yahudi'yi nasıl anlatıyor, bir bakmalı...

Yahudi ile ilgili bir şeyi unutuyoruz!

Tarih yine tekerrür ediyor; yine Yahudi vuruyor, yine Müslüman ağlıyor; Müslüman seyrediyor. Elbet, elbet ilelebed böyle olmayacak. Rabbimin de bir mehli var; her şeyin bir yeri ve zamanı var. Ben bir Müslüman olarak bu zaman ve zeminin nicelik ve niteliğini bilmediğimden sabrediyorum. Ancak gerçekleştirmeye çalıştığım bu “sabır eylemi” pasif bir şekilden ibaret değil; olmamalı… Gerçekleştirdiğim ve gerçekleştireceğim sabır eylemi aktif ve peygamberlerden bana tevarüs eden bir şekil ve sınırlar içinde olmalıdır. Buna gayret etmeliyim.

Bunun için de önce yenilenmeliyim. Yenilenmeli ve bilenmeliyim. Kur’an’la, sünnetle, siyerle yenilenmeli, şuurumu ve bilgimi tazelemeli, meşru ve makul bir hınç ile bilenmeliyim. “Allah’ım yenilenmemi hayra tebdil eylesin, bilenmemi düşmana/gâvura korku, mü’min kardeşime sevinç eylesin” diye de dualar etmeli; hatta kimselerin olmadığı yerlerde, herkeslerin uyuduğu demlerde gözyaşları dökmeliyim.

Seyyid Kutub Yahudiyi nasıl tanımlamıştı?Seyyid Kutub

Düşünmeliyim ve kendimi –kibre kapılmamak, şımarmamak kaydıyla- arşın merkezinde görerek, “acaba bu zulüm deryasında benim kabahatim nedir?” diye kendimi sorgulamalıyım.

Yahudi gâvurunun işbu zulmü sebebiyle yukarıdaki düşüncelere dalmışken, merhum ve inşallah mağfur şehid Seyyid Kutup’un Fi’zilal’inde (Maide suresi 64. Ayet) Yahudiyi tanımlamasına rastgeldim ki ne güzel ve ne büyük tevafuk.

Şehid üstad Allah’ın bizlere göndermiş olduğu hakikati ne de güzel anlamış ve ne güzel şeyler anlatmış. Yahudilerin esasen içten bir parçalanmışlık yaşamakta oldukları… Var gibi görünen güçlerinin aslının Müslümanların bir ve beraber olmamasına dayandığı… Paylaşayım istedim. Belki bu vesileyle biraz daha bilenir, biraz daha derinleşiriz.

Şehid üstadın da belirttiği üzere, eksik olan, beklenen ise “Allah’ın vaadini gerçekleştirecek Müslüman topluluğu”… Öyleyse bize düşen Allah’ın emir ve nehiyleri karşısında durumumuzu yeniden gözden geçirerek, eksik ve gediklerimizi tekrar kontrol ederek toparlanmak ve bu topluluğu inşa etmek olacaktır. Çünkü Allah’ım böyle vadediyor ve O vaadinden dönmez:

Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. İnkâr edenlere gelince, yıkım onlara! Allah, onların işlerini boşa çıkarmıştır.” (Muhammed suresi 7-8. ayetler)

Emin Atalay yazdı

YORUM EKLE