Pişmanlığı hiçbir doktor tedavi edemez. İnsanı sürekli takip eden, yakasını bırakmayan pişmanlık duygusu, hayatın lezzetini, insanın yaşama sevincini etkilemede sarsıcı bir mahiyete sahiptir.
Anlık sıcaklıkta oluşan, fark edilmeyen bir hatanın, zaman içerisinde anlaşılması, geriye dönük bir tashihi gerekli kılar. Tashih mümkün olmadığında, ruha negatif yük yüklenmiş olur.
Hata durumunda, manevi ve maddi yanlışın hemen düzeltilmesi iktiza eder.
Manevi olarak özür dilenir ve varsa maddi hata düzeltilir, hata tamir edilmiş olur.
Özürde samimi olmak, yeni muhabbet imkanı dahi oluşturabilir.
Bütün bu ahvale rağmen, önemli olan, pişmanlığı oluşturacak hallerden, tavır ve davranışlardan uzak durmaktır.
Kimin nerede, ne zaman öleceği belli değil. Bu gerçek elimizden özür fırsatının kaçabileceğini de göstermektedir.
Pişmanlığın gittikçe büyüyüp kalıcı hale gelmesi, vicdan azabına evrilmesi, daha çok, böylesi durumlarda ortaya çıkar.
Hataya muhatap olanın ahirete intikal etmesi, yaşayanı sürekli tedirgin eder ve pişmanlığın büyümesine, gittikçe korkuya evrilmesine neden olur.
Pişmanlık veren olayın özüne bakıldığında; genelde, öfke kontrolsüzlüğü, empati kurulamaması, acele davranma ve benzeri davranışların neden olduğu görülür.
Müslümanları bu konuda uyaran, insana kendini tanıtan, aziz bir “Kitap” var.
Kur’an'ın okunup anlaşılması halinde müminin tutum ve davranışlarının değişeceği, yanlışın ancak istisna bahsinde kalacağı açıktır.
Hatanın en önemli önlenme yolu, iyi düşünmek ve iyi yapmaktır. Böylece yanlışın uzağında ikamet imkanı hasıl olmuş olur.
Salih amel vurgusu, pişmanlığın uzağında hayırla kaydedilmiş zaman adıdır.
Ahmet Mercan yazdı