Yusuf Hakiki Baba, Somuncu Baba adıyla bilinen Hamid-i Aksarayi Hz.’nin oğludur. Aslen Türkistanlı oldukları bilinmektedir.
Yusuf-ı Hakiki’nin ne zaman doğduğu belli değildir, fakat babasının 1412’ de dâr-ı bekaya teşrif ettiği, oğlu Hakiki’nin eğitimini müridi Hacı Bayram’a havale ettiği düşünülecek olursa o sıralarda henüz bir çocuk olmalıdır. Evliya Çelebi ondan “el-Hac Bayram Veli öğrencilerinden olup Ankara’da ledün ilmini tamamlayıp Aksaray’da Bayrami tarikatının öncüsü olmuştur.” diye söz eder.
Fatih Sultan Mehmet zamanında Melik Mahmud Gazi Hankahı’na Baba Yusuf tasarruf ediyordu. 1476’da Aksaray Osmanlı tarafından fethedildiği zaman, Yusuf-ı Hakiki bu hankahın şeyhi idi. Kendisinden evvel bu hankahın şeyhi, babası Şeyh Hamid-i Veli idi.
Yusuf Hakiki’nin kendisine ait olduğu bilinen yedi eseri bulunmaktadır. Bunlar: Hakiki-name adıyla anılan divanı, Muhabbet-name isimli mesnevisi, tasavvuf risalesi, babasının Hadis-i Erbainine yazdığı şerh; tercüme bir eser olan Metali’ul- İman; ayrıca et-Tesnim ve er-Rahik el-Mahtum isimli eserleridir.
Hakiki-name’de yer alan bir münacatta sıra ile Şeyh Hamid’den, Şeyh Safi’den Hoca Şeyh Ali’den, Şeyh Hacı Paşa’dan (Hacı Bayram Veli) bahseder. Bu kişilerden tasavvuf risalesinde de bahseder. Sık andığı tasavvufi şahsiyetler arasında ise Şeyh Safiyüddin-i Erdebili, Zünnun, Şibli, Hallac, Bayezid, Attar hazeratı vardır. Ayrıca Mevlana’dan ve bir yerde de Yunus’tan söz eder.
Yusuf-ı Hakiki; Şibli, Muhyiddin-i Arabi ve Mevlana Hazeratı gibi aşk yolunun yolcusudur. Muhabbet-name ve Hakiki-name’de yer alan Muhabbet konulu manzumeleri de buna yeterli delildir. Onun bütün eserlerinin temel motifi, “Aşk-ı Hakiki”dir.
Hakiki-name’den;
“Hayret-i Işkıla al bizden bizi
Kendülüğümüze lutf eyle koma
Yolda ayıklık çü uyuklık durur
Mest ü hayran varalım biz daima.”
Bütün eserlerinin ve hayatının tek amacını ise sanki şu beyitte özetler;
“Işkundan ölem diyu ümid itdügi bu kim
Men mate mine’l-ışkı fekad mate şehida”
Hakiki’nin Muhabbet-name’si tasavvufi Mesnevilerin ahlaki öğretici eserler grubuna girmektedir. Onda his, duygu ve coşku ziyadesiyle vardır. Mesnevi’nin pek çok yerinde;
“Gel iy gülzar-ı ma’ni bülbüli gel
Bugün söz ile kıl gel gulguli gel
Çü sen bezm-i elestte iy veli gel
İrüp virdün cevabı çün belî gel” gibi coşkun söyleyişlere de rastlanır.
“Tasavvuf ve kâmil insan”la ilgili sorgulamasında Hz. Peygamber’i rüyasında gördüğünü ve onun kendisine “Öyle bir hâlde ol ki ne kimse seni bilsin ne de sen kimseyi bil” dediğini nakleder. Öyle de olmuştur, çevresine nur saçmış ama kendi görünmemiştir.
Muhabbet-name insana kendi gerçek varlığının hangi konumda olduğunu görmesini sağlayan bir nasihatnamedir. “Bu kitaba Muhabbet-name yani, sevgi kitabı derler; bunu dinle, bağrın ney gibi delinsin, canın da tenin de mum gibi erisin. Belin bükülsün ve ney gibi inle. Yüreğin taş gibi olmasın. Kimseden utanıp sıkılmadan inle. Bülbüle de bu yaraşır. Ey can bülbülü, Muhabbet-name’den birkaç sayfa oku, sana ders olsun. Bu kitaptan ders alman gerek. Bu Muhabbet-name’nin her sayfasında sarhoşluk kokusu duyarsan vücudunda tembellik bırakmaz ve kalbine taze bir ömür, sonsuz bir safa verir. Ruhu doğan kanat açar ve ruhun uçuşuna kanat olur.”
Yusuf Hakiki Baba Hz., 14. yüzyılda yaşamış bir muhabbet sultanıdır. Eserlerinde dile getirdiği konular, üzerinden hiç zaman geçmemiş gibi bugün de geçerliliğini korumaktadır. Hakiki Baba’nın seslenişi sevgiye, umuda, hakiki olana davettir.
Alem-i ulviye gel itmeye pervaz bugün
Ye’si ko havf u recadan bal u per it.
Yüzyıllar öncesinden seslenen Hakiki Baba, bügünkü aşıklara, arayanlara, manevi hastalıklara hikmet ve şifa dağıtmakta…
Hakiki Baba’nın Muhabbetname isimli mesnevisi Aksaray Belediyesi’nce, divanı ise Aksaray Valiliğince 2009’da yayınlanmıştır.
“Avareler avareler gelün gelün aşka salâ
Dil haste vü bi-çareler gelün gelün aşka salâ
Avare niçe kalasız gurbette mahçub olasız
Ta canda yarı bulasız gelün gelün aşka salâ
Hay kon bu süfli menzili terk eylen o gamgin dili
Ulvide tutun mahfili gelün gelün aşka salâ
Işkdur ere gönül gözi aşk oldu gören ol yüzü
Aşk iledür ana bizi gelün gelün aşka salâ
Oldun Hakiki ışka kul ger ider olursa kabûl
Şükrâne virüb can gönül gelün gelün aşka salâ.”
***
“Biz ne cennet bilirüz ne hod sevab
Işkı bilirüz heman rah-ı savab.
Biz ezel bezminden iş bu aleme
Mest geldük giderüz mest ü harab
Odı virdük yile toprağı suya
Kıla saki bizi gark-ı şarab
Bize alemden cemalin besdürür
Var ni sensüzdür cihan külli azab
Revnak-ı ashab-u meclisdür gönül
Geh kebab olur geh inler çün rebab”
Kabri şerifi türbe olarak Aksaray’da olup ism-i şerifi geçenlere rahmet ve onlardan şefaat niyaz ederiz.
Nursema Maraşî
Kaynak:
1- Yusuf Hakiki Baba Divanı (Hakiki-name) Prof.Dr. Erdoğan Boz
2- Muhabbet-name Prof. Dr. Ali Çavuşoğlu
3- Sevgiyolu Prof. Dr. Ali Çavuşoğlu