Model şahsiyetler önemlidir
Besmele, hamdele ve salvele ile sözlerin başlayan Necdet Yılmaz, büyük şahsiyetleri anmanın çok hayırlı bir amel olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, merhum Esad Coşan Hocaefendi’nin bu konudaki şu sözünü nakletti: “Kıymet bilen toplumlar içerisinde, kıymeti bilinen insanlar yetişir. Geçmiş değerlerinizin, büyüklerinizin kıymetini bilirseniz, sizin çocuklarınız ve torunlarınız da sizin kıymetinizi bilir.”
Bu tür anma etkinliklerinin model şahsiyetlerin topluma sunulması açısından çok önemli olduğunu ifade eden Yılmaz; “Model şahsiyetler gençlerimizin önüne müspet bir şekilde konulamazlarsa gençlerimiz menfi şahsiyetleri model alırlar” dedi. “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” sözünü de bu bağlamda değerlendiren Yılmaz, bu sözde şeyhin de şeytanın da bir metafor olarak anlaşılması gerektiğini söyledi. Müspet bir şahsiyeti rol model olarak benimsemeyen kimselerin rol model olarak menfi bir şahsı benimseyebileceklerini ifade etti.
Örnek şahsiyetleri unutturmazdı
Merhum Esad Coşan Hocaefendi’nin de örnek şahsiyetleri tanıtmaya çok önem verdiğini ifade eden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Hocaefendi, örnek şahsiyetlerin topluma tanıtılması için çok gayret ederdi. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde açılmasına vesile olduğu derneklere, vakıflara o bölgenin model insanlarının isimlerinin konulmasını tavsiye ederdi. Mesela Eskişehir’de Malhatun Hanımlar Derneği bunlardan biridir. Malhatun diye kahraman bir hanım varmış, onu hanımlar tanısın, genç kızlar örnek alsın diye o ismin konulmasını istemiştir. Bu derneklerde çalışanlara da ismini koydukları o şahsiyetleri tanıtmalarını tavsiye etmiştir.”
Merhum Hocaefendi’nin büyük şahsiyetleri tanıtmak amacıyla dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde konferanslar verdiğini söyleyen Yılmaz, ayrıca Hocaefendi’nin Ahmed Yesevi Hazretleri, Ahmed Gümüşhanevi Hazretleri, Zahid-i Kevseri Hazretleri ve Çırpılarlı Ali Efendi Hazretleri gibi birçok önemli şahsiyetle alakalı sempozyumlar düzenlediğini ifade etti.
Çok önemli dergiler çıkarttı
Türkiye’de dinsizlik cereyanlarına ve toplumu imanından koparmak isteyenlere karşı merhum Esad Coşan Hocaefendi’nin bir mücadele verdiğini söyleyen Necdet Yılmaz, Esad Coşan Hocaefendi’nin bu amaçla yapmış olduğu medya faaliyetleri hakkında şu bilgileri verdi: “1983 yılında İslam Dergisi’ni çıkartır. Bu dergi herkesin beslendiği bir kaynak olur. Özellikle Müslüman toplumların tanıtılmasına ağırlık verir. İslam dergisinde Halil Necatioğlu müstear ismi ile yazar. Kadın Aile Dergisi’ni kurar. Panzehir diye bir sağlık dergisi çıkartır. Bir başka dergi de İlim Sanat Dergisi’dir. Şerif Mardin Amerika’daki bir kongrede bu dergiyi över. Gül Çocuk isminde çocuklara hitabeden bir de çocuk dergisi çıkartmıştır.”
Hocaefendi klasik bir şeyh değildi
Hocaefendi’nin irşad ve eğitim tarzı ile ilgili de bilgiler veren Yılmaz, bu konuda şunları söyledi: “Hocaefendi hayatın içerisindedir. Hayatın içerisinde ne varsa hepsi Hocaefendi’yi ilgilendirir. Bir tarafa saplanıp kalmak gibi bir düşüncesi yoktur. Müslümanların derdi onun derdidir, bütün derdi tasası budur. Hatta onu da aşar ve bütün insanlığın derdi ile ilgilenir. Odasında büyük bir dünya haritası vardır. Hani şeyh dediğin postunda oturur, gelen giden dervişlerine nasihat eder ya! Hocaefendi bu anlayışta değildir. Hayatın içerisindedir. ‘Hadi bakalım koşalım’ der, ‘yüzelim’ der. Yerine göre top oynar. Kenarda eli öpülen bir şeyh tipi değildir. Doğayı seven bir insandır. Keşfetmeyi seven bir insandır. Dünya insanlarını tanımayı çok sever.”
Aile eğitimine çok önem verirdi
Hocaefendi’nin özellikle aile konusuna çok fazla eğildiğini söyleyen Yılmaz, bu konuda şunu söyledi: “Aile eğitimi için çadır kampları düzenlemiştir. Mesela Isparta’nın Kovala gölünün kenarında bir hafta boyunca bir kamp organize etmiştir. Bu kampa yüzün üzerinde aile katılmıştı. İşte Hocaefendi bu şekilde aile eğitim kampları düzenleyerek aileyi hep birlikte eğitmeyi hedeflemiştir.”
Biz görüşlerimizi kendi kanallarımızda paylaşıyoruz
Hocaefendi’nin sahip olduğu bilgi ve birikimi insanlarla sürekli paylaştığını söyleyen Necdet Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Hocaefendi birikimlerini radyo, dergi ve çeşitli vasıtalarla devamlı insanlarla paylaşmıştır. Nerede olursa olsun mesajını ulaştırmanın vasıtalarını bulmuştur. Popüler gazete ve dergiler kendisi ile görüşmek istediklerinde ise; ‘Biz görüşlerimizi kendi haber kanallarımızla toplumuzla paylaşıyoruz’ diyerek reddetmiştir. Bunu da iki sebepten dolayı yapmıştır. Bir; bu adamlar kendi ifadesi ile mendebur adamlardır ve sözleri mutlaka çarpıtırlar. İki; istismar ederler. Bunu kendisi söylemiştir. Hocaefendi bu tür oyunlara gelmemiş ve mesajını vermenin yollarını bulmuştur. Son âna kadar, vefatından bir iki gün öncesi de yine canlı yayınla Akradyo üzerinden mesajını vermiştir.”
Kur’an’a ve Sünnete bağlı bir âlimdir
Merhum Hocaefendi’nin mensup olduğu tekkenin okuttuğu ders kitabı olan Ramuz el Hadis kitabını okuma geleneğini devam ettirdiğini söyleyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Hocaefendi her platformda Kur’an’a ve sünnete bağlılığını ifade etmiştir. Mesela Ahmet Yesevi Sempozyum’unu düzenlerken bana; “Necdet, Ahmet Yesevi Hazretlerinin kitap ve sünnete bağlılığını mutlaka bir arkadaşımız işlesin’ demişti. Hocaefendi şeriata sıkı sıkıya bağlıydı. Bir sempozum düzenlerken, üzerinde konuşmalar yapılan zatın şeriata bağlılığının da işlenmesini özellikle isterdi. Şer’î vurguya çok önem verirdi.”
Bu duvarlar kartondan, gözünüzde büyütmeyin
Merhum Mahmud Esad Coşan Hocaefendi’nin mücadeleci ve kararlı kişiliğine de değinen Necdet Yılmaz, bu konuda şöyle bir anekdot anlattı: “Bir gün dışarıdan doktora yapan bir talebe Hocaefendi’ye; ‘Hocam doktora sınavına gireceğim, sakalları da keseceğim’ der. Bu kimseye Hocaefendi; ‘Önümüze duvarlar örüyorlar. Aslında bu duvarlar kartondan duvarlar. Ama dev oldukları için, bu duvarı aşılmaz zannediyoruz. Aslında bir vursan göçecek. Sen mücadele etmeyi denedin mi? Dene bakalım ne olacak’ der. Bu kimse hakikaten sakallı olarak savunmaya girer ve hiç de bir problemle karşılaşmaz.”
Hacı Bektaş Veli’yi dünyaya tanıttı
Merhum Hocaefendi’nin yurt içinde ve yurt dışında yayınladığı akademik çalışmalar ile Hacı Bektaş Veli’yi gerçek veçhesiyle dünyaya tanıtan kişi olduğunu söyleyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Hacı Bektaş ilçesinde Hacı Bektaş Halk Kütüphanesi var. Bu kütüphanede el yazması eserler var. 1967 yılında Hocaefendi oraya gitmiş ve orada günlerce çalışmış. 265 tane el yazması eseri tespit edip, tek tek onları tanıtmış. Hacı Bektaş Veli ile ilgiliyse uzun uzun tanıtmış.”
Hacı Bektaş’taki 265 yazma eser ne oldu?
Bu kitaplara bugün ne olduğunu merak eden Necdet Yılmaz, Hacı Bektaş Halk Kütüphanesi sorumlusuna ulaştığını ve kitapların akıbetiyle ilgili oradaki yetkili ile görüştüğünü söyledi. Necdet Yılmaz bu görüşmeyi ve sonrasını şöyle anlattı: “Hacı Bektaş Kütüphane sorumlusu, birkaç sene önce yazma kitapları Konya Yazma Eserler Kütüphanesi’ne gönderdiğini söyledi. Bunun üzerine Konya’daki yetkilileri aradım; ‘Bu 265 eser tasnife girdi mi’ diye sordum. ‘Hayır, daha fırsat bulunmadı’ dediler. Düşünebiliyor musunuz, bu kitaplar yıllar önce Hacı Bektaş’tan gelmiş ama hâlâ tasnif edilip kataloglara girmemiş. Yani bir araştırmacı araştırma yapacak olsa bunlara ulaşamayacak. Konya’daki yetkililer bu eserlerin teslim tesellüm belgesinin olduğunu söylediler. O listeyi istedim. Lütfettiler gönderdiler. Baktım 265 eserin isimleri o listede var. Biz devlet olarak bu kadar eseri daha tasnif bile edememişiz. Ama Esad Coşan Hocamız 1967 yılında oraya gitmiş ve bu eserleri tek tek tespit etmiş.”
Burada Necdet Yılmaz Bey gerçekten de çok önemli bir konuya dikkat çekmiş oldu. Bugün Hacı Bektaş Veli, düşünceleri ve dinî duruşu ile en çok merak edilen şahsiyetlerden birisidir. Başta Merhum Esad Coşan Hocaefendi olmak üzere bu büyük şahsiyeti araştıran çok kıymetli araştırmacılarımız olmuştur. Fakat günümüzde bu zatı araştıracak olan araştırmacıların bu kitaplara ulaşamayacak olması, gerçekten de utanç verici bir durumdur. Dolayısıyla Konya’daki Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi yetkililerinin bu konuda üzerlerine düşeni bir an önce yapmalarını bekliyoruz.
Aydın Başar haber verdi
Merhum Esad Coşan Hocaefendimizin 265 yazmayı inceleyerek Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalat'ını edisyon kiritik ettiği aynı isimli eseri,Özellikle de Bugün Anadolu Aleviliğinde dejenere edilmiş Bektaşilik Tasavvuf-Tarikat anlayışının ve Hacı Bektaş-ı Velimizin, Fransız Ermenisi İrene Melikof ve O'nun tezini savunanların aksine Heterodoks değil Sunni oldugunu iddia eden ilim ehlin temel başvuru eserlerindendir.Keşke bu da vurgulansa idi.Anlamaya ve anlatmaya devam.Öyle değil mi Necdet ağabey.Dua ile