Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM), işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan iki kadın sanatçının hayat hikâyesine odaklanan kısa bir belgesel film hazırladı. KADEM Sanat tarafından çekilen film, Emel Ebu Sibah ve Sadin Tavil adlı iki genç kadının sanat yoluyla verdikleri direnişi izleyiciyle buluşturuyor.
Film, "Bazı Hikâyeler Susturulamaz" sloganıyla kamuoyuna sunuldu. Yapımda, sanatın estetik bir ifade biçimi olmanın ötesinde, aynı zamanda bir direniş aracı, bir umut kaynağı ve hafıza taşıyıcısı olduğu vurgulanıyor.
GAZZE’DE SANATLA DİRENEN BİR RESSAM: EMEL EBU SİBAH
Gazze’de yaşayan 25 yaşındaki ressam Emel Ebu Sibah, savaşın gölgesinde sanatını sürdüren genç bir sanatçı olarak belgeselde öne çıkıyor. Eğitimini tamamladıktan sonra yıkımlarla dolu kentine dönen Sibah, ayakta kalan bir duvara çizdiği kadın figürüyle sessiz bir direnişi simgeliyor.
Sibah, sanat anlayışını şu sözlerle aktarıyor:
“Görsel sanatçıyım, Gazze'de yaşıyorum ve 25 yaşındayım. Sanatı, ülkemi savunmak için bir silah olarak görüyorum. Bu ülkede her kadının üstlenmesi gereken bir rol var. Adımı tüm dünyanın duyacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. Dünyanın bütün bu olup biteni fark etmesi için uyanmaya ve olgunlaşmaya ihtiyacı var.”
Belgeselde Sibah’ın çalışmaları, sadece bireysel bir sanat pratiği olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir hafızanın ve kadının mücadele gücünün sembolü olarak yer buluyor.
KUDÜS’TE MÜZİKLE UMUDU ANLATAN GENÇ BİR SANATÇI: SADİN TAVİL
Belgeselin ikinci ismi olan Sadin Tavil, Kudüs’te yaşayan 18 yaşında bir kanun sanatçısı. Müziğiyle, yitirilen hayatların, kadınların ve çocukların acılarını seslendiren Tavil, kanununu bir direniş diline dönüştürüyor.
Tavil, belgeselde düşüncelerini şöyle ifade ediyor:
“Zamanla müzik aracılığıyla daha pozitif bir şekilde mesaj verebileceğimi düşündüm. Mesajım: Tıpkı özgürlük gibi, burada güvenlik, eğitim ve hayat olduğunu, bu yerden kimsenin sürgün edilmemesi gerektiğini anlatmak. Bana özgürlük ve güvenlik vermesi gibi aynı hissi ülkemde de yaşamak ve ülkemin özgür olduğunu görmek istiyorum.”
Müziği aracılığıyla izleyiciyle duygusal bir bağ kuran Tavil’in ezgileri, belgeselin ikinci bölümünde ana anlatı araçlarından birini oluşturuyor.
HAFIZA VE TANIKLIK OLARAK SANAT
KADEM Sanat’ın kısa filmi, yalnızca bireysel sanatçı portreleri değil; aynı zamanda bir halkın direniş belleğini ortaya koymayı amaçlıyor. Fırça darbeleri ve ezgilerle örülen anlatı, sanatın bir “hafıza mekânı” olarak konumlandığı bir yapıyı yansıtıyor.
Belgesel, savaşın yıktığı coğrafyalarda sanatın yeniden inşa edici bir güce dönüştüğüne işaret ediyor. Gösterim, izleyiciye şu mesajla ulaştırılıyor:
“Görün. Duyun. Unutmayın.”
YARDIM GEMİSİ MADLEEN VE SUSTURULMAK İSTENEN UMUT
Belgeselde doğrudan yer almasa da, yapımın temasını güçlendiren bir diğer unsur ise Madleen adlı yardım gemisi. İsrail tarafından alıkonulan bu gemi, adını ailesini denizden geçindiren Filistinli genç bir kadın balıkçıdan alıyor.
Tıpkı Emel Ebu Sibah’ın fırçası ve Sadin Tavil’in kanunu gibi, Madleen’in de umut taşıdığı için susturulmak istendiği aktarılıyor. Geminin varlığı, belgeselin temel anlatısıyla paralel bir sembol olarak dikkat çekiyor.
BELGESELİN GÖSTERİMİ NEW YORK’TA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Belgeselin ilk gösterimi, KADEM tarafından New York’taki Türk Evi’nde düzenlenen “Sanatla Direnmek” konulu programda yapıldı. Film, KADEM’in sosyal medya hesapları üzerinden şu ifadelerle izleyiciye sunuldu:
“İzleyin, paylaşın, seslerine ses olun. Çünkü bazı hikâyeler susturulamaz.”