Selahaddin'in mirası hâlâ ayakta Mısır'da

Kahire Kalesi (Citadel) nasıl hâlâ Kahire’ye hakimse yüzyıllara rağmen, Selahaddin de öylesine hakim Mısırlılara. Deniz Baran yazdı..

Selahaddin'in mirası hâlâ ayakta Mısır'da

Sık sık ziyaret ettiğim Kahire ile alakalı birçok izlenim/ gezi yazısı yazdım bugüne kadar. Ancak şehrin kalbini sonraya sakladım. Çünkü tipik bir gezi yazısından ziyade birazcık da olsa şehrin kalbi olarak addedilecek bu yapıya ruhunu veren Selahaddin Eyyubi ile harmanlanmış bir yazı yazmak istediğimdendi. Ve Selahaddin’in kurduğu, şehrin tam olarak merkezi diyebileceğimiz Kahire Kalesi’nden, nam-ı diğer Citadel’den bahsetmenin sırası geldi sonunda.

Kahire Kalesi, Kahire denince akla gelecek yerlerin başında geliyor. Zira şehrin tam göbeğindeki Mokattam Tepeleri’nin üzerinde tüm Kahire’ye hükmediyor hâlâ. Yüzyıllardır aralıksız şekilde Kahire’nin tüm ihtişamını kendisinde toplamışçasına selamlıyor şehre gelenleri bulunduğu tepeden yahut gözdağı veriyor Kahire’nin düşmanlarına. Selahaddin bunun için yaptırmış Kahire Kalesi’ni. Fatımi hükümranlığına son verip şehrin emiri olduğunda sapasağlam dursun istemiş Kahire her hücuma karşı. Ve şehrin göbeğindeki tepeden yükseltmiş burçlarını. Nice devlete, nice hadiseye ev sahipliği yapmış sonra o burçlar lakin inşa edildikleri ilk gün gibi sapasağlam durmuşlar kimseye aman vermeden. Çölün yakıcı rengine bürünüp bir bütün olmuşlar Kahire ile…

Kahire Kalesi için bugünün Mısır’ının en önemli sembolü denebilir

172’de başlamış Kahire Kalesi’nin inşası 6 yıl sürmüş. Ömrü savaşlarda geçen Selahaddin, yeni bir çığır açtığı Kahire’sini korumasız bırakmak istememiş, Suriye bölgesinde tanık olduğu muazzam kalelerden aşağı kalmayan bir kale inşa ettirmiş. O zaman için çok ileri sayılabilecek –aynı zamanda Selahaddin’in keskin zekasını da yansıtan- özellikleri olmuş yapının. En büyük örneklerinden biri; Mokattam Tepeleri’nin yalçın kayalarına rağmen 90 metrelik kuyu kazdırmış kalenin içine Selahaddin. Kale kuşatma altına girerse içeridekiler su sorunu çekmesin diye. (Malum, kendisi Hıttin Savaşı’nda bu taktikle düşmanını yıldırmıştı.)

Birçok olayın tanığı olan kadim kale (Citadel), bugünün Mısır'ının mimarı olan Selahaddin’in mirasını taşıyor günümüze. Ziyarete açık, içerisinde şehrin önemli müzeleri ve en meşhur camilerinden Muhammed Ali (Kavalalı Mehmet Ali Paşa'dır kendisi) Camii de mevcut. Lafı açılmışken Kahire Kalesi’nde Selahaddin Eyyubi’den sonra en çok izi olan isim Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dır ancak buna da belki başka bir yazıda değiniriz.

Kahire Kalesi için bugünün Mısır’ının en önemli sembolü denebilir aslında. Selahaddin sadece kaleyi inşa ettirdiği için değil, bu kalenin inşasıyla başlayıp günümüze uzanan Mısır’ın kurucusu olduğu için bu kale onun adına çok şeyi sembolize ediyor. Kahire Kalesi nasıl hâlâ Kahire’ye hakimse yüzyıllara rağmen, Selahaddin de öylesine hakim Mısırlılara. Her kesimden insanın buluştuğu, ilham aldığı lider hâlâ. Bizim buralarda duyduğumuz saygıdan öte bir şey var oralardakiler nezdinde. Tam da ifade etmek istediğim bu aslında Kahire Kalesi’nden bahis açmışken.

Herkes Selahaddin’in eteklerinde buluşuyor

Selahaddin Eyyubi, benim beklediğimden öte bir konuma sahip Mısırlıların gözünde. Her milletin kendi figürleri, kendi kamuya mâl olmuş kahramanları vardır. Selahaddin tam olarak bunu ifade ediyor Mısırlılar için. Bu durumu üstünkörü biliyordumsa da şahsiyetinin hâlâ bu denli nüfuzunun olması beni şaşırttı açıkçası. İlk bakışta normal gelse de günümüz dünyasında 900 yıl önceki bir lideri hâlâ milli kahramanı olarak gören ve bunu pratik sosyal yaşamına yansıtan çok toplum olduğunu zannetmiyorum. Bu açıdan bakınca Selahaddin’in muhterem kişiliği ve önderliği daha da ilgi çekiyor. Ne muazzam bir etkidir ki yüzyıllardır ihtilafların göbeğinde olan Mısır’da hâlâ tüm politik kesimler kendini bir şekilde Selahaddin Eyyubi’nin vizyonu ile tanımlamaya çalışıyor. Hani tüm Kahire’yi eteklerinde birleştiren Kahire Kalesi misali milliyetçisinden ümmetçisine, sekülerinden her çeşit İslami kesimine, gayrimüslimine, şehirlisinden bedevisine, Arap’ından Kürt’üne kadar herkes Selahaddin’in eteklerinde buluşuyor. Bu denli etkili bir kamusal figür.

Bu durumun sebepleri aslında genellikle bizlerin de Selahaddin’e duyduğu saygının sebepleri ile örtüşen sebepler. Kudüs fatihi, İslam’ın geçilmez kalesi, Haçlılara ve zulümlerine karşı direnişin sembolü, yiğit savaşçı, Kahire’de yeni bir devri başlatan önder, Batıni hareketlere karşı Sünni çizginin sancağı… Ancak altını biraz eşeleyince meselenin sebebin başlığında değil, o sebebi “hissetmekte” olduğunu fark ettim. Biz –biraz da doğal olarak- klişe methiyelerle geçiştirirken büyük Selahaddin’i, bu insanlar yaşıyor methettiklerimizi. Kudüs’ün günümüzdeki işgali hâlâ oluk oluk kanayan bir yara iken Selahaddin’in ayak bastığı Mısır’ın, Filistin’in, Şam’ın insanlarında; onun hikâyesi umut oluyor bu insanlara. Doğrusu biz biraz uzağız bu zihin ve duygu dünyasına ancak o insanlar için hâlâ somut bir şey ifade ediyor Selahaddin.

Bugün İslâm dünyasının kalbi denilen Mısır’ın bu statüye kavuşmasının mimarı ayrıca Selahaddin. Sadece Haçlılara karşı değil, Batıni hareketlere karşı mücadelesi ve nihayetinde dönemindeki iki başlı halifeliği sona erdirişi bugünü direkt etkileyen dönüm noktaları. Kahire bugünkü konumunu ona ve ilmi vizyonuna borçlu. Bir diğer husus ise erdemleri ile örnek teşkil ettiği olaylar. Bizler için basit bir mertlik hikayesi belki Selahaddin’in Kudüs’e girdikten sonra veya hükmettiği topraklarda sergilediği adil ve hoşgörülü yönetim. Hani o düşmanı İngilizlerin efsanevi Haçlı kralı Aslan Yürekli Richard’ın dahi övgülerine mazhar olan gaddarlıktan uzak, erdemli idaresi… Ancak günümüz reel politiğinde karşılığı var bu idarenin. Karmakarışık olan ve onlarca ihtilafla her gün binlerce insanın kanının aktığı Ortadoğu’da ve Mısır’da hâlâ politik bir çıkış kapısı Selahaddin’in yönetim biçimi. Ezilen, mağdur olan her kesim için bir referans noktası; meşruiyet kaynağı yaptıkları.

Bir başka olgu ise uzun yıllardır ekonomik buhranlarla yatıp kalkan ve umutsuzluk içinde çırpınan Mısır toplumunun önünde azimle bir ülkeyi yeniden inşa etmiş, kararlılık konusunda herkese ilham vermiş bir örnek olarak duruyor Selahaddin. Hani elbet mucize uyanışlar yaratmıyor belki yaptıkları fakat kendi hayatımızda ve fikirlerimizi oluştururken tarihe ne kadar referans yaptığımızı göz önünde bulundurursak etkisini idrak edebiliyoruz Selahaddin’in.

Sonuç olarak Selahaddin’in mirası hâlâ duruyor ayakta. Onun eseri olan Kahire Kalesi de bu mirasın vazgeçilmez bir sembolü. Sadece fiziki varlığıyla değil; konumuyla, ruhuyla çok şey ifade ediyor Citadel. Kahire’nin bugünüyle dününü bağlıyor, o şehrin insanlarını eteklerinde topluyor… Bir gün yolunuz düşerse bu gözle bakın o kadim kaleye. Daha derin bir şeyler hissedeceksiniz.

Deniz Baran yazdı

YORUM EKLE