Sana dün bir tepeden baktım aziz Kudüs

Gittiğimiz her şehirde her tepeden görünüyor Filistin toprakları. “Orası Filistin toprakları” diyor Yuşa Makamından sorumlu bir görevli, “İsrail’in değil” diyor bizlere dönerek..

Sana dün bir tepeden baktım aziz Kudüs

Bir kentin tarihsel derinliğini bulamıyor insan Amman’da. Hatta çoğu kez birbirine karışıyor Ürdün ve Amman… Trafik gürültüsü, çoğu yerde devam eden inşaatlar, her haliyle modern bir şehir Amman. Sonradan yapılmış, aslında bir parçası hep Filistin’de olan o topraklara kondurulmuş suni bir kent her haliyle.

Aradığım o tarihsel derinliği Salt’ta buldum. Her zamanki gibi yolculuğumuz erken başlıyor yine… Arkamda bıraktığım zeytin ağaçlarını seyre dalmışken alabildiğine sis, izleyeceğim manzaranın güzelliğini kapatıyor.

Salt şehri, 19. yy’da gelişen ticaret sebebiyle kasaba olmaktan çıkıp büyük bir kent haline dönüşmüş. Çarşıları, dar sokakları her haliyle tam bir Osmanlı kenti. Amman’daki mimari yapıyla farklılık arzediyor, bunu ilk camilerin minarelerinden anlıyorsunuz. Osmanlı tarzı minareler dikkatinizi çekiyor mesela… Aradığım o otantik atmosferi, belki de biraz İstanbul’u buldum burada.

Her biri Osmanlı döneminde inşa edilmiş mimari harikalar ve pazarın bulunduğu Hamam Sokağı. Her haliyle gezilecek, sevilecek bir yer burası. Burayı ziyaret edenlerin daha uzun kalması tavsiye olunur. Yüksek tepelerinden şehre baktığınızda aşağılarda bir yerde canlı, hayata karışmış insan seslerini hissettiriyor burası. Daha çok medeniyet kokuyor. Bu küçük şehirden ayrılması zor olsa da Türk Şehitliği’ne gitmek üzere buradan ayrılıyoruz.

Salt Türk Şehitliği

1918 yılında Salt muharebelerinde şehit düşen 300 Türk askerinin naaşı burada bulunmakta. Naaşlar ilk olarak 1973 yılında bu mağara içerisinde tespit edilmiş. İçeri girer girmez bir hüzün sarıyor sizi. Çünkü duvarda ilk tespit edildikleri zamana dair içler acısı bir fotoğraf var. Ürdün ve Filistin topraklarını korumakla görevli Türk askerleri İngilizlere karşı büyük bir mücadele verirler burada, o kadar ki savaş sonunda cesetlerden geçilmeyen bu bölgeye “Vadiyi Rimem” yani “Cesetler Vadisi” denilmiş.

Şehitlikten sorumlu bir beyefendi karşılıyor bizi, çat pat konuşabildiği Türkçesiyle “Hoş geldiniz” diyor. İlk gösterdiği şeylerden biri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın diktiği zeytin ağacı oluyor. Daha önceleri bakımsız halde olduğunu ifade ediyor buranın ve şu anki görünümünün 2008’de tekrar bakımının yapılmasıyla mümkün olduğunu belirtiyor. Şehitler Makamı anıt mezarıyla, şehitler abidesinin birleştirilmesi inşaatına 1994 yılında başlanmış ve yine bu tarihte tamamlanmış.

Burası hüzün duygusuyla yüklü bir tarihin belgesi gibi duruyor. Daha fazla kalmak istiyorsunuz bu şehitlikte, üstünüze siniyor bu taşların hüznü…

Bu şehitliğe iyi baktıkları için teşekkür ederek ve bir daha gelmek üzere ayrılıyoruz buradan da…

Sana dün bir tepeden baktım aziz Kudüs

Ürdün topraklarından, bu kez de Salt’tan bir kez daha bakıyoruz Kudüs’e… Gittiğimiz her şehirde her tepeden görünüyor Filistin toprakları. “Orası Filistin toprakları” diyor Yuşa Makamından sorumlu bir görevli, “İsrail’in değil” diyor bizlere dönerek. Bir kere daha kaplıyor içimizi bir hüzün… Kara bulutlar var Filistin toprakları üzerinde sanki. Şimdilik sadece özgürlük işaretiyle çekilmiş bir fotoğraf yadigar kalıyor buradan bize.

Kudüs’e gitme hayallerimizi usulca bu tepeye de fısıldıyoruz. Söz veriyoruz ayrılırken karşımızda alabildiğince uzanan geniş gökyüzüne, “Kudüs’e de geleceğiz inşallah…”

Selma Elmas Ürdün’den bildirdi

YORUM EKLE