Prof. Dr. Ainur Nogayeva / Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi
Yirminci yüzyılın karanlık ve hüzünlü olaylarından Hocalı Soykırımı’nın yıl dönümü Azerbaycan’da her yıl anılıyor ve bazı ülkelerde “Hocalı’ya Adalet” başlıklı uluslararası bilgilendirme kampanyası yürütülüyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ise 2013 yılında üye ülkelere soykırımın tanınması için çağrıda bulunmuştur. Yine de üzerinden 33 yıl geçmesine rağmen suçlular hâlâ cezalandırılmadı ve dünya, Güney Kafkasya’daki bu kanlı trajediyi ancak anma günlerinde dile getiriyor. Diğer yandan Hocalı Soykırımı, Türk Devletleri Teşkilatı’nın öncüsü olan Türk Konseyi tarafından tanımış olan Türk Dünyası, İkinci Karabağ savaşından sonra geri alınan topraklarında yeniden inşa sürecinde aktif rol oynamaya, bir nevi Hocalı’nın yarasını sarmaya çalışıyor.
KARABAĞ’DAKİ AYRILIKÇI HAREKETİ MEŞRULAŞTIRMAK İSTEDİLER
SSCB’nin çöküş döneminde Türk cumhuriyet-lerinde milliyetçi duygular da yükselişe geçti. Güney Kafkasya’da 80’li yılların sonu ve 90’lı yılların başında yaşanan ağır iç siyasi kriz ve Kremlin’in belirsiz tutumu, çatışan taraflar olan Azerbaycan Türkleri ve Ermeniler arasında giderek artan sert tartışmalara yol açarak, her iki tarafta da merkezi hükümete karşı güvensizliğin artmasına neden oldu.
Sumgayıt kentindeki provokasyonları, Bakü’de Ermeni evlerine yapılan saldırılar izledi. Bunların amacı, merkez yönetime Azerbaycan’da Ermeni nüfusunun haklarının ihlal edildiğini göstererek Karabağ’daki ayrılıkçı hareketleri meşrulaştırmaktı. Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik toprak iddiaları ve askeri saldırganlığı, kanlı olayların yaşanmasının ve milyonlarca Azerbaycan Türkünün topraklarından sürülmesine neden oldu.
NEDEN HOCALI?
Nüfusu 7 bini aşan Hocalı şehri, stratejik konumu ve havalimanının varlığı bakımından büyük önem taşıyordu. Ermenilerin başlıca hedefi, Hocalı’dan geçen Askeran-Hankendi yolunu kontrol altına almak ve şehirde bulunan havaalanını ele geçirmekti.
25-26 Şubat 1992 gecesi Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, 10 tank, 16 zırhlı araç, 180 askeri uzman ve eski Sovyet 4. Ordusu 23. Tümeni’ne bağlı Hankendi’de bulunan 366. Motorlu Piyade Alayı’na bağlı çok sayıdaki insan gücüyle Hocalı kentini işgal etti.
Uzmanlara göre, Ermenistan, Karabağ topraklarında 1905, 1918, 1920 ve 1988 yıllarında Türk-Müslüman halklarına karşı defalarca soykırım ve etnik temizlik politikası uyguladı. Ancak Hocalı faciası, çok şey görmüş deneyimli, tecrübeli gazetecileri bile şaşırtmıştı.
İNSANLIĞA KARŞI AĞIR SUÇLAR İŞLENDİ
1992 yılında yaşanan Hocalı katliamı, vahşeti ve infaz yöntemleriyle insanlık tarihinin “kara sayfaları” arasında yer aldı. Şehir tamamen yıkıldı, halk öldürüldü. Bir gün sonra helikopterle olay yerine gelen bir grup gazeteciye göre, işlenen suçlar dehşet vericiydi. Şehitlerin bedenlerindeki izler, kafa derilerinin yüzülmesi, çok sayıda çocuğun katledilmesi, bu vahşeti gerçekleştirenlerin yerli halka karşı açıkça nefret beslediklerini ortaya koyuyordu. Haberlere göre Hocalı’daki soykırım sonucu 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere 613 kişi şehit olmuş, 76’sı çocuk 487 kişi yaralanmış, 1.275 kişi esir alınmış, 68’i kadın, 26’sı çocuk 150 kişinin akıbeti ise maalesef bilinmiyordu. Günümüzde hala toplu mezarlar ortaya çıkmaktadır…
Hocalı’daki olayları doğrulayan yazılar İngiliz, Fransız, Amerikan ve hatta Rus medyasında da yer aldı. Ermenilerin o dönemin modern askeri teçhizat kullanarak Hocalı’ya saldırması ve yüzlerce ailenin katledilmesine ilişkin gerçekler, 28 Şubat tarihli Washington Post (ABD), 8 Mart tarihli The Sunday Times (İngiltere), 25 Mart 1992 tarihli Krua l’Eveneman (Fransa) gazetelerinin sayfalarında ve bir dizi dergide yer almıştır. İzvestiya gazetesi 13 Mart 1992 tarihli sayısında, bir Rus askerinin tanık olduğu vahşeti aktarıyordu. Ancak o dönemde bu olaylara ciddi bir tepki gösterilmedi.
DÜNYA KAMUOYUNUN GECİKEN TEPKİSİ
Günümüzde birçok ülkede “Hocalı’ya Adalet!” adlı uluslararası bilgilendirme kampanyası yürütülüyor. Hocalı faciasının bir soykırım olduğu gerçeği birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından kabul edilen belgelerde yer almaktadır. Bugün Afganistan, Endonezya, Bosna-Hersek, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Honduras, Ürdün, Meksika dahil olmak üzere 17 ülkenin yasama organları ile Pakistan, Panama, Peru, Sudan, Cibuti, Guatemala, Paraguay, Slovenya, İskoçya ve ABD’nin 22 eyaleti, Hocalı’daki soykırımı tanıyan yasa tasarılarını parlamentolarında kabul etti.
Bu belgelerde Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarını işgali ve Hocalı’daki masum sivillerin katli kınanıyordu. Gürcistan Temsilciler Meclisi’nin aldığı 1594 sayılı kararı, eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Hocalı katliamıyla bağlantılı olarak anıldığı ilk belge oldu. Ancak tüm bunlar söylemden öteye geçemedi, henüz bir yargılama söz konusu değil. Bugün bizlere düşen, o gün gelinceye kadar bu trajedinin tarihe karışmaması için hem siyasi, hem akademik açıdan da daha fazla çalışmalar yapmaktır.
Hocalı katliamı ve buna benzer tarihte ve günümüzde yaşanan soykırımların sürmesinin, mazlumların haklarının teslim edilmemesinden kaynaklandığı açıktır. Uluslararası hukukun bir kenara itildiği, güçlünün haklı olduğu bir ortamda mazlumlar ile güçlenenler, dünya toplumunu tarihi adaleti tesis etmeye, bu trajik olayları soruşturmaya ve sorumluları cezalandırmaya çağırıyor.
Diğer yandan bu tür üzücü olayların bir daha yaşanmaması için en önemli unsurun, devletlerin güçlü olmasından geçtiğini idrak ediyoruz. Günümüzün güçlü Azerbaycan devleti ve ordusu dosta güven, düşmana korku vermiştir. Güçlü Azerbaycan ise güçlü Türk dünyası demektir.
Kaynak: Yeni Şafak