Yaptığı işte başarılı olan insanların çıkışlarına vesile olacak bir işaret ya da bir vesile, yeri ve zamanı gelince ve şartlar olgunlaşınca ister istemez ortaya çıkıyor. Hiçbir başarı tesadüf değildir. Kendine başarıyı hedef seçenler, yaptığı işi her şeyin üstünde tutarak ve Hakkı gözeterek işini yürütenler zamanı geldiğinde hak ettikleri teveccühe de ulaşmaktadırlar.
Recep Yazıcıoğlu adının bugün “halkın valisi” olarak anılması, ölümünün üzerinden geçen yirmi yıla rağmen adının ve yaptıklarının hâlâ zihinlerdeki tazeliğini koruması onun ne kadar başarılı işler yaptığının en açık delilidir.
Recep Yazıcıoğlu adının Türkiye’de duyulmasını sağlayan ilk olay onun henüz 36 yaşında iken Tokat’a vali olarak atanmasıydı. Türkiye’nin en genç valisi olarak ilk valilik göreviyle Tokat’a atanan Recep Yazıcıoğlu adının bir efsaneye dönüşmesine Tokat’ta yaptığı çalışmalar vesile olmuştu.
Tokat için bir efsanedir Yazıcıoğlu
Tokat’ta Recep Yazıcıoğlu adını bilmeyen neredeyse yok gibidir. Buna sebep hem adının çeşitli yerlere verilmesidir, hem de Recep Yazıcıoğlu’nun Tokat’ta gerçekleştirdiği sıra dışı uygulamalardır. Ona Tokat’taki çalışmaları sonucunda verilen iki isim vardı. Birincisi “halkın valisi” idi. Çünkü Recep Yazıcıoğlu her an her yerde karşınıza çıkabilirdi. Caddede yürürken, otobüsle şehir merkezine doğru ilerlerken, bir çay ocağında çayınızı yudumlarken vali ile karşılaşmanız çok doğaldı. Bir diğer ismi ise “Dördüncü Murat”tı. Recep Yazıcıoğlu, başlattığı uygulamaların en sıkı takipçisi idi. Görevde olduğu dönemde şehirde okey oyununu kahvelerden, içkiyi de olur olmaz yerlerden yasaklamıştı. Bunun takibini de tebdil-i kıyafet yaparak kendisi denetlerdi. Bu olayları yaşayanlar hâlen yaşadıkları ilginç anıları büyük bir keyifle anlatmaktadırlar.
Devlet sistemine getirmek istediği yenilikçi fikirleriyle de Recep Yazıcıoğlu çok önemli bir devlet adamıydı. Bu fikirlerini Tokat’ta uygulama fırsatı bulmuştu ve Tokat’ta torba bütçe uygulamasıyla sayısız derslik yapılmasını sağlamıştı.
Her yerde aynı Yazıcıoğlu
Adını yaptığı çalışmalarla tüm Türkiye’ye öğreten Yazıcıoğlu, Tokat’tan sonra görev yaptığı Aydın, Erzincan ve Denizli’de de aynı başarılı çalışmalara imza atmıştı. Özellikle Erzincan depreminde etkili yönetimi ile şehrin yeniden imarında önemli rol oynamıştı. Onu halkın olduğu her yerde görmek mümkündü. Tokat’ta Almus Barajı’nda sörf yaparken, Erzincan’da rafting yaparken ya da bir köprü inşaatının tam ortasında görebilirdik.
Sabahın bir vaktinde okul idarecilerinden önce okula gelip onları kapıda karşılaması, gideceği kısa mesafelere makam aracıyla değil de yürüyerek gitmeyi tercih etmesi, makamının kapısını herkese sonuna kadar açması, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin onun adını unutturmayacaktır. Çünkü halk kendisi gibi olan amirleri bağrına öyle sıkı basar ki aradan ne kadar zaman geçerse geçsin onu unutmaz.
Zamansız ölümler
Halk tarafından sevilen isimlerin zamansız ölümlerüne ister istemez alıştık. Adnan Kahveci’den başlayıp Recep Yazıcıoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu gibi isimlerin ölümleri hep şâibeli ölümler listesindeki yerini almıştır. Ne tesadüftür ki bu ölümlerin arkasında her zaman karanlık olayların senaryoları da işlemektedir. Recep Yazıcıoğlu’nun, 8 Eylül 2003’te, Denizli’deki uranyum madeni çalışmaları sırasında öldürülen mühendislerin faillerinin dosyalarını Ankara’ya götürürken bir trafik kazasında ölmesi ve kaza sonrası dosyaların kaybolması ne yazık ki bir filmin sahnesi değil hayatın tâ kendisiydi.
Recep Yazıcıoğlu, bir umudun ismi olarak yaşamaya devam ediyor. Tokat’a atanan valilerin ilk valilik görevi Tokat olunca halkın içinden geçen “Yeni bir Recep Yazıcıoğlu mu geldi acaba?” heyecanı günümüzde de devam ediyor.
Recep Yazıcıoğlu’nu daha iyi tanımak için özenle hazırlanmış Turan Yalçın’ın Hizmetkâr Lider Recep Yazıcıoğlu (Akis Kitap) ve Köksal Pabuçcu’nun Adam Gibi Vali Recep Yazıcıoğlu (Nesil Yayınları) kitaplarını okumak gerek. Böylesine örnek olabilecek kişiler ne yazık ki çok fazla yetişmiyor. Daha da vahim olanı yetişse de bir karanlık el onları bizden vakitsizce alıyor. Bize de onları hayırla yâd edip tam anlamıyla tanımak kalıyor.
Mustafa Uçurum yazdı