Her gün yanımızdan onlarca insan geçiyor. Kimisiyle göz göze geliyoruz, kimisinin arkasından nedir bu gözlerinin içini bu kadar güldüren diye düşünüyoruz. Kiminin de göz kapaklarına bırakılan o ağırlığın ne olduğunu düşünüyoruz. Ve olur ya hani arkasından dua ediyoruz belki. Bulunduğumuz dönem itibariyle çok farklı insanlara tanıklık ediyoruz. Bazıları en başta kendisinin ve sonra başkalarının imanını kurtarmayı kendine dert ediniyor, bazıları Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi Vesellem) hadislerini inkar ediyor, bazıları ise etrafta olan biteni anlama telaşını sürdürüyor. Siz bu saydığım üç grubun içinde en çok hangisine daha yakın hissediyorsunuz kendinizi? Bu sorunun cevabını düşünürken sizi bir yere götürmek istiyorum. İmam Nevevi’yi daha önce duydunuz mu? Riyazü’s Salihin’in yazarı değil miydi, diyor bazılarınız. Evet, doğru cevap. Peki, ya başka? 45 yıllık kısacık ömründe ümmeti iyiliğe sevk edecek birçok faydalı eser yazan zühd ve takva sahibi bir âlim olduğunu da biliyor muyuz?
HADİS ÂLİMLERİNİN EFENDİSİ
İmam Nevevi, 1233 yılının Muharrem ayında Şam’ın Neva kasabasında doğmuş olup ismi Ebu Zekeriyya Yahya Şeref’tir. Kendisi hadis ve fıkıh alanlarında önemli bir isim olmanın yanı sıra Şafiî mezhebinin de en önemli âlimlerindendir. Pek çok âlimin önüne diz çökerek talebelik yapmakla kalmamış İbnü’l Attar gibi kıymetli âlimler de yetiştirerek ulemanın büyükleri arasına girmiştir. Birçok İslâm büyüğünün övgüsüne mazhar olmuştur. Büyük hadis âlimi Zehebi, İmam Nevevi’yi “Hadis âlimlerinin efendisi’’ diye vasıflandırarak onun hakkında şunları söylemiştir: “Sahih hadisleri, zayıf ve uydurma rivayetlerden kolayca ayırırdı. İyiliği emir kötülüğü nehy etme hususunda benzeri yoktu; azla yetinip sade giyinen vakur ve heybetli bir kişi idi.” O, Kur’an’ı hıfzetmekle beraber, tıp okuyan daha sonrasında din ilimleri üzerine yoğunlaşan bir âlim idi.
“İLİMLE UĞRAŞMAK EN ÜSTÜN İBADETTİR’’
İlme olan bağlılığından vaktini uykuyla geçirmemek için talebelik zamanlarında iki yıl boyunca yere uzanıp yatmadığı, uykusu gelince kitaplarına yaslanarak uyukladığı söylenir. Ona göre, “İlim ile uğraşmak, Allah’ın rızasını kazanmak için tutulan en iyi yol ve üstün ibadettir. İlim tahsili nafile oruç, namaz ve zikirden daha faziletlidir.”
Hayatı boyunca ders vermesi karşılığında hiç para almamıştır. Son zamanlarında üzerindeki emanetleri sahiplerine teslim edip borçlarını ödemiş, kitaplarını kütüphaneye hediye etmiştir. Neva’da doğduğu evde günlerce hasta yattıktan sonra 676 yılının 24 Receb (22 Aralık 1277) Çarşamba günü seher vakti vefat etmiştir. Eserlerinden bazıları; - Riyazü’s-Salihin, - el-Minhac fi şerhi Sahihi Müslim İbni Haccac (Sahihi Müslim’in en önemli şerhlerindendir), - el-Ezkar (Bu eserinde bir Müslümanın karşısına çıkan olayları, yapacağı ibadetleri ve davra nışları ilgili dua ve zikirleri toplamıştır), - el-Erbe’une’n-Neveviyye (Kırk Hadis ismiyle tanınan eser) KUR’AN-I
KERİM’DEN SONRA EN ÇOK OKUNAN KİTAP; RİYAZÜ’S-SALİHİN
İmam Nevevi tarafından 14 Ramazan 670 (14 Nisan 1272) tarihinde telifi tamamlanmış olan Riyazü’s Salihin’in tam adı “Riyazü’s-Salihin min Hadisi Seyyidi’l-Mürselin”dir. Eser 18 bölüm, 400’e yakın bab ve 1900 civarı hadis içermektedir. Nevevi, kitabının bölümlerinin düzen ve sıralanışında büyük bir uyum ortaya koymuştur. Öyle ki bir Müslümanın herhangi bir şeye başlamadan önce niyetini tazelemesi gerektiğinden, Nevevi de eserine niyet bölümüyle başlamış, Kur’an ve sünnet ışığında ilerleyen bir Müslümanın geçmişte içinde bulunduğu günahlardan tövbe edip hayatına yeni bir soluk getireceğini ifade edercesine tövbe bölümüyle bitirmiştir. Eserin her bölümünde bir konu ele alınarak önce o konuyla ilgili ayetler zikredilmiştir. Daha sonrasında sahih hadis kaynaklarından seçilen manaları açık, delaletleri kesin hadisler aktarılmıştır. Hadislerin içinde bulunan yabancı kelimeler kısaca açıklanmıştır. İmam Nevevi, Riyazü’s-Salihin’i yazmadan üç yıl önce “el-Ezkar’’ adlı eserini telif etmiştir. Böylesine önemli iki eserin art arda yazılmasının birkaç önemli sebebi vardır.
İmam Nevevi’nin yaşadığı 7. yüzyılda İslâm coğrafyası çok zor dönemlerden geçmiştir. Müslümanlar bir yandan Haçlı ordularının diğer yandan Tatarların zulmüne maruz kalmışlardır. Bununla beraber Müslümanların da İslâm üzere yaşayışlarında bir zayıflık meydana gelmiş, kimi servet ve şehvet peşinde koşup farzları terk ederken kimi tasavvuf ve zühde yöneldiklerini sanarak dünyadan elini eteğini çekmişti. İslâm dünyasının içinde bu lunduğu bu durumu yorumlayan Nevevi’ye göre dünyanın en uyanık insanları, Allah’a karşı ibadetlerini ve kulluk vazifelerini yapmanın bilincinde olan kimselerdi. Bu bilinçte olan insanlar hakikate ulaşmak için Allah’ın kitabına ve Resul-i Ekrem’in (Sallallahu aleyhi Vesellem) sünnetine sımsıkı sarılmalıydı ki hakikat yolunu düstur edinen Müslüman, Allah’ın razı olduğu bir hayat yaşayabilsin, düşmanların zulmüne karşı gerçek bir mücadele verebilsin, iyilikleri emir ve kötülükleri nehiy ederken Kur’an ve sünnetin gerektirdiği şekilde bir yaşam sürebilsin. İşte bu niyetiyle İmam Nevevi, Riyazü’s-Salihin’i kaleme alarak toplumun içinde bulunduğu sıkıntılı durumlara Kur’an ve sünnet ışığında çözüm üretmek istemiştir.
MÜELLİFİNİN DİLİNDEN RİYAZÜ’S-SALİHİN
İmam Nevevi (Rahmetullahi aleyh) kendisinden şefaat isteyen bir zata, “Rabbim beni sırattan geçirirse niyazım Riyazü’s-Salihin okuyanlara şefaat hakkını bana vermesidir.” buyurmuştur. Eserin mukaddimesinde bu kitaba uymaya özen gösterenleri hayırlara sevk edeceğini, kötülüklerin, yıkıcı ve helak edici davranışların her çeşidine engel teşkil etmesini umarak dua etmiştir. İmam Nevevi, Riyazü’s-Salihin’i yazarken bazı prensipleri göz önünde bulundurduğunu zikrederek şunları söylemiştir:
• İnsanlara dünya ve ahiret saadetini kazanma yollarını gösterecek, zahirî ve batınî edepleri elde etmelerini sağlayacak, iyiyi ve güzeli teşvik, kötüden ve çirkinden uzaklaşmayı temin edecek sahih hadislerden oluşan muhtasar (özet) bir kitap olacaktır.
• Sahih hadis kaynakları olarak şöhret kazanmış kitaplardan seçilen, mana ve mahiyetleri açık, delaletleri kesin hadisleri ihtiva edecektir.
• Konuların baş tarafında ilgili ayetlere yer verilecektir.
• Açıklanmasına ihtiyaç duyulan bazı kelime ve terimler kısaca açıklanacaktır.
• Her hadisten sonra, o hadisin hangi kitaptan alındığı belirtilecektir.
• Hayır ve iyilikleri özendirici, kötülük ve çirkinlikleri engelleyici nitelikte hadisler olmasına özen gösterilecektir.
• Hadislerin senedinde sadece sahabî râvinin adı verilecektir.
• Gerektiğinde bazı hadislerden sonra, o hadisin sıhhat açısından durumuna bazen de râvilerinin hâline işaret edilecektir.
• Muhtevanın dinî ve içtimaî nitelikte olmasına özen gösterilecektir. İmam Nevevi’nin Riyazü’s-Salihin’deki hadisleri sahih kaynaklardan aldığından bahsetmiştik. Bu sahih kaynakların Kütüb-i Sitte olduğunu bunun da Buhari ve Müslim’in Sahih’inden, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve İbn Mace’nin Sünen’lerinden oluştuğunu biliyoruz. Bunun dışında Malik’in Muvatta’ı, Ebu Bekir el-Humeydi’nin el-Cem’ beyne’s-Sahihayn’i, Ahmed İbni Hanbel’in Müsned’i, Hakim’in Müstedrek’i ve Darimi ile Darekutni’nin Sünen’lerinden de az miktarda hadis bulunmaktadır.
ÜSTATLARIN GÖZÜNDEN RİYAZÜ’S-SALİHİN
Riyazü’s-Salihin İslâm dünyasında çok önemli bir yere sahiptir. Gerek âlimler katında gerek halk arasında Kur’an-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap olma vasfıyla öne çıkmıştır. Öyle ki önemli âlimlerimizden M. Emin Saraç Hocaefendi, Kur’an-ı Kerim gibi devamlı okunmasını istediği hadis kitapları içinde Riyazü’s-Salihin’i 8 defa okutmakla beraber, talebelerinden Habib Salih Emre’nin Riyazü’s-Salihin hıfzını dinlemek suretiyle 9 defa tekrar etmiştir. Rahmetli Abdülmetin Balkanlıoğlu Hocaefendi imamlık yaptığı camilerde Riyazü’s-Salihin okuyarak cemaatin Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi Vesellem) hakkında büyük oranda bilgi sahibi olmasına vesile olmuştur. Riyazü’s Salihin’in birçok şerhi, muhtasarı ve tercümeleri bulunmaktadır. Günümüze kadar ulaşmış şerhlerin içinde en kapsamlısı M. Yaşar Kandemir, İsmail L. Çakan ve Raşit Küçük’ün hazırlamış oldukları “Riyazü’s-Salihin, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri’’ adlı çalışmadır.
İçinde bulunduğumuz bu çalkantılı durum sadece bizim dönemimize ait değildir. Riyazü’s Salihin adlı eser, bizim dönemimizde yaşadıklarımıza eş değer bir zamanın sancısı sonucunda nurunu açığa çıkararak bugünlere kadar o iman nuruyla gelebilmiş ve sadırlara şifa olmuştur. Her gün hatta her an binlerce ruh hâline bürünüyoruz. Bir yol gösterene, elimizden tutacak birine ihtiyaç duyuyoruz. Aslında eksikliğini hissettiğimiz şey âlemlere nur olarak gönderilen, bize en büyük örnek Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi Vesellem) Allah’ın yardımıyla bizler için çizdiği kutlu yoldur. Biz nebevî rehberliğin ışığını kaybettiğimiz için bu hâldeyiz. İmam Nevevi’nin yaptığı gibi Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi Vesellem) hadislerine sarılıp içinde bulunduğumuz buhranlı havalardan ancak bu şekilde kurtulabiliriz. Çünkü bizim için en güzel ve tek yol budur.
İbrahim Tenekeci’nin bir sözüyle bitirelim. “Kötülük denizinin ortasındayız, İnşallah boğulmayacağız.” Kendi durumumuza göre yorumlarsak, “Kötülük denizinin ortasındayız, Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi Vesellem) ayak izlerini takip edip boğulmayacağız, İnşallah.”
Elif Yalçın