İlkokulda bana “Apti” diye hitap ederlerdi, Kemal Sunal’ın “Avanak Apti” filminden mülhem. İlkokul öğretmenimin de bir keresinde bana söz verirken Apti dediğini, sonra hep beraber güldüğümüzü hatırlıyorum.
Yanılmıyorsam ben 13 yaşındayken Süheyl & Behzat Uygur, Abdül/kadir ya Rami’ye ya da Unkapanı’na gidelim’li şarkıyı yapmıştı. Bir-iki yıl boyunca ismim dalga konusu olmuştu. Bir ismin üzerine bu kadar da gelinmez ki arkadaş. Alınganlık gösterip göstermediğimi hatırlamıyorum. Ama en azından dalga geçene tepki verilmediğinde dalga geçme dürtüsünün söndüğünün farkındaydım. Minimum zararla atlatmış olabilirim süreci.
O şarkı Cezayirli bir büyük direnişçi lider ve şeyhe hitaben yazıldı
Şarkının orijinalinin güzel bir Arapça şarkı olduğunu biliyordum, dinleyip beğenmiştim. Ama sözlerinin tasavvufi bir derinliği olduğunu, Kuzey Afrika dolaylarından eski bir tasavvufi şiir olduğunu, mürid-şeyh ilişkisini anlattığını, Fransa’ya karşı direnen Cezayirli büyük direnişçi lider ve şeyh Abdulkadir Cezayirî’ye hitaben yazıldığını, bu sebeple o dönem Süheyl & Behzat Uygur’un eleştirildiğini sonradan öğrenecektim. Osmanlı’ya karşı ayaklanmak isteyen oğlunu evlatlıktan reddeden bu muhteşem adamı mutlaka araştırınız.
Şarkının İngilizce çevirisi üzerinden yaptığım kırık dökük Türkçe tercümesi şuracıkta:
Abdulkadir, efendim, rehberim
Acımı dindir, bana güç ver
Ruhumun bu karanlık gecesi boyunca bana yardımcı ol
Sen, vatanımın güzel kızı,
Niçin benim kalbim böyle daralmış
Seninki huzur içindeyken?
Aşkın tüm hazlarına rağmen,
O beni terk edip gitti,
Erdem dolu bir gecenin ardından.
Abdulkadir, kalbimin anahtarının koruyucusu,
Ruhumun koruyucusu,
Ben cenneti ardımda bırakıp dünyaya döndüm
Onun kollarından uzağa
Dua ediyorum ki hayatım, her şeye yeniden başlayabileceğim kadar uzun olsun
Bana şifa ver, beni acımdan kurtar.
Abdulkadir Cezayirî’ye hitaben yazılan bu eski şiiri, Şeb Halid, 1993 tarihli “N’ssi N’ssi” isimli albümünde yorumlamış ve dünya çapında üne kavuşturmuş. Cezayir’in rai müziğinin 3 büyük ismi Raşid Taha (Rachid Taha), Şeb Halid ve Fâdıl (Faudel) tarafından icra edilen versiyonu çok meşhur tabii ki şarkının. 1998 tarihli efsanevi Paris konserinin kaydını döne döne dinlerim.
İsimler güzeldir, isimleri itibarsızlaştırmayın
Sanıyorum Kızılderili Şeroki kabilesinin ismine gönderme yaparak ismini Cairokee koyan Kahireli grubumuz, bu muhteşem şarkıyı piyano ve elektro gitar sololarıyla, çok hoş bir biçimde icra etmiş.
Belirtmek gerek; Mısırlılar Fas-Tunus-Cezayir bloğunun Arapçasını anlamazlar. Bizim Orta Asya lehçelerinden kelime cımbızlamamız gibi, bazı kelimeler seçebiliyorlar. Kuzeybatı Afrika ülkelerinde (ırk olarak Berberi olmaları, Fransız sömürge dönemi etkisi gibi sebeplerle) oldukça farklı bir lehçe hâkimdir. Mısırlı arkadaşlara “Ya Rayah” şarkısını dinlettiğimde “güzel şarkı ama bir şey anlamadık” demişlerdi. Yani şarkıyı söyleyen grup, sözlerinden pek bir şey anlamıyor olsa gerek.
Sonuç olarak: İsimler güzeldir. İsimleri itibarsızlaştırmayın. İsimleri sevin. Özellikle Abdulkadir ismini, 150 yıl öncesinden, coğrafyaları gezerek gelen bu şarkıyla sevin.
Abdülkadir Argıllı yazdı
Acizane en iyi haber adayı olarak öneriyorum. Tebrik ederim Abdulkadir Bey!