Bir akide seferberliğine ihtiyacımız var

Ebubekir Sifil'in 'Ehl-i Sünnet Akaidi: Muhtasar Tahâvî Akidesi Şerhi'nin yayınlanması, mevcud boşluğu bir nebze olsun doldurmak için çok önemli... Suleyha Şişman yazdı.

Bir akide seferberliğine ihtiyacımız var

İlmin şerefi malumunun şerefiyledir” diye bir söz vardır. Yani ilim ‘malum’una göre kıymetlenir. Bu zaviyeden bakınca akaid diğer ilimlerin önünde durur. Çünkü onun konusu Hazret-i Allah’tır, meleklerdir, kitaplardır, peygamberlerdir. Şöyle bir düşünelim. Ebu Hanife’ye nisbet edilen akide risalesinin ismi Fıkh-ı Ekber değil midir? Yani en büyük fıkıh...

İmam-ı Azam, fıkhı, kişinin kendi leh ve aleyhine olan şeyleri bilmesi olarak tanımlar. Bu, gerek itikadi, gerek ameli, gerekse ahlaki; hem uhrevi hem dünyevi açıdandır. Bu bilgilerin itikadla ilgili olanlarına el-fıkhu’l-ekber denir.

Muhtasar Tahâvî Akidesi Şerhi okuyucuyla buluştu

Akide ile ilgili yeni neşredilen bir kitaptan bahsetmek için bir girizgah yapmış oldum. Ebubekir Sifil hocanın uzun zamandan beri çeşitli mahfillerde yaptığı ve internette yayınladığı akaid derslerine, özellikle Ehl-i Sünnet itikadı alanında muazzam gayretlerine şahit oluyorduk. Geçen senelerde RUZEM (Rıhle Uzaktan Eğitim Merkezi)’de de Tahavi Akaidi metnini okutuyordu. Bu Ramazan, kitap fuarında yazarın son kitabı olan ve bu derslerdeki açıklamalarla oluşturulan Ehl-i Sünnet Akaidi: Muhtasar Tahâvî Akidesi Şerhi okuyucuyla buluştu.

Rıhle Kitap’ın, akaidde temel metinlerden birinin şerhini yayınlayarak mevcud boşluğu bir nebze olsun doldurmak için bu teşebbüsü çok önemli zira Tahavi Akaidi’nin mevcud şerhleri Selefi çizgide... Ve bunlara ulaşım çok kolay. Hemen internette bulabiliyorsunuz. Günümüzde en yaygın olan şerh İbn Ebi’l-İzz’e ait. Suudi Arabistan’da bu metnin okutulması da buna bir sebep olabilir. Selefîler bu şerhe hayli ihtimam göstermiş ve yayılmasını sağlamış.

İmam Ebu Cafer et-Tahavi rahmetullahi aleyh, büyük hadis, fıkıh ve akaid âlimlerinden... Kütüb-i Sitte müellifleriyle çağdaş. Çok önemli eserleri var. Bunların arasında akaid metninin de ayrı bir yeri var. İmam Tahavi, akaid metninin hemen başında Hanefî mezhebinin üç imamının akidesini yansıttığını yazar. Fakat bu erken dönem metninde ehli sünnet mezheplerin tamamı mutabıktır. Aslında vakti zamanında birçok şerhi de yapılmış. Bunlardan Ekmeluddîn el-Bâbertî, Abdülganî el-Guneymî el-Meydânî ve Hasen Kâfî el-Akhisârî el-Bosnevî’ye ait olanlara özellikle dikkat çekiliyor. Zâhid el-Kevseri Efendi de, bu eserin en güzel şerhinin Konevî’ye ait olduğunu söylermiş.

Bir akide seferberliğine bu milletin ciddi anlamda ihtiyacı var

Ebubekir Sifil Hoca’nın akaid derslerinin mukaddimesinden birkaç alıntı devam edelim:

Dinî anlamda ilim deyince bizim aklımıza fer’i-fıkhî meseleler geliyor. Ama itikadî meseleler çok daha önemlidir. Bir kişinin itikadında -Allah korusun- bir arıza olursa, bozukluk olursa o kişinin yaptığı amellere sevap verilmez. Sadece ibadetin sorumluluğundan kurtulmuş olur. O ibadet mükellefiyeti zimmetinden düşer ama ona karşılık bir sevap alamaz. Dolayısıyla öncelikle akidenin tashih edilmesi, tanzim edilmesi, tahkim edilmesi gerekiyor.”

Bugün için dikkat ederseniz ümmet-i Muhammed’in içinde bulunduğu en temel problem budur. Amellerimize, fer’î mükellefiyetlerimize çok daha fazla hassasiyet gösteriyoruz ama itikadî alanı genellikle ihmal ediyoruz. Bu konudaki algımızın yeterli kıvamda olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil. Bir akide seferberliğine bu milletin ciddi anlamda ihtiyacı var. Osmanlı medrese müfredatına baktığımızda sıbyan mektebinden sonra hemen her seviyede mutlaka bir akaid dersi var. Sınıflar ilerledikçe bu kelam'a dönüşüyor. Ama mutlak surette medrese sisteminde bir akide dersi her aşamada var. Bu tesadüf değil.”

Biz hayata akide çerçevesinde bakıyoruz. Yaptığımız her işin, attığımız her adımın, -farkında olalım ya da olmayalım- mutlaka akidemizle bir ilişkisi var. Akidenin yansımasıdır hayata ilişkin yapıp ettiklerimiz. Biz her fiilimizde, sözümüzde akidemizi yansıtıyoruz.”

Fiilen Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadı tehdit altındadır. Hatta tehdit altında olmayı bırakın, çok büyük ölçüde hayatımızdan çekilmek üzeredir. Fırsat bulduğumuz her yerde söylüyoruz, söylememiz lazım, bu bizim iman borcumuzdur. Bu millet kendisini akidede Eş’arî ve Mâturidî olarak kabul ediyor ama neticede bu akideyi öğretecek bir ocak bugün yok. Biriniz çocuğunuza bu akideyi öğretmek istese göndereceğiniz bir eğitim kurumu yok. Bu demek ki bu akide kayboluyor. Bu demek ki Maturidî, Eş’arî akidesi kayboluyor, bu demek ki sahabe-i kiramdan devralınan akide kayboluyor. Bunun yerine başka bir şeyler geliyor, tabiat boşluk kabul etmez. Bunun yerine Şii akaidi, Müşebbihî, Mücessimî kitlelerin akaidi, bunun yerine modern değerler sistemi geliyor. Tüm bunlar Ehl-i Sünnet akaidinin tutması gereken yeri tutuyor, bizim Müslümanlığımızı dönüştürüyor. Bu bir kimlik kaybıdır. Ve bu bir alarm durumudur aslında. Dolayısıyla bugün için biz bu akideyi bugün yönelen tehditlere karşı muhafaza ve müdafaa etmek için çok daha fazla gayret göstermek zorundayız. Bugün yaşadığımız pek çok arıza bu alandaki boşluktan istifade ediyor.”

Hasılı, Ehl-i Sünnet Akaidi: Muhtasar Tahâvî Akidesi Şerhi, yukarıdaki alıntılardan da anlaşılacağı şekilde bir akide seferberliğinin lüzumunu haykıran, dinin temelinin, usulünün sağlam öğrenilmesi, bunun için de bağımsız kurumların oluşturulması gerektiğini ısrarla savunan bir müellifin kaleminden, kendisinin ifadesiyle ağırlıklı olarak orta seviyede okura hitap eden bir çalışma. Yolu açık ve hayırlı olsun.

Suleyha Şişman, akide seferberliğine bismillah dedi

YORUM EKLE