Alman yazar Michael Ende, fantastik çocuk kitapları denince akla ilk gelen eserlerin başında yer alan “Momo” adlı kitabı yazarak sayısız ödüle layık görülmüştür. İşlediği konu ve fantastik unsurlar sayesinde “Momo”, milyonlarca okuyucuya ulaşmayı başarmış, kırktan fazla dile çevrilmiş ve Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’nü kazanmıştır.
Momo, eski bir tiyatro harabesinde yaşayan, kimsesiz bir kız çocuğudur. Çevrede yaşayan insanlar tarafından bulunup sahip çıkılmış ve onun için yapılan kulübede yaşamaya başlamıştır. Momo’nun herkesi kendine bağlayan ve kendisiyle ilgilenmelerini sağlayan tuhaf bir özelliği vardır. Küçük çocuk, muhteşem bir dinleyicidir ve gününün çoğunu insanların dertlerini dinleyerek geçirir. Çevredeki insanlar, küçük kıza hem yardım eder hem de dertlerini ona anlatıp kendi başlarına fark edemedikleri çözümü ona anlatırken fark ederler. Bir gün bulundukları bölgeye “Duman adamlar” adında zamandan tasarruf edilmesini sağlamak üzere görevlendirilmiş insanlar gelir. Bu adamlar, köylülere zamandan tasarruf ederek zengin olabileceklerini anlatır. Duman adamların dediklerini kabul eden köylüler artık Momo’ya uğramaz olur. Momo ise bu durumu düzeltip eski günlerine dönebilmek için duman adamlara karşı âdeta savaş ilan eder.
İnsanın zaman ile olan ilişkisini ele alan ve faydalı çıkarımlar sunan “Momo”, yediden yetmişe geniş bir okuyucu kitlesine seslenir.
Momo ve yakın arkadaşları Gigi ile Beppo’nun yaşadığı olaylar, gerçek dünyada karşılaşılmayacak ilginçlik ve tuhaflığa sahiptir ancak kitap bu fantastik olaylarla günümüzdeki insanların zamanı yanlış ve bilinçsizce kullandığını açıkça ifade etmeyi başarmıştır. Michael Ende, “Momo” ile günümüz insanının yaşadığı sorunları farklı bir bakış açısıyla anlatmak istemiştir.
Kitap özetinden bölümler:
Momo’nun Hikâyesi
Henüz teknolojinin çok da ileride olmadığı, insanlığın ilk zamanlarında görkemli yapılar ve büyük şehirler vardı. Devlet liderleri, bu şehirlere dev tapınaklar ve geniş saraylar yaptırır, zengin insanlarla birlikte burada yaşarlardı. İnsanların o dönemlerdeki tek eğlence araçları ise tiyatro idi. Çok fazla insanın aynı anda izleyebilmesi için geniş ve büyük tiyatro salonları inşa edilmişti. O dönemlerin üzerinden uzunca bir süre geçti ve artık o dev tapınaklı, geniş ve görkemli saraylara sahip şehirler kalmadı. Eski tiyatrolar, köhneleşti ve birer birer harabeye döndü. İşte Momo isimli küçük kız çocuğunun hikâyesi de bu harabelerden birinde başladı.
Eski zamanlarda, oldukça zengin insanların yaşadığı bu bölgede artık fakir bir halk yaşam sürmekteydi. Bu yerde yaşayan insanlar, kendilerine bile zor baktıkları bir dönemde “Momo” adını verdikleri ufak bir kız çocuğunu buldular. Geçmiş yıllardan kalma tiyatro harabelerinin arasında yaşamaya çalışan bu kız; tuhaf kıyafetli, kıvırcık saçlı, ufak tefek ve sevimli bir şeydi. İnsanlar ilk başta bu kız çocuğuna şüphe ile yaklaştılar çünkü çocuk fazla konuşmuyordu. Ancak zaman geçip de zararsız ve kimsesiz olduğunu fark ettiklerinde ona, yardım etmeye başladılar. Tiyatro harabelerinde barınabilmesi için ona bir kulübe yaptılar ve ellerinden geldiğince ufaklığa yiyecek ya da kıyafet yardımı yapmaya başladılar. Bölge halkı, zamanla bu sevimli çocuğa alışmış ve onu kendi ailelerinden biriymiş gibi benimsemişlerdi.
Bölge sakinleri Momo adını verdikleri bu sevimli çocukta farklı bir özellik olduğunu, kısa sürede anladılar. Momo, diğer çocuklara kıyasla çok iyi bir dinleyiciydi. İnsanları hiç araya girmeden saatlerce dinleyebiliyor, onların sorunlarına kulak verebiliyordu. Çevre halkı, çocuğun bu özelliğini çok sevmişti. Kimin ne problemi varsa gidip Momo’ya anlatıyor, ona anlatırken çözümü kendisinde buluyordu. Çiftler dahi aralarında yaşadıkları problemleri, Momo’ya anlatarak çözmeye başlamıştı. Birbiri ile tartışmış insanlar; aralarındaki buzu, Momo’ya anlattıktan sonra eritebiliyordu. Artık bu çevrede yaşayan insanlar, daha mutlu ve huzurlu hâle gelmişlerdi. Tüm bu huzur ve mutluluğu minicik bir çocuğa borçlulardı. Bu borçlarını, her geldiklerinde çocuğa yemek ve kıyafet getirerek kapatmaya çalışıyorlardı. Ayrıca Momo, insanlarla oyun oynamayı da çok seviyordu. Genç, yaşlı herkes Momo’nun bulduğu ilginç ve eğlenceli oyunlarla tiyatro harabelerinde muhteşem zamanlar geçiriyordu.
Momo’nun en sevdiği arkadaşları, Beppo adında yaşlı bir adam ve Gigi adında genç bir delikanlı idi. Beppo, sokakları daha temiz hâle getirmek amacıyla çalışan bir temizlik hizmetlisiydi. Mesai sonrası küçük çocuğun yanına uğrar, onunla saatlerce vakit geçirir, sohbet ederdi. Yaşlı adam, genellikle kimseyle sohbet etmeyi sevmese de Momo, onun için bir istisnaydı. Gigi ise yaşlı adamın aksine çok fazla konuşurdu. Genç adam, âdeta bu konuda özel bir yeteneğe sahipti. Elinden birçok iş gelirdi ve yaptığı konuşmalarla insanları kendisine iş vermesi konusunda ikna edebilirdi. Gigi, Momo’nun yanında kendini daha iyi hisseder, hayal dünyası hiç olmadığı kadar genişler ve harika hikâyeler bulabilirdi. Bu genç adamın tek bir hayali vardı: Çok zengin olmak. Gigi ve Beppo zıt karakterlere sahip olmalarına rağmen iki sıkı dosttu. Bu ikilinin yanına bir de Momo katıldığında üçünün keyfine diyecek olmazdı.
Zaman Tasarrufu Şirketi
Son zamanlarda ihtiyar Beppo, üstün önsezileri ile köyde işlerin pek de yolunda gitmediğini sezmişti. Bölgede dolaşan tuhaf kıyafetli adamların varlığını herkesten önce o anlamıştı. Kendilerini, “Zaman Tasarruf Şirketi”nin elemanları olarak tanıtan ve duman rengi takım elbiseleri ile sürekli etrafta dolaşan bu adamlar, çevredeki insanlarla zamanları hakkında konuşmalar yapmaktaydı. Bu konuşmalarda, insanlara zamanlarını ne kadar boş geçirdiklerini sayısal veriler kullanarak anlatıyor, bu zamanları değerlendirerek ve verimli kullanarak nasıl zengin olabileceklerini öğretiyorlardı. İnsanların boşa geçen zamanlarını kullanarak zengin olabileceklerini anlatan “Duman adamlar”, onlardan topladıkları zamanlar sayesinde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Konuştukları insanlara, komşuları ve hastaları ziyaret etmenin, sinemaya gitmenin, insanlarla iş dışında sohbetler edip eğlenceli aktiviteler yapmanın zararlı olduğunu söyleyerek bu zararlı alışkanlıklar yüzünden zamanlarını boşa harcadıklarını, dolayısıyla zengin olamadıklarını anlatıyorlardı. Zaten fakir olan bu insanlar, zengin olabilecekleri umuduyla duman adamlara inanıyor ve onlara zamanlarını iş için kullanacaklarına dair sözler verip sözleşmeler imzalıyorlardı.
Duman adamların telkinleriyle zamanlarından tasarruf etmeye başlayan fakir insanlar, işlerine daha çok sarılıp çalışarak gerçekten de kazançlarını arttırmayı başarmıştı ancak hayatlarında eksik olan bir şey vardı: Zengin olmaları, onları mutlu etmiyordu. İnsanlar eğlenceli işlere, dost ve ailelerine vakit ayıramayan birer robota dönüşmüştü. Zengin olup rahata ereceğini düşünenler, zengin olmuş ancak rahatlığa bir türlü erişememişlerdi.
Bu durumdan ilk olarak rahatsızlık duyanlar; çocuklar oldu. Çocukların zengin olmak gibi kaygıları yoktu, onlar yalnızca sevdikleri ile eğlenmek ve oyunlar oynamak istiyordu. Çalışan anne ve babalarının yüzlerini dahi göremeyen çocuklar, şimdi mutsuz ve monoton bir hayata sahip olmaktan dolayı çok üzgünlerdi.
Momo ve en yakın arkadaşları Gigi ile Beppo da bu durumdan hiç memnun değildi. Artık insanlar eskiden olduğu gibi onlarla vakit geçirmiyor, konuşup dertleşmek için Momo’ya gelmiyordu. Herkes zengin ve tek tip bir hayatın hayalini kuruyor, böyle bir hayata kavuşmak için gece gündüz çalışıyordu. Üçlü, insanlardaki bu değişimin farkındaydı ve bu durumu düzeltmek için aralarında konuşmalar yapıp çözüm için fikirler bulmaya çalışıyorlardı.
Momo, “İnsanlar bana gelmiyorsa ben insanlara giderim!” düşüncesiyle önceden kendisini sık sık ziyaret eden ancak şimdilerde gelip gitmeyen insanların yanına uğramaya başladı ve onların gereğinden fazla çalıştığına ve eskiye göre daha fazla para kazandığına şahit oldu. Küçük kız, tek tek bütün arkadaşlarına ulaştı ve onlarla sohbet ederek eski hayatlarına dönmelerini tavsiye etti. Şu anki hayatından memnun olmayanlar ve yalnızlaştıklarının farkında olanlar, Momo’nun bu fikrine sıcak bakıp eski hayatlarına dönmek istediler. Ancak bu durumdan hiç de hoşnut olmayacak duman adamlar, bu haberi kısa sürede öğrendi ve Momo ile bir görüşme yaparak onu durdurmaları gerektiğine karar verdiler.
Momo ve Duman Adamlar
Tiyatro harabelerindeki kulübesinin yakınında bir oyuncak gören Momo, merakla yanına giderek oyuncağı inceledi. Bu oyuncak, konuşan bir bebekti ancak sürekli konuştuğu için küçük kız ondan rahatsız olmuştu. Tam o sırada yanına kül renginde bir tene sahip, takım elbiseli bir adam geldi. Adam, bir yandan küçük kıza; çevresindeki insanlarla sohbet ederek onların zamanlarını çaldığını ve onlara zarar verdiğini anlatırken diğer yandan ona lüks eşyalar ve oyuncaklar vererek artık bunlarla vakit geçirmesini ve çevresindeki insanları dinleyerek vakitlerini almaması gerektiğini sıkı sıkı tembihliyordu. Momo ise adamın sevgisiz bir hayat sürdüğünü düşünüyor, ona sorular sorup konuşmasını sağlayarak bu tuhaf adamın amacını anlamaya çalışıyordu. Momo’nun soruları karşısında kendi düşünceleriyle çelişen adam, getirdiği eşyaları da alarak apar topar arabasına bindi ve küçük kızdan hızla uzaklaştı.
Momo, ertesi gün başına gelen bu tuhaf olayı en yakın arkadaşları Gigi ve Beppo’ya anlattı. Üçlü, aralarında konuşarak yaşananlara tepki göstermek için bir yürüyüş düzenlemeye karar verdiler. Yürüyüş vakti geldiğinde Momo, Gigi ve Beppo’nun yanında bu durumdan rahatsız olan çevre halkın çocukları da vardı. her şeyin eskiye dönmesini isteyen binlerce çocuk, ailelerine hep bir ağızdan seslendiler. Yürüyüş sonunda yapılan konuşmada çevre halkının davetli olduğu bir toplantı düzenleyeceklerini ve duman adamların gerçek yüzünü açığa çıkaracaklarını ilan ettiler. Ancak zaman geçip de toplantı vakti geldiğinde toplantıya hiç kimsenin katılmadığını gördüler. Momo, kulübesinin önünde tek başına üzgün bir şekilde oturup olanları anlamaya çalışıyordu.
Görevi gereği sokakları temizleyen çalışan Beppo, mesaisi sırasında görmemesi gereken bir olaya şahit oldu. Momo ile görüşmeye gelen ve küçük kızın söyledikleri karşısında kafası karışan duman adam, diğer duman adamlar tarafından sorgulanıyordu. Sorgulamanın ardından Beppo, hatalı bulunan duman adamın gökyüzüne doğru bir duman gibi yok oluşunu izledi. Bunu hemen Momo’ya haber vermeliydi. Beppo, gördüklerini anlatmak üzere Momo’nun yanına gitmek için var gücüyle bisikletin pedalına asıldı. Momo’nun gayeleri için bir tehlike olduğunu anlayan duman adamlar ise Beppo’dan çok daha önce kulübeye varmış ve Momo’yu aramaya başlamışlardı ancak küçük kız ortalıkta yoktu. Herkes Momo’yu ararken küçük kız kabuğunda “Beni izle” yazan bir kaplumbağanın peşine takılmış ve kente doğru yol almaya başlamıştı. Tuhaf tipli adamlar gittikten sonra kulübeye varan Beppo, Momo’nun orada olmadığını görünce duman adamların onu kaçırdığını düşündü ve gidip Gigi’ye durumu ve gördüğü tuhaf olayı detaylarıyla anlattı.
Momo, duman adamlara yakalanmadan küçük bir kaplumbağanın peşinde tabelasında, “Hiçbir Zaman Sokağı” yazan bir sokağa girdi. Kaplumbağanın kabuğundaki talimatlara uyarak hareket eden Momo kendini, “Hiçbir Yerde Evi” tabelalı bir evin önünde buldu. İçeri girdiğinde ise tuhaf heykellerin ve pek çok saatin bulunduğu bir odayla karşılaştı. Bu sırada Zaman Tasarruf Şirketi’nin çalışanları her yerde küçük kız çocuğunu arıyordu. Şirketin yönetim kurulundaki isimler ise küçük kıza ancak Hora Usta’nın yardım edeceğini düşündüler.
Devamını okumak ve dinlemek için HAP KİTAP uygulamasını ücretsiz indirebilirsiniz.
Böyle özetlerin bulunması ve aynı zamanda sesli olması çok önemli ve güzel dir