Dergah dergisinin Kasım 2014 tarihli 296. sayısı, geniş ve derinlikli bir orta sayfa sohbetine ev sahipliği yapıyor. Prof. Dr. İsmail Erünsal ile yapılan bu uzun röportaj, hem yakın dönem kültür tarihimize dair hem de kütüphanecilik ve edebiyat tarihi gibi alanlara dair önemli anektodlar ve detaylar içeriyor. Ve tabi ki İsmail Erünsal’ın nasıl bir ortamda yetişerek bu günlere geldiğini bihakkın anlamamıza yardımcı oluyor.

İsmail Erünsal’ın röportajda İSAM’ın kuruluşundan bahsederken söylediği “Ben daha ziyade kuruluş dönemi ile ilgili olarak hatıralarda unutulan noktalara temas ederek bazı arkadaşların hakkını vermek istedim” cümlesi, röportajın geneline dair de bir ipucu verebilir.

Çocukluğunda ve gençliğinde gittiği sohbetler, Milliyetçiler Derneği, MTTB, Aydınlar Ocağı ve İstanbul Türkoloji Kürsüsü, Erünsal’ın temas ettiği isimlerin sayısını tahmin etmeye yardımcı olabilir. Fakat yine de Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın vaazlarını, Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın tefsir derslerini, Abdükadir Kocamanoğlu’nun Arapça derslerini ve Ali Yakup Cenkçiler Hoca’nın Mustafa Çıtlak’ın evinde verdiği Edebü’d-Din derslerini burada zikretmek güzel olacaktır.

İstanbul’un en önemli kütüphanesinin temelleri nasıl atıldı?

Bir çok açıdan öğretici olan bu röportajın özellikle ilk kısmından, bahsi geçen dernek ve isimlere dair ince detaylar ve nükteler bulmak mümkün. Zikrettiğim isimlerin yanında, İstanbul Türkoloji’nin ortamı, Fatih Koleji’nde öğretmenlik yapan 10 hocanın kurduğu Enderun Kitabevi’ndeki sohbetler bu noktalardan bazıları.

Edinburg Üniversitesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra Kütüphanecilik Bölümünde hocalık yapan Erünsal, aynı zamanda birkaç sene Boğaziçi Üniversitesi’nde dersler vermiş. Çalışmalarının yanındaki temel uğraşı ise İSAM olmuş hocanın.

Kütüphane’nin kurulması, İslam Ansiklopedisi’nin düzenli, tertipli ve planlı bir şekilde yayına başlaması... Başka bir deyişle 25 sene sonra bugün 44 ciltlik bir Ansiklopedi’nin ve İstanbul’un en önemli kütüphanesinin temellerinin nasıl atıldığını çok öz bir şekilde anlatıyor İsmail Erünsal.

Bu noktada Türkiye’deki kütüphaneciliğin sorunlarıni, bu alanda yapılan yanlış tercihleri de nokta nokta vurgulamaya çalışıyor. Röpotajın son kısmını ise Hoca’nın çalışmaları oluşturuyor.

Kendi içinde üç kısmı barındıran ve bu üç kısımda, onlarca farklı isme ve meseleye kapı aralayan röportaj, hem bir ilim adamını tanımak, hem yakın dönem kültür tarihimize giriş yapmak, hem de Türkiye’nin en önemli kütüphanelerinden bir tanesinin kuruluşunu anlamak için bilmeyenler icin başlangıç, konuların ilgilileri için ise güzel bir kaynak niteliğinde...



Mehmet Erken imrenerek aktardı