Peki ya içindeki putları kim kıracak?

Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm’ın müştereken kabul ettiği büyük peygamber İbrahim (Aleyhisselam) hakkında, semavi dinler literatürü içinde diğer peygamberlere oranla daha geniş bilgiler yer almaktadır. Büşra Çakırhan yazdı.

Peki ya içindeki putları kim kıracak?

Bilhassa Yahudi ve İslâm kaynaklarında İbrahim’in, tevhid inancını temele alarak insanlığı İslâm’a davet ettiği ve göstermiş olduğu gayretler ele alınmaktadır. Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de insanlığı tevhid ve hidayete davet ederken yüce dinini İbrahim peygambere nispet ederek “Babanız İbrahim’in dini.”[1] ifadelerini kullanmaktadır. Kur’an’da en çok duası geçen peygamberdir.

İbrahim peygamberin Allah’ın sonsuz güce ve kudrete sahibi olduğuna dair aklî istidlalleri, doğumunun ardından annesiyle birlikte geçirdiği mağaradaki on beş aylık sürece kadar dayanmaktadır. Öyle ki orada geçen on beş ayın on beş senelik bir gelişime tekabül etmesinin verdiği taaccüple İbrahim, babasına bir yaratıcının mevcut olup olmadığını ve yaratılmışların sahibinin kim olduğu hakkında sorular sormaktadır. Böyle devam eden akıl yürütmelerin ardından mahlûkatın kendiliğinden oluşamayacağı fikriyle bir ilâh arayışı içinde olan İbrahim; gök cisimlerine sırasıyla “Rabbim budur” demiş, ama güneş çıkınca yıldızların, karanlık çökünce aydınlığın sönüp gittiğini görerek batıp giden varlıkların ilâh olamayacağını anlamıştır. “Gerçek şu ki ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim.”[2] diyerek; yaratıcının varlığını kabul etmiş, bir ve tek olduğuna inanmış, ondan başka kendine Rab edinmemiştir.

Allah tarafından seçilip peygamberlik vazifesi verildiğinde önce babasına tebliğde bulunan İbrahim (Aleyhisselam), kovulmakla tehdit edilmiş ve fikirleri kabul görmemiştir. Daha sonra da kavmine hak din İslâm’ı anlatıp onları hakikate davet etse de çağrısına müspet bir yanıt alamamıştır. Bir bayram günü kutlamalar için şehir dışına çıkan halk, döndüğünde ibadet ettikleri putların kırılmış bir vaziyette olduğunu ve de büyük putun elinde bir balta durduğunu görünce bu işi elbette ki İbrahim’in yaptığını anlayarak hiddetlenmişlerdir. Aynı zamanda ilâhlık iddiasında bulunan Nemrud’a karşı da delilleriyle hakikati ispat eden büyük peygamber, insanların tepkisiyle karşılaşmış ve de davası uğruna ateşe atılmak dâhil türlü cefalara maruz kalmıştır.

İbrahim suresinin otuz beşinci ayetinde zikredildiği üzere, yeryüzünün ilk mabedini inşa etmesinin ardından İbrahim (Aleyhisselam) Allah’a, “Rabbim! Bu şehri (Mekke’yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut! Çünkü onlar (Putlar) insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular.[3] şeklinde dua etmektedir.

İbrahim’in duasındaki özellikle “Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.” ifadesi dikkat çekmektedir. Öyle ki ulu’l azm peygamberlerden biri dahi olsa da o, hem kendisinin hem de zürriyetinin putperestlikten beri durmaları noktasında Allah’a dua etmektedir. Hem nefsinin hem de neslinin Allah dışında bir varlığa ibadet etmemeleri hususunda İslâm ve iman endişesi taşımaktadır. Ayet-i Kerimede yapılan dua; küfre düşmekten, dalalete sapmaktan uzak olmak ve benzeri tabirlerin yerine, bizzat “Put” kelimesiyle ifade edilmektedir. Peki, insanlığa bir tevhid mücadelesi örneği ortaya koyan İbrahim peygamberin bu denli sakındığı putların esas manası nedir?

Bilinmelidir ki kastedilen putlar; cahiliye devri Arap yarımadasında farklı malzemelerden yapılan muhtelif şekil ve mahiyetteki taşlar, gök cisimleri, hayvanlar değildir. Bilakis burada içtinap edilmesine dikkat çekilen putlar; insanın yüce yaratıcıyla birlikte kalbinde başka bir varlığa daha yer vermesidir.

Istılahî olarak put edinmek, “Lâ ilâhe illâllah” hakikatine muarız bir şekilde davranmaktır. İnsan, şehadetle birlikte hayatın her alanında Allah’a muhtaç, her alanında hükmün O’na ait olduğunu kabul etmiş olmaktadır. Hâlbuki günümüzde insanlar nesneleri put edinmeyi bırakıp ırkçılık yaparak toprağı, para sevdasıyla makamı, güzellik ve hızı, kibir ve ihtişamı kendilerine ilâh tutmuşlardır.

Çağdaş putlar, zahirî putlardan daha tehlikelidir. Zira onlar, İbrahim’in (Aleyhisselam) tek bir hareketle kırıp attığı putlara benzemezler. Şirkten uzak durma, tevhidde istikrar her daim elzemdir. Kalplerimizin derinine nüfuz etmiş tozu, pası ortadan kaldırmak için Allah bizlere rahmetiyle muamele etsin, lütfuyla kuşatsın. Nitekim mesele inançsızlık değil, itaatsizliktir.  

Büşra Çakırhan

29 Mayıs Üniversitesi/Kelam anabilim dalı

Dipnot:

[1] Hac Suresi, 78

[2] Enam Suresi, 79

[3] İbrahim Suresi, 35

YORUM EKLE