Kurban bize ne diyor?

Kurban bayramlarında kesilen kurbanlar mecazen olup hakiki kurban olmayı sembolik olarak gösterir. Her kurban bizi değiştirmeli ve Allah’a yaklaştırmalı… İsmail Güleç yazdı.

Kurban bize ne diyor?

Allah’a olan yakınlığımızı göstermek niyetiyle, her yıl belli günlerde, belli özellikleri olan bazı hayvanların ibadet maksadıyla kesilmesine kurban diyoruz. Bu genel anlamın sorumuzun cevabını içerdiği söylenemez. Sorumuzun cevabını, verebilmek için Kur’an’da, Maide suresinde anlatılan Hz. Âdem’in (as) iki oğlunun kurban kesme olayına dikkatlice okuyalım. “Habil ile Kabil Allah için kurban etmişlerdi de Habil’inki kabul edilmiş Kabil’inki kabul edilmemişti. O zaman Kabil Habil’e ‘Ant olsun seni öldüreceğim’ demiş Habil de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder’ demişti.”

Ayette anlatılan olayda Habil bakmakla yükümlü olduğu ve çobanlığını yaptığı sürünün en güzel hayvanını, çok güzel ve sevimli bir kuzuyu günü ve saatinde belirtilen yere kurban olarak bırakmıştı. Yine Habil gibi kurbanla imtihan edilen kardeşi Kabil ise sorumluğunu taşıdığı bahçeden yerlere düşen meyveleri toplamış ve bir çürük sepete koyup belirtilen yere kardeşininkiyle birlikte bırakmıştı. Ertesi günü geldiklerinde malum manzarayla karşılaştılar. Çürük meyveler yerinde dururken sevimli kuzu kabul edilmişti. Ve bunun üzerine Habil ile Kabil arasında ayette geçen konuşma gerçekleşti. Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder, dedi Habil.

İlk mesaj: Allah için yapmak, en iyisini yapmak.

Kurbanın olduğu bir başka olay Hz. İbrahim (as) ile oğlu Hz. İsmail (as) arasında geçmişti. “İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince, yavrucuğum, rüyamda seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün ne dersin? Dedi. O da cevaben, babacığım emir olunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. Her ikisi de teslim olup onu alnı üzerine yatırınca, ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandır.” (Saffat 37/102-111) Bir rivayete göre gönderilen koyun Habil’in kuzusu idi. Rüyada, Hz. İbrahim’in, hayattaki en değerli varlığını Allah’ın iradesi olarak gördüğü bir işaret üzerine kurban etmeye hazır olup olmadığının denenmesi yatmaktadır. İsmail, İbrahim’in yüz yaşında sahip olduğu bir erkek evlattır. Onun için ne kadar değerli olduğunu tahmin etmek hiç güç değil. Onun bu davranışı fedakarlığın ve samimiyetin en son mertebesidir. Yüz yaşından sonra verene tekrar geri vermek. Ya İsmail’in hiç tereddüt etmeden ve kendisine söylenileni sorgulamadan kabul etmesine ne demeli. Teslimiyetin son mertebesi bu olsa gerek. En çok sevdiğimiz şeyden istendiğinde Allah için vazgeçmek. Bunun örnekleri İslam tarihinde çoktur.

İkinci mesaj: Çok sevdiklerimizden bile Allah için düşünmeden vazgeçebilmek.

“Allah nefsinizi boğazlamanızı emrediyor”

Sufiler, Hz. İbrahim’in durumunu fenâ mertebesi olarak telakki ederler. Bu ise; kulun kendisini Allah yolunda feda etmesidir. Olaydaki kurbanlık koç ise nefsin simgesidir. Bakara suresinde “Allah bir sığır kesmenizi emrediyor” (2/67) buyuruluyor. Buradaki sığır insanın nefsidir. Kimi mutasavvıflar nefsin üç halini üç hayvana benzetirler. Kebş (koç) bakara (sığır) ve bedene (deve). Nefsin ham haline koç, pişmesine sığır ve yanmasına da deve denir. Pişmek ve olgunlaşmak, kötü huy ve alışkanlıklardan vazgeçmek, yanmak ise bütün makam ve halleri aşmaya denir. Bu açıdan bakıldığında “Allah nefsinizi boğazlamanızı emrediyor” şeklinde de anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bayramlarda kesilen kurbanlar mecazen olup hakiki kurban olmayı sembolik olarak gösterir. Her kesilen kurban bizi Allah’tan uzaklaştıran bir alışkanlığımızı gidermeli ve her sene bir önceki seneden daha çok yakın hissetmeliyiz kendimizi Allah’a.

Üçüncü mesaj: Kurbet, yakınlaşma yani değişim. Her kurban bizi değiştirmeli ve Allah’a yaklaştırmalı.

Yaklaşmanın son mertebesi ise şu menkıbede gizli. Zünnun-ı Mısrî (ra) anlatıyor: Bir kurban bayramında insanlar kurban kesmekle meşguldü. Kimse birbirleriyle ilgilenmiyordu. Bir genç yanımda durmuş hiç konuşmuyordu. Bir müddet sonra yönünü semaya çevirdi ve “Allah’ım! Bu insanlar kestikleri kurbanlarla sana yaklaşıyorlar. Ben ise kurban edip sana yakınlaşmak için nefsimden başka bir hediye bulamıyorum.” dedi. Sonra işaret parmağıyla boğazını işaret etti. Boğazında bıçakla yapıldığı gibi bir çizgi çizdi ve hemencecik orada öldü.

Yılda bir kurban keserler halk-ı âlem ıyd içün          
Dem be-dem saat be-saat men senin kurbanınem

İsmail Güleç

YORUM EKLE

banner36