Kalabalık şehirler, unuttuğumuz yüzler, hatırlamadığımız ama bizi biz yapan hikâyeler...
Yazdığı ilk kitap çok popüler olmuştu ama onun istediği bu değil, o insanların saygısını kazanmak istiyordu. Popüler olanın küçümsendiği bir toplumda yaşıyor, saygı duyulan olmak istiyordu. Kendi olmadığı bir hikâyesi ve çözmesi gereken düğümleri vardı. O’nu ilk fark ettiğinde geceydi. Yağmur yağıyor, sokak lambasının ışığını titretiyordu. Hava rüzgârlıydı ve her şey rüzgârla aynı yöne hareket ediyordu. Aniden gördü onu, boşluğu. Bir kaya vardı sanki sokak lambasının dibinde. Bir boşluk… Hacmi olan bir boşluk… Tam orada yağmur damlaları birleşiyor, boşluğun üzerinden akıyorlardı.
Boşluk… Her gün bir adım daha yaklaşıyordu. Ondan kaçması gerekiyordu belki de ama iki yıldır içerideydi. Vakti daralmıştı, onu yutan boşluğun parçalarını birleştirmesi için sadece iki haftası vardı. Senarist ve yazar Meryem Gültabak, bir kadın ve her gün ona adım adım yaklaşan boşluğun gerilim dolu romanı İnsan Boşluktan İbaret ile aile meselesi dediğimiz kırık bir aşk öyküsüne davet ediyor okurunu.