Tez zamanda Tezveren Dedeler
“İstanbul kazan siz kepçe” olsanız İstanbul’daki türbe ve kabirleri ziyaret etmekle bitiremezsiniz. Ben âcizane 15 senedir bunu başaramadım. Bu gönül sultanlarına halkımız tarafından değişik isimler ve lakâblar verilmiş, isim veya lakâbın sonuna “Dede” veya “Baba” ilave edilmiştir. “İstanbul’u gezdim tozdum, kalmadı geriye mekân” diyen herhalde yalan söylemiş olur. Her semtte, her mahallede mutlaka bir türbe veya kabir karşınıza çıkabilir.
Türbeler özellikle mübarek gün veya gecelerde ziyaret edilen mekânlardır. Morallerin sıfıra düştüğü zamanlarda, türbeler adeta bir umut kapısı oluverir. Sıkıntılar, bunalımlar ve dilekler bu kapılarda dile getirilir. Kimi deruni âleminde bunu dile getirirken, kimi türlü türlü hurafelere baş vurarak ziyareti ilginç bir hale getirir. Sıkıntı başa geldiğinde “mahalledeki türbe” akla gelir ve hemen harekete geçilir. Hani uzun yıllar bir semtte veya mahallede ikamet eden kişi, yanı başında medfun bulunan o Allah dostunun türbesinin varlığından bî-haberdir ya... Ama dert bin olunca “bir kez varayım Sultana” denir. Eskilerin dediği gibi “İstanbul’un dedesi ve babası çoktur.” (Saymakla bitmez, sakın denemeyin.) Bu haberimizde şehr-i İstanbul’un dört bir yanında sırlanmış olan Tezveren Dedeler’den bahsedeceğiz.
İstanbul ve Anadolu'nun birçok semtinde Tezveren Dede Türbesi bulunmaktadır. Elbette ki, bu türbeler aynı kişiye ait değildir. Ancak dileklerin tez gerçekleşmesi anlamında kullanılan bu isim, türbede yatan zatın kimliğinin önüne geçmiş durumdadır. Araştırmalarımıza göre İstanbul’un çeşitli bölgelerinde dört tane Tezveren Dede Türbesi bulunmaktadır. İstanbul haricinde ise Bursa’daki Tezveren Baba, şehrin en çok ziyaret edilen türbelerinin başında gelmektedir. Diğer bir Tezveren Ahmed Dede ise Manisa’da medfundur. Hülasa-i kelam; tez zamanda duaların kabulü için Tezveren Dede’ye gidilir. Dualar edilerek ruhuna hediye edilir. Dilekler en kısa zamanda gerçekleştiyse Tezveren Dede Sultan’a gidilmiş demektir. Hepsinin ruhlarına el-Fatiha.
Dolapdereli Tezveren Baba
Türbesi Dolapdere’dedir. Rivayete göre Tezveren Baba’nın ayakları yokmuş ve takunyaları eline takıp öylece dolaşırmış. Anlatılana göre, bu takunyaların tıkırtıları duyulurmuş.
Langalı Tezveren Dede
Kabri, Kumkapı’da, Türkeli Caddesi’ndedir. Bu mahalde vaktiyle Şeyh Ferhad Mescidi bulunmaktaymış. Tezveren Dede diye bilinen bu zatın asıl ismi Mahmud’dur. Kendisi Ferhad Paşa Şeyhi diye yad edilen Şeyh Ramazan Halvetî Efendi’nin halifesidir. Ferhad Paşa’nın İstanbul’da yaptırdığı vakıfların ilki “Şeyh Ferhad” ve “Musalla” isimleri ile anılan mesciddir. Langa’da, Musalla semtinde inşa edilmiş olan bu mescid İhtifalci Mehmed Ziya Bey’in “İstanbul ve Boğaziçi” adlı eserinde “Musalla Medresesi” adı ile kayıtlıdır. Mi’mar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Mabedin Şeyh Ferhad ismi ile yad edilişi şöyle olmuştur. Ferhad Paşa’nın gördüğü bir rüyâyı Şeyh Mahmud Efendi tabir ederek kendilerinin vezir-i azam olacağını ve Padişaha damad olacağını söylemiş ve söyledikleri çıkınca Paşa da Şeyh Mahmud Efendi için bu mescidi yaptırmıştır. Fakat yanlışlıkla mabed “Şeyh Ferhad Câmii” adı ile anılagelmiştir. Söz konusu mescid 1781 senesindeki yangında yanmıştır.
Yolun ortasındaki kabirde şu kitabe yer almaktadır:
Tezveren Dede (?-1568)
Asıl adı Mahmud’dur. Halvetiyye tarikatına mensup Şeyh Ramazan/ Halveti Efendi’nin halifesidir. Ümmi olmakla beraber keşfi açık keramet/ ehli birisiydi. Zamanın padişahları ve ileri gelen devlet ricalinin kendi/ akibetlerini sordukları ve yapacakları işlerle ilgili tavsiyeler aldıkları/ rivayet edilmektedir. Kabir ziyareti adaplarını öğrenip böyle zatların/ karşısına nasıl çıkılacaksa öyle çıkmaya gayret edelim. Cenab-ı Hakk sırrını/ mukaddes eylesin.
Ruhuna El Fatiha
Yıllar önce burayı ziyaret etmiştim. Malumat edinebilmek için bir mahalle sakininden şu ilginç hikâyeyi dinlemiştim. “Efendim Tezveren Dede bir odun deposunda çalışmakta olan birisiymiş. Her seferinde odunları tez attığı için kendisine Tez Veren Dede ismi verilmiş”. Tabii buna benzer kulaktan dolma, uydurulmuş yüzlerce hikaye var İstanbul ve Anadolu erenleri ile ilgili. Doğrusunu araştırmak lazım.
Çemberlitaşlı Tezveren Dede
Türbe, Divanyolu Caddesi üzerindeki Sultan II. Mahmud Türbesi'nin yanındaki Basın Müzesi binasının bitişiğinde yer almaktadır. Kimliği hakkında çeşitli rivayetler vardır. Kimine göre Fatih Sultan Mehmed Han’ın ordusunda bulunmuş erenlerdendir, bazılarına göre ise meşayıhdan olup ismi Alî’dir. Çemberlitaş’taki Atik Ali Paşa Camii’nde vaazlar verir, onun sohbetini dinleyenler huzur içinde camiden ayrılırlarmış. Hatta sohbetinde bulunan ve camiden ayrılan kişiye yolda rastlayanlar “Yüzün nurlanmış, yoksa Tezveren Dede’nin sohbetinden mi geliyorsun” derlermiş. Eskiden İstanbul’un en çok ziyaret edilen türbelerinden biri olan Tezveren Dede Türbesi’nin duvarında asılı olan mermer kitabede şunlar yazmaktadır:
FATİHLE
GELENLERDEN
TEZ VEREN DEDE
1953
Paşabahçeli Tezveren Dede
Paşabahçeli Tezveren Dede’nin kabri, Paşabahçe Cam Fabrikasının girişindedir. Civar halka göre Tezveren Dede, Beykoz Yu’şa Tepesi’nde (ya da diğer adıyla Yu’şa Dağı) medfun bulunan Yu’şa Peygamberin silah arkadaşıdır. Bir başka rivayete göre ise İstanbul fethinde bulunmuş erenlerdendir. Kabrinin etrafı çevrili olup içinde serpuşlu bir şahide (mezar taşı) yer almaktadır.
Doğan Pur bir fatiha niyetine haber verdi
Tekkeler... dergahlar... olmazsa olmazlarımız...
ve İstanbul'u keşfetmenin önce kabirlerden geçtiğine inanan biri olarak; Hak dostlarının kabirlerini ziyaret edip kendimize dönmemiz gereken şu modern zamanda böyle haberleri dünyabizim'de görmek ne güzel...
Meczuplarla ilgili haberinizi de ayrı bir ilgiyle okuduk.
Bizi dervişlerden böyle hep haberdar edin inşallah...