Cahit Zarifoğlu 1978 yılında başlayarak, üç yıl süreyle Mavera'nın okuyucularla köşesini yönetti. Şair bu köşede, okuyucuların ele alınmaya değer bulduğu mektuplarını cevapladı. Verdiği cevaplarda, soğuk bir eleştirmen yukarıdanlığından ziyade, dostça, dervişçe bir tutumu benimsedi; bir hasbihal, bir sohbet içtenliği ve sıcaklığı içinde sundu görüşlerini. Denebilirse, genç okuyucuya “ağabeylik” etti. Şiirde tutunabilmesi, varlık gösterebilmesi için, onun her şeyden önce düzenli bir okuyucu çevresi içinde yer almasını istedi. Mektuplarında, yola yeni koyulan genç yetenekler, çetin şiir serüvenlerinin akıbeti bakımından yönlendirici, belirleyici işaretler buldular: kimileri yola devam etti, pek çoğu da işin başına geri döndüler.

Bu çalışmamızda, değindiğimiz “okuyucularla” köşesini esas alarak, Zarifoğlu'nun şiir üzerine düşüncelerini, genç şairlere önerilerini, uzun ve dar şiir geçidinin engellerine, tehlikelerine, tuzaklarına dair uyarılarını belli bir dizgesel bütünlük içinde tespit etmeye çalıştık.

Aşağıdaki satırlarda, kimi ortak başlıklar altında, bu düşünce, öneri ve uyarılardan bir kısmını bulacaksınız:

Dil sorunu. Çalışmalarına yeni yeni başlayan şairlerin takılıp kaldığı birinci konu bu. Müslümanlık ölçüleriyle dil arasında yanlış bir bağlantı kurmaktan kaynaklanan çelişkili adımlar, haliyle farklı alanlara da sirayet ediyor. Kimileri öz Türkçe kelimeleri “şov yaparak” kullanıyor, bunun kendi ürününün kabulünü kolaylaştıracağı kadar, şiirini de şiir yapacağı gibi haksız beklentilerle avunuyor, avutuyor emeğini. Hele hele, bu tür kelimeler kullanarak bütün insanlardan farklı olduğunu ispat edeceğini sananlar var ki, Zarifoğlu'na göre bunlar sadece ve sadece “gülünç” oluyorlardır. Aslında gerek eski gerekse yeni kelimeler şiirde