İnsan doğuştan iki eğilimlidir.
Dünya ile ahiret, önem açısından, çekişme halindedir. Günah ile sevap; hazların menşei, doğru ile yanlış velhasıl mücadele; ekonomik, siyasi olmaktan önce insan benliğinde çatışmaya çıkıyor. Bir bakıma çatışmanın temeli bünyede başlıyor.
Rabbi bilmek, tasdik etmek dil ile mümkün; ancak aynı kesinlikte bu ayrımı, eyleme, hale ve zihnin inşasında geçerli kılmak, anlık olabilecek kolaylıkta değildir.
Çeşitli zayıflıklarıyla malul olan Âdemoğlunun, ipin ucunu bir an bırakmasıyla, gafletin kuşatmasına maruz kalacağı bahis konusudur.
Sürekli, anbean diri kalmanın ve hedefi “Bir”den ayırmamanın bir ömür hâsılası dahi bilgiye tekabül eden net ayrıma karşılık gelmez.
Yaşamak, bu nedenle kirlenme anlamına geliyor; bir başka değişle zaaflarından, zayıflığından ötürü, ikiden ayağının birini tam kesemiyor.
Mevla’nın rahmeti bu nedenle her an gerekli. Sürekli bu taleple iç içe bulunmayı; dua duruşunda durmayı istemeli mümin.
Bunu da hakkıyla yapamayacağını görecek insan.
Eksikliğini keşfetmesi kârı olacak…
Ahmet Mercan yazdı.