'Bir Kadın' olarak başlayan var olma mücadelesi

Bir kadın tarafından yazılmış ilk eser olan Zafer Hanım’ın Aşk-ı Vatan’ın ardından Tanzimat sonrası dönemin ilk Müslüman Türk kadın romancısı olan Fatma Aliye Hanım, 1891 yılında Ahmet Mithat ile birlikte Hayal ve Hakikat isimli romanı kaleme alır. Fakat bu eserde yazarın adı verilmez, onun yerine “Bir Kadın” ifadesi geçer.

'Bir Kadın' olarak başlayan var olma mücadelesi

“Dünyada ilk kadın okumayı öğrendiğinde kadın problemi ortaya çıktı.”

                                                                                                   Marie von Ebner Eschenbach

Kadının edebiyat ve yazın dünyasında adını duyurabilme çabası tarih boyunca içinde olduğu var olma mücadeleleri arasında en zorlu olanlarından biri oldu. Onun edebiyat dünyasına girişi aynı zamanda duygu ve düşüncelerini ve yaşadığı sıkıntıları kalıcı olarak aktarabilmesine de imkân sağladı.

Sözel kültürün egemen olduğu dönemlerde kadınlar ninni, masal, ağıt gibi halk edebiyatı türlerinin gelişmesine katkı sağlarken; yazılı edebiyata geçişle birlikte özellikle divan edebiyatında, kadınların edebiyat dünyasındaki varlığı daha sınırlı oldu. Dönemin toplumsal koşulları ve sosyal hayatı değerlendirildiğinde, kadınların kısıtlı eğitim imkânlarına sahip oluşu ve ayrıca yazın dünyasındaki erkek egemen yapı; onların edebiyat alanında var olmalarını ve kendilerini tanıtabilmelerini de engelledi.

Türk edebiyatında özellikle kurguya dayalı eserlerde kadınların adını duyurması Tanzimat sonrası ile başlar.  Bu dönemde toplum ile birlikte edebiyatta da ciddi bir değişim ve dönüşüm hareketi yaşandı. Daha önceleri kadının evlilikte, sosyal hayatta, aile hayatında yaşadığı sorunlar hep erkek yazarların kaleminden ve onların bakış açısıyla dile getirilirken; 19. yy.’ın son çeyreğiyle birlikte kadınlar artık tam manasıyla edebiyat dünyasında kendi isimleri ile var olmaya başladılar.

İlk kadın yazarların okuyucuları ile buluşması gazete ve dergiler aracılığıyla oldu. Toplumda yaşanan değişim, kadınların kendilerini farklı bir bakış açısı ile tanımalarını, sınırlı imkânlar dâhilinde de olsa okuyup, öğrenmelerini ve fikir üretmelerini sağladı. Sosyal hayata katılım sağlayan ve özellikle varlıklı ailelerde büyümüş ve iyi eğitim almış olan kadınlar, zamanla hemcinslerinin toplumsal hayattaki yerlerini, yaşadıkları sıkıntıları görmüş ve bunun üzerine kafa yormaya başlamışlardı. Ayrıca Meşrutiyet ile birlikte genişleyen haklar ve özgürlük ortamı da kadınların sosyal hayat içerisinde daha aktif rol alması için zemin hazırladı.

Millî mücadele yılları ve Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise kadın yazarların edebiyat dünyasına önemli eserler bıraktıkları ve artık kadının erkek dilinden değil, kadın dilinden anlatıldığı bir dönem başladı. Bu dönemin kadın yazarları gerek yazdıkları eserlerle gerekse de kendi hayat hikâyeleri ile tüm kadınlara örnek oldu, önünü açtı. Öyle ki bu kadın yazarlar aynı zamanda ilkler arasına adlarını yazdırdılar.

Kadın yazarlar yazdıkları eserlerde o döneme ayna tutmakla birlikte kadının gerek evde gerekse toplumsal hayattaki konumunu, yaşadığı sorunları gelecek kuşaklara aktarma noktasında önemli katkılar sağladılar. Bu eserler zaman içerisinde kadınların sosyal yaşamda kat ettikleri yol ve yaşanan değişim sürecinin anlaşılması açısında da önemli bir tarihi kaynak niteliği taşıdı. Kadınlar ortak duygularını, yaşadıklarını, karşılaştıkları zorlukları paylaştıkça onların dilinden edebiyat aleminde bambaşka bir dünyanın kapıları aralandı.

Bir kadın tarafından yazılmış ilk eser olan Zafer Hanım’ın Aşk-ı Vatan’ın ardından Tanzimat sonrası dönemin ilk Müslüman Türk kadın romancısı olan Fatma Aliye Hanım, 1891 yılında Ahmet Mithat ile birlikte Hayal ve Hakikat isimli romanı kaleme alır. Fakat bu eserde yazarın adı verilmez, onun yerine “Bir Kadın” ifadesi geçer. Fatma Aliye Hanım’ın kendi adı ile yayımladığı ilk romanı ise Muhadarat (1892) olur.  

Fatma Aliye Hanım, Türk edebiyatının kadınları -bir anlamda da kendisini- yazma cesaretini gösteren ilk kadınıdır. Kitap, dergi ve gazete yanında sivil toplum örgütleri içinde de sorumluluk alan çağdaşları Şair Nigâr Hanım ve Makbule Leman'la ilk kuşağın kadın ediplerini temsil ederler. (Argunşah H.,8 -09 Mart 2016, syf.4)

Fatma Aliye, çağdaşlarına öncülük ederek edebiyat dünyasında kadınları ve onların sorunlarını dile getiren ilk isim olurken; ardından gelen kuşağın önemli kadın yazarlarından olan Halide Edip Adıvar, çıtayı biraz daha yükseltir ve değerli eserlere imza atar.

Bu anlayışla Fatma Aliye ile Halide Edib’in temsil ettiği bu iki kuşağın 1923’e kadar yazdıkları eserlere bakıldığında birbiriyle çok ilgili, aralarında çok yakın sebep sonuç ilişkileri bulunan ve devrin izdüşümleri olarak değerlendirilebilecek iki esas konuya geniş yer verdikleri görülür. Bunlar; kadın eğitiminin gerekliliği, bu eğitimin yönü ve sonuçları ile evlilik ve etrafında yer alan eş seçme ve boşanma gibi dönem ve kadın açısından önem arz eden başlıklardır. (Argunşah H.,8 -09 Mart 2016, syf.4)

Dönemin diğer önemli kadın yazarları arasında yer alan Şükufe Nihal, Suat Derviş, Halide Nusret Zorlutuna, Kerime Nadir, Samiha Ayverdi gibi isimleri de gelecek kuşaklara öncülük etmiş kıymetli kadın edebiyatçılar arasında saymak mümkündür.

Türk edebiyatında Tanzimat’tan Cumhuriyete kadar olan bu dönemde kadın yazarlar yazdıklarıyla tarihsel gelişim süreci içerisindeki dönüşümlere paralel olarak kendi dünyalarında yaşananları da yansıtma imkânını buldular. Bu durum “kadının sesinin” toplumun birçok kesimine ulaşmasına ve kadınların kendilerini yazdıkları ve kendilerini anlattıkları eserler ortaya çıkarmalarına fırsat verdi.

Böylelikle kadın yazarların kadın duyarlılığı ile kaleme aldıkları her eser, sonraki kuşaklar için aydınlatıcı birer fener olurken; onların her seferinde edebiyat dünyasında bir basamak daha yükselmelerini ve varlıklarını kalıcı kılmalarını sağladı. 

Bu sebepledir ki kadınların toplumsal hayattaki varlıkları ve güçlerine paralel olarak edebiyat sahasında da adlarını daha güçlü ve daha etkili bir şekilde duyurdukları günümüz yazınında; geçmişte bu önemli kadın yazarların gösterdiği var oluş mücadelesini ve çabalarını unutmamalıdır.

Deniz Gökkan


Kaynakça:

* Argunşah H., "Tanzimat’tan Cumhuriyete Kadın Yazarlar ve Kadınla İlgili Konular 8- 9 Mart 2016," Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kadın Edebiyatçılar Sergisi ve Sempozyumu, İzmir, Turkey, 2016, syf.4.

YORUM EKLE