Hatay’ın Kırıkhan ilçesindeki Darb-ı Sak Kalesi üzerinde inşa edilen Beyazid-i Bestami Külliyesi'nin kültür dünyamızda önemli bir yeri vardır ve geçmişten günümüze kadim izler taşır. Külliye, İskenderun’a 35, Hatay’a 40 kilometre uzaklıktadır. Adana istikametinden gelirken Erzin, Dörtyol, Payas ve İskenderun ilçelerini geçtikten sonra yokuşlarıyla ünlü Belen’e ulaşırsınız. Geçmişte güzergâhı kullanan ordular, kervanlar bin bir güçlükle burayı geçmiştir. Günümüzde ise kamyon, tır ve benzeri araçlar bu geçidi geçerken zorlanır, araçlar hararet yapar. Dağların arasında ilerleyerek Belen’e çıktıktan sonra da top boğazı istikametinden Kırıkhan’a gidilir. Kırıkhan adını geçmişte bu muhitte bulunan hanlardan almıştır. Bugün aktif bir han olmasa da ilçe ismiyle geçmişteki hanları hatıra getirir. Kırıkhan'ın ciğer kebabı meşhurdur. Kırıkhan'da ciğer yemediyseniz buraya uğramamış sayılırsınız. Bir dönem Fransızların işgalinde kalan Kırıkhan, Halep-Antakya ticaretinin de önemli bir noktasıdır.

Yüksek bir kayalık üzerinde kurulan Darb-ı Sak Kalesi, Amik ovasına hâkim bir yerdedir. Buradan Amik ovasının belli kısımlarını gözetlemek mümkündür. Kaleye araçla çıkmak dahi zordur, kaleye yaklaştıkça yapılar daha net görülür. Darb-ı Sak Kalesi üzerinde yer alan külliye; cami, medrese, çeşme, su kemeri, türbe, mezarlık, otopark ve kurban kesim yerinden oluşmaktadır. Külliyede en son 2013 yılında restorasyon yapılmıştır. Yapılar kalenin eteklerindeki farklı noktalarda dağınık olarak inşa edilmiştir.

Kale ve civarında hayli zeytin ağacı vardır. Uzaktan baktığınızda külliyenin büyük bir kısmını zeytin ağaçlarından göremezsiniz. Kalenin tepesinde dalgalanan şanlı bayrağımız da Amik ovasının belli bir kısmından gözükür.  Kaleye uzaktan batığımızda gözümüze ilk olarak su kemerleri çarpar. Su kemeri kale gibi yüksek yapılmıştır. Kemerin alt kısmında üç adet yuvarlak kemer vardır. Kemerlerin üstündeki taşıyıcı payeler yardımıyla ana kemer üzerinden kaleye su kanalı getirilmiştir. Taş malzemeden yapılan su kemeri işlevini hala korumaktadır.

Sökmenoğlu ailesi mezarlığı

Külliyenin güney tarafındaki hazirede ise Hatay devletinin kurucusu Tayfur Sökmen’in aile eşrafından Murat Sökmenoğlu, Bahir Sökmenoğlu, Necla Sökmenoğlu ve Koca Mursal medfundur. Bu mezarlar mermerden yapılmış ve sanduka üstleri çimlerle yeşillendirilmiştir. Yine bu kısımdaki mermer levhada: “1318 tarihli Halep Vilayeti Salnamesi sayfa 238’de Mustafa Şevki Paşanın mescidi tamir ve tevsi ettiği” yazılıdır.

Sökmenoğlu Ailesi Mezarlığının olduğu taraftan kaleye çıkıyoruz. Kaleye çıkarken sol tarafımızda kalan yapı dikdörtgen formlu ve kesme taştan yapılmıştır. Kemerli bir kubbe ile de örtülmüştür. Günümüzde metruk durumda olan bu yapının ne amaçla kullanıldığını tam olarak çözemedik. Kalenin tepesine çıkarken eski yapılardan kalma kimi izleri görüyoruz.  Yapılacak detaylı araştırmalarla bu yapılar ve işlevsellikleri ileride mutlaka gün yüzüne çıkacaktır.  Kale, tepesine çıkan fotoğraf meraklıları için de güzel manzaralar sunar.

Günümüzde bir kısmı bayan mescidi bir kısmı da kapalı olan yapılar geçmişte medrese olarak kullanılmıştır. Medrese beş hücreden oluşmaktadır. Pencereleri dikdörtgen formludur. Medresenin giriş tarafındaki sivri kemerli kapısında yer alan kitabenin yeri günümüzde boştur. Kitabe muhtemelen ya kaybolmuş ya da başka bir yere taşınmıştır. Medrese yanındaki duvar diplerinde sütun, sütun başlıkları ve taş tekneler vardır. 

Külliyenin giriş kısmındaki tek katlı binada yöresel ürünler ve kimi hediyelik eşyalar satılmaktadır. Bizde bir hatıra olsun diye külliyenin isminin yer aldığı bir anahtarlığı beş liraya satın aldık. Burada kurban adak başvuruları da alınmakta ve kurbanlar kesilmekte. Yılın her vakti külliyenin ziyaretçileri vardır. Genç, yaşlı kadın erkek hiç fark etmiyor. Ziyaretçiler, İstanbul’daki Eyüp Sultan, Bursa’daki Emir Sultan, Diyarbakır’daki Hz. Süleyman gibi önemli zatların makamına her zaman gitme imkânı bulamasalar da, Beyazid-i Bestami makamını yakın olmasından dolayı sürekli olarak ziyaret edebilmektedirler. Külliye önemli günlerde de ziyaretçi akınına uğrar.

Bu külliyenin bakımını yıllardan beri Konyalı ailesi yapmaktadır. Kale girişindeki mezarlıktaki taşlarda yazan Konyalı ifadesi de bunun en büyük delilidir.

Külliyenin önemli yapılarından biri de cami kısmıdır. Camiye sivri kemerli bir kapıdan giriş yapılır. Kapı üzerinde 5 satır, 10 kartuşluk tamir kitabesi yer alır. Hicri 1308 tarihli, kitabenin yan tarafındaki levhaya da günümüz Türkçesiyle okunuşu yazılmıştır:

İbn-i Mürsel ocağında abd-i ahka kuluna

İlham idup Kâdir Allah Emr-u ferman eyledi

Büsbütün harap olan iş bu mahalli Âlinin

Lüzümu tamirine lütfu hakla sa’y eyledi

Destegir  himmet-i İbn-i İsa Eba Yezidi Bestami’yle

Sayeyi Sultan Hamidi sânide  hüsnü hizmet eyledi

Kimdir ol abd-i hakir El-Hac Mustafa Paşa

Yüz sürüp dergâhı tayfana arz-u niyâz eyledi

Leyle-i berâtide söyleyüp şevk ile tarih tamen kendusu

Hamdülillah muinûm Şefim Muhammed hak muvaffak eyledi

Kitabelerin kalıcı malzeme üstüne yazılması isabetli olmuş

1308 tarihli tamir kitabesi en isabetli bilgiyi veriyor. Sultan II. Abdulhamid döneminde Mürsel ailesinden Mustafa Paşa, tamirini gerekli görmesi üzerine bu külliyeyi restore etmiştir. Kitabelerin önemi burada bir defa daha ortaya çıkıyor. Kalıcı malzeme üzerine yazılan yazılar, yanlış eksik bilgilerin de önüne geçiyor.

Sivri kemerli kapıdan içeri girince Mustafa Şevki Paşanın sandukalı, baş ve ayak taşlarının olduğu bir mezar yapısı vardır. Mezar taşı hicri 1330, miladi ise 1911-1912 yıllarına tekabül eder. Baş taşı yuvarlak kemerli, ayak taşı ise fes başlıklıdır. Mustafa Şevki Paşa’nın mezarının yanında,  Hz. Bayezid’i Bestami’nin talebesi ve hizmetkârı Muhammed Sadi’nin ahşap sandukalı mezarı (makamı) yer alır. Bu bölümden sonra camii kısmına geçilir. Bu kısım erkekler ve kadınlar için ikiye ayrılmıştır. Erkekler kısmındaki ahşap sandukalı mezarın Bayezid’i Bestami Hazretlerine ait olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde “Bayezîd-i Bistâmî” Hazretlerinin İran’ın Bistam şehrinde medfun olduğu yazmaktadır. Sevilen bir zat olması itibariyle pek çok yerde makamının veya mezarının olabileceği düşünülebilir. Malûm olduğu üzere Yunus Emre Hazretlerinin ondan fazla yerde (Manisa, Sivas, Karaman, Afyon, Isparta, Erzurum, Eskişehir, Bursa ) makamı, veya mezarı vardır. Bu tarzdaki önemli şahsiyetler halk tarafından sevildiği için adlarına pek çok yerde mezar veya makam olabilmektedir. Kırıkhan civarında çokça kullanılan Bestami ismi,  Bayezîd-i Bistâmî hazretlerine olan sevginin bir başka delili ve tezahürüdür. Harim kısmındaki pencereler yuvarlak kemerlidir. Mihrap ise alçıyla sıvanmıştır. Vaktiyle mihrap üzerinde yazı kuşaklarının yer aldığı anlaşılıyor. Günümüzde bu kısımlar alçı ile kapatılmıştır. Minber ise ahşap malzemeden yapılmış ve sonradan buraya getirilmiştir. Bu kısım namaz vakitlerinde tamamen dolar. Vakit namazları gruplar halinde kılınır. İç mekânda duvara asılan hat levhalarında “çar-ı yarı güzin” isimleri vardır. Cami içindeki mezar taşları ve mimari yapısı değerlendirildiğinde buranın daha önceden farklı bir yapı olarak kullanıldığı, sonradan ise camiye dönüştürüldüğü düşünülebilir.

Mustafa Şevki Paşa’nın mezar taşı kitabesi

Okunuşu alt tarafında verilen Mustafa Şevki Paşa’nın mezar taşı kitabesinde şunlar yazar:

El-Fatiha

Hüve’l Hallakul-Baki

Lütf-ü hakla yerinde bulunan hayrel halef eflâdına

Muin olsun inşallah hazreti Resul-i Kibriya

Gelenler okusunlar rûhuna ihlâs ile fâtiha

Yâd edenler desunlar Allah rahmet eylesun

Evliyası hürmetine bu abd-i ahkar kulunun mekânı da

Cennet etsun Cenab-ı Bari Hüda

1330

Mustafa Şevki Paşa'nın mezar taşının ayak kısmında şunlar yazar:

El-Fatiha

Hüve’l Hallakul-Baki

Her cihetini gösterdi bu kuluna fani dünyanın

Badehü getürüp bağladı babîna ol Kadiru Mevla

Bu dahi terk edüp cümlesini sığındı cenahına

Sarf-ı hizmet eyledi viraneye memnun oldu evliya

Memalikle bu mahallin bendeganda böyle halin

Görülmemiştir emsali bu lütfu mazhar olmuş

Ancak El-Hac Mustafa Şevki Paşa

Dikdörtgen formlu bir çeşme

Cami yanındaki çeşmeyi de zikretmekte fayda var. Çeşmenin alınlık kısmının ortasında yer alan kitabe çeşmeye zenginlik katmıştır. Altı satır on iki kutucuktan meydana gelen kitabe hicri 1314 tarihinde yazılmış, yazıları siyaha boyanmıştır. Kitabenin yan tarafında günümüz harfleriyle okunuşu verilmiştir. Dikdörtgen formlu çeşme faal vaziyettedir. Külliyeye gelenler abdestini burada alır. Yuvarlak kemerin kesme taşları büyük ve düzenlidir. Çeşme nişinin iki metreden fazla derinliği bulunur. Yoldan gelip geçenler çeşmeye hayret ve ilgiyle bakarlar.  Kale yolu üzerindeki mezarlıkta da bir çeşme vardır. Bu çeşme de kesme taş malzemeden yapılmıştır. Bir de kitabesi vardır. Yazılar taş üzerine kazınarak yazılmıştır.

Çeşme kitabesinin yan tarafında günümüz Türkçesiyle okunuşu verilmiştir:

Susuzluktan pek çok zahmet çekerdi gelenler

İş bu mahall-i ali hem ziyaretgâh-ı umumide

İbn-i Mürsel abd-i ahkar el-Hac Mustafa Şevki Paşa

Şevk ile arzuladı tezarrü ile etti niyaz huzur-u evliyadı

Bi hamdilillah oldu kabul bu mâhza birin inayetti uzma

Sezevar teşekkürdür bu ihsan olur ancak hazret-i yezdani’de

Bin üç yüz ondördünde lütf-u hakla getirüp çıkardı

Şu evliya hürmetine bu suyu kesmesin Mevla yoktur emsal-i havalide

Rumeli beylerbeyi payesine olmuş haiz bil istihkak

Görüp cefa sürüp sefa terk eyledi câhi mansubide

Dünyevi ifa-i hizmet-i Hayriye uhrevi mazhar af olmak ister

Muvaffak eylesin kadiri mutlak içirsun ab-ı kevser cennet-i alada

Hatay, Kırıkhan'a uğradığınızda meşhur ciğer kebabından tatmanızı, Beyazıd-i Bestami Hazretlerine selam vermenizi tavsiye ederiz. Midelerimizin üzerimizde hakkı olduğu gibi ruhlarımızın da vardır. Kişi sevdikleriyle beraberdir. Rabbim cümlemizi iyilerle, güzelliklerle karşılaştırsın...