Soru: Cevşenü’l-Kebir Hadis-i Şerif midir? Kütüb-ü Sitte’de geçiyor mu? Cevşen’e bakış açımız nasıl olmalıdır?
Cevşen hakkında daha önce sorulan bir soruya verdiğim cevapta şöyle demiştim: “(...) Cevşen’e gelince: Bediüzzaman merhumun bu duanın tevatüren nakledildiğini söylediğine rastlamadım. Evet, o bu duayı bir vird gibi hem kendisi okumuş hem de okunmasını tavsiye etmiştir. Ancak tevatür iddiasına -dediğim gibi- muttali değilim. Bu duanın özellikle Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi Hazretleri tarafından Mecmuatu’l-Ahzab isimli evrad ve ezkar mecmuasına alınmasından sonra ülkemizde yaygınlık kazandığını söyleyebiliriz. Sadece Ehl-i Sünnet’e ait hadis kaynaklarında değil, Şia’nın rivayet konusundaki temel kaynağı olan Kütüb-i Erbaa’da da zikrine rastlanmaması, Cevşen’in mevsukiyetini (“hadis” olarak rivayetinin güvenilirliğini) ciddi biçimde tartışmalı kılmaktadır.
“Bediüzzaman merhumun Cevşen’e atfettiği önem, sadece rivayet tarikinden mevsukiyetine itimat ettiğinden değil, aynı zamanda muhtevasının güzelliğinden, ifadelerinin çarpıcılığından da kaynaklanmış olmalıdır. Onu Efendimizden (s.a.) sabit bir rivayet olarak değil, sadece ‘güzel bir dua’ olarak okumakta herhangi bir mahzur yoktur.
Bu cevaptan kısa bir süre sonra Nazım Büyükbaş isimli (imam ve doktora öğrencisi olduğunu belirten) bir kardeşimden şöyle bir mesaj almıştım:
“Bazı cemaatler ve metotlar üzerine-2” yazınızda, ‘Cevşen’e gelince, Bediüzzaman merhumun bu duanın tevatüren nakledildiğini söylediğine rastlamadım.’ demişsiniz. Sözler Yayınevi İstanbul 1991, Yeni Asya Yayınları A.Ş. damgasıyla basılan Arapça Hizbu Envari’l-Hakaiki’n-Nûriyye adlı dua mecmuasının 34. sayfasında Cevşen duasından önce Osmanlıca el yazıyla şu ibare yazmaktadır: ‘Hazreti Peygambere (sallallahu aleyhi ve sellem) Cebrail aleyhisselamın vahiy ile getirdiği (zırhını çıkar bunu oku dediği) gayet yüksek ve çok kıymettar ve çok yüksek bir münacaat-ı peygamberidir ki: Zeynelabidin’den (r.a.) tevatürle rivayet olunmuştur.’ yazar."
Burada zikredilen eser elimde olmadığı için şu anda tahkik etme imkânına maalesef sahip olamadığım bu tespit için adı geçen kardeşime bir kere de buradan teşekkür ediyorum.
Sana Dinden Sorarlar kitabının I. cildinde Cevşen konusu üzerinde biraz daha detaylı durmuştum. Dileyen oraya da bakabilir.
Kısacası Bediüzzaman’ın üzerinde hassasiyetle durduğunu ve talebelerine de okunmasını tavsiye ettiği Cevşen’in, Efendimizden (s.a.) nakledildiği sabit bir dua olarak görülmesi doğru değildir.