Hangi bağın gülüsün?

Hangi çeşmenin suyusun?

Osmanlı'da 'hangi tarikattansın' sorusu yerine 'hangi bağın gülüsün' diye sorarlarmış ya da 'hangi çeşmenin suyusun'?

Bu ne incelik, bu ne güzel bir zerafet... Soruyu sorarken Allah'a giden her yolun güzel olduğu vurgulanıyor. Said Nursi Hz. diyor ya hani “bir tek benim yolum doğru deme” diye... Bu tenbihe ve Osmanlı'nın ahsen timsaline karşılık maalesef binbir önyargıyla bu sorumuzu yöneltiyoruz birbirimize. Büyükler nasıl da hayran olunası... Muazzam, herkesin gönlünü alırcasına, kimsenin kılını bile incitmeksizin üsve sözler buyuruyorlar.

Sorular zamanımızdaki gibi iğneleyici değil aksine teşvik edici... Günümüzde kişiler bulunduğu cemaati hak yol olarak görüyorlar. Halbûki ecdad ne güzel ifade etmiş. Akan temiz bir suyun, çeşmenin bir damlası... Mis kokulu bir bahçenin gülü... İnsanların nefis terbiyesi için seçtikleri birbirinden güzel târikler...

“Benim yolum hak” demek ayrı, “benim yolum da hak” demek ayrı

İhvan kardeşliğini yalnızca kendi cemaati için görmeyen bir anlayış bu... Günümüzde bu anlayış hâkim olsa ne kadar da çok insanın arası düzelecek belki de... Görüyoruz çünkü; insanlar “o cemaat kötü, onunla konuşma”, “bu cemaat yanlış düşünüyor, onun davetine icabet etme” diyerek gül bahçesinde yalnızca bir gül görüp etrafını dikenlerle çeviriyorlar. Yine bir çeşmenin bazen temiz akarken bazen de pis akabileceği zannında bulunuyorlar.

Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir. Hedefleri, gayeleri bir; yaptıkları çalışmalar tek bir amaç içindir. Zamanımızda ise kendi meşrebini, mezhebini, fikriyatını fırka-i naciye (kurtulmuş fırka) gördüğünden, kendi bloğunun dışında kalan her yolu da tabii olarak fırka-i dâlle (sapmış fırka) olarak görüyor. Bu ise ayrımcılık, bölücülük, üstünlük ve küçük görme gibi hastalıkları beraberinde getiriyor.

Oysa “benim yolum hak” demek ayrı, “benim yolum da hak” demek ayrıdır. Bu nasıl bir bencillik ve enaniyettir ki, “benim yolum hak” dediği an Müslümanların bütün yollarını hak ve hakikat dışında görüyor. Hem 'ümmetimin ihtilafı rahmettir' buyuruyor Rasulullah (s.a.v)... Yani bu durum bir ayrılık sebebi değil, aksine farklı düşüncelerin birleşerek daha ileri adımlar atmaya teşviktir.

Allah'ım, böyle dervişlerden eyleme hiç bir mü'min kardeşimizi

Osmanlı'nın yıkılışı sırasında misyonerler en çok aramıza nifak sokma, Müslümanların birbiriyle arasını bozma konusunda uğraşmışlar bizimle. Hâlâ da uğraşıyorlar. Eğer biz yalnız kendimizi doğru görürsek bu amaçlarına da ulaşacaklardır Allah muhafaza... Baktığımız zaman bugün işgal altında olan ülkelerin ortak özellikleri de kargaşaya varan iç ihtilaflara sahip olmalarıdır. İç ihtilafları dışardaki emperyalist de sokabiliyor aramıza, içerdeki emperyalistimiz, şeytanımız da sokabiliyor.

Kendi cemaatini en doğru, tek doğru bilip cemaatinin dışındaki Müslümanların güzelliklerine kulak tıkayan, körlüğü tercih eden bir Müslümanlık en çekilmezi. Elbette bir yola girmiş, onun hakkını veriyor olmaya çalışmak kötü değil hatta kolay da değil… Kendi yolunun gereklerini gerçekleştirmede zorlanan birine “diğer Müslümanların yapıp ettiklerini ille de takip edeceksin” demek bir zulme dönüşebilir, buna çok hakkımız yok ama insan hiç mi merak etmez, Müslümanlar neler yapıyor şu an yeryüzünde..?

En azından diyelim ki tarihle ilgilisin, tarih alanında cemaatinin dışında Müslümanlardan kimler var, alanına hâkim, bunu bari bilsen... Tefsirle ilgilisin, cemaatinin yayınladığı tefsir dışında kimler tefsir yazmış, bilsen biraz. Hele şiir, fikir dünyasında Müslümanların yüz akı kimler var, biraz baksan... Sadece M. Akif, Necip Fazıl'ın adını bilip eserlerini ise okumayan ama TV dizilerindeki onlarca tipi de ezbere bilen, karşımıza da sufi diye çıkan, kendi bağının dışındaki gülleri hiç merak etmeyen, ama yedi düvelin dikenine ağzının suyu akarak bakan... Allah'ım, böyle dervişlerden eyleme hiç bir mü'min kardeşimizi...

Velhasıl biraz tevazu gerekiyor. Herkesten bir güzellik görebilme iştiyakı, coşkusu... Rabbim ümmet-i Muhammedi tefrikadan korusun. Gönüllerimizi İslam kardeşliği ruhuyla donatsın. Amin...

Eslem Nilay Bozdemir temenni etti