Ehl-i tasavvufun Balkanlardaki varlığı Osmanlı öncesine dayansa da tasavvufun bu topraklarda kurumsallaşması ve tekkelerin yapılması Osmanlı’dan sonra yaygınlık kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet 1463’te Bosna’yı fethettiğinde İslam’ın burada yayılmasında en büyük rolü yine sufiler oynamıştır. Osmanlı Devleti yönetimi altındaki Bosna’da Nakşibendilik, Mevlevilik, Kadirilik, Bektaşilik ve daha birçok tarikat, Balkanların geri kalan kısmında olduğu gibi tekkeler kurmuş ve irşad faaliyetinde bulunmuştur. Bu tekkelerden biri de Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da Sagrdzije sokakta 1638-1640 yılları arasında inşa edilmiş olan Kadiri tekkesi "Hacı Sinan Tekkesi" ya da diğer adıyla "Silahdar Mustafa Paşa Tekkesi"’dir.
Tekke Sultan 4. Murat tarafından Silahdar Mustafa Paşa aracılığıyla babası Hacı Sinan’a yaptırılmıştır. Tekkenin yapımı hususundaki bir rivayete göre 4. Murat çok yakın bir arkadaşı ve veziri olan Mustafa Paşa’ya imparatorluk toprakları içinde tekkesi olmayan şehrin olup olmadığını sorar. Silahdar Mustafa Paşa da memleketi Saraybosna’da dervişlerin zikir dışında kullanabilecekleri, misafirlerin ağırlanabileceği büyük bir tekkenin olmadığını söyler. Başka bir rivayete göre ise Mustafa Paşa, Kadiriye tarikatının memleketi Saraybosna’da çok fazla müridi olduğunu fakat bir Kadiri tekkesinin olmadığını söyler. Saraybosna’da babasının tekke yapımı için istekli ve güvenilir kişi olduğunu sultana bildirir. Silahdar Mustafa Paşa’nın babası Hacı Sinan, mütevazı bir şekilde yaşayan zengin bir tüccardır. Burada sözü dinlenen kişilerdendir. Tekke inşa etmek için görevlendirildiğini öğrendiğinde derhal kendisini bu işe adar. Tekkenin inşası için Milyaçka’nın sol tarafında bulunan Bistrik’de bir arazi almayı düşünür. Daha sonra tekkeyi bugün bulunduğu yer olan Saraybosna’nın kuzeyinde yapması gerektiğine dair bir rüya görür. Tekke bugün Saraç Ali Camii ve Aliya Cerzelez Evi’nin yanında bulunmaktadır.
Yazıları Kimin Yazdığı bilinmiyor
Tekke binasının tarihi ve mimari değeri yüksektir. Hacı Sinan Kadiri Derviş Tekkesi Arnavut Mimar Kasım Aga tarafından Topkapı Sarayı’ndaki binalardan esinlenerek tasarlanmış ve kesme taştan inşa edilmiştir. Bosna’da 17. Yüzyıldan günümüze ulaşabilen nadir eserlerden olan bina Kadiriliğin Balkanlardaki merkezi sayılıyordu. Oldukça güzel bir mimariye sahip olan tekkenin en ilgi çekici yanı avlu duvarındaki hüsn-i hat örnekleri ve yine aynı duvarda bulunan kırk beş santimetre çapında fresk tarzı Süleyman mührü. Bu mühürde, merkezden dışa doğru on iki kez kufi tarzda ‘’Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun elçisidir’’ kelimeleri yazılı. Avlu duvarında bulunan hüsn-i hat örneklerinin sayısı yüzü geçmektedir. Bu yazıtlar Arapça ibarelerden, muhtelif şekillerden, levhalardan ve tuğralardan oluşan duvar süslemeleridir. Bunların kimler tarafından yazıldığı bilinmemekte ve iki yüzyıldan eski olduğu tahmin edilmektedir. Avluya girilen kapının hemen karşısında bir çeşme hayratı vardır. Tekkenin külliyesinde mezarlık bulunmakta ve bu hazirede Hacı Sinan ve eşinin mezarları bulunmaktadır.
Tekke binası birkaç odadan oluşmakta; dervişlerin namaz ve zikir için kullandığı bir semahane, misafirlerin ağırlandığı misafirhane, kahve ocağı ve meydan. Semahane olarak kullanılan kısımda bir mihrab bulunmakta ve semahanenin üst katı hanımlar için ayrılmış, ahşap kafesle çevrili. Ayrıca, en çok kahve pişirmek için kullanılan mutfaktan semahaneye giden koridorun duvarında, on iki kez tekrarlanan ‘’Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun elçisidir’’ yazılı Süleyman mührü bulunmakta. Bu kompozisyonda seksen beş metre çapında iki çentikli yuvarlak ise zikir halkasını sembolize eder.
Zikirlere Katılmak Mümkün
Sinanova tekkesinde yapılan zikir klasik Kadiri zikrinden biraz farklı, daha estetik ve musikisi hayli etkileyiciydi. Bu farklılık muhtemelen Balkanlarda tarikatların iç içe geçmiş olmasından kaynaklanıyor. Cehri zikrin yapılmasının ardından hafi zikre geçiliyor ve Boşnakça ilahiler okunuyor. Tekke düzenli zikir meclislerine ek olarak, Türkçe, Arapça ve Farsça tasavvuf eserlerinin incelenmesi için de kullanılıyor. Sinan Tekke tasavvufa ilgi duyan herkesin ziyaretine açık ve perşembe akşamları zikre katılmak mümkün. Saraybosna’nın kalbi Başçarşı’ya yakın olması sebebiyle de şehri ziyaret eden turistlerin bir hayli ilgisini çekiyor. Perşembe akşamları dervişler tarafından yapılan zikrin ardından semahanenin kapısının sol tarafında bulunan ‘’ezan taşı’’ üzerinde çıplak sesle yatsı ezanı okunuyor. Ezan taşı, eskiden daha çok minaresi olmayan küçük cami ve mescitlerin yanına ya da bahçesine konulan, üzerine çıkılıp ezanın okunduğu taşlar. Fakat günümüzde teknolojinin gelişmesi ve hoparlör sistemlerinin yaygınlaşmasıyla önemini yitirdi. Osmanlı eseri olan bu tekkede semahaneden avluya çıktığınızda hazirede yatan ecdadımızın yanı başında ‘’ezan taşı’’ üzerinde çıplak sesle okunan ezan-ı şerifi dinlemek bizi kısa süreliğine de olsa eski zamanlara, ecdadımızın dünyasına götürüyor. Okunan ezanın ardında cemaatle yatsı namazı kılındıktan sonra sohbet etmek amacıyla kahve ocağına geçiliyor. Burada erkekler tarafından hizmet yapılıyor. Dergaha mensup dervişler ve ziyarete gelen misafirler burada çay eşliğinde sohbet ediyor. Bu tarihi ve mistik atmosferden çıktıktan sonra Sinan Tekke’nin bulunduğu dar, Arnavut kaldırımlı taşlarla döşeli sokaktan Başçarşı’nın kalbindeki Sebil’e doğru gidiliyor.
Tekke, Tedavi Merkezi Olarak da Kullanılıyor
Sinan Tekke’nin dikkat çeken bir başka özelliği, 1768 yılında ilk kez psikiyatri hastaları için bir sığınma evi ve tedavi merkezi olarak kullanılması. Bu bakımdan Bosna Hersek’teki ilk örgütlü sağlık merkezi olarak kabul ediliyor.
Hacı Sinan Tekkesi’nde bir çok ilim adamı, şair ve şeyh yetişmiştir. Bunların en önemlilerinden biri Mula Mustafa Başeskiya’dır. Bosnalı katip, vakanüvis ve muallim Mula Mustafa Başeskiya’nın (1746-1804) yazdığı yıllıklardan esinlenerek, Mersad Berber Osmanlı Saraybosnası’nın ‘’tarihsel bir mizansenini’’ Saraybosna Günlükleri serisi (1975-1979)’nde bizlerle buluşturmuştur. Mula Mustafa Başeskiya’ya ait olan ve Osmanlıca kaleme aldığı Ljetopis isimli eserinde Osmanlı Bosnası hakkında ve özelde Hacı Sinan Tekkesi hakkında bilgiler bulunmaktadır. Osmanlıca bilen tarihçiler tarafından da Türkçeye çevrilmesini beklemekteyiz.
Hümeyra Kahraman
Tekkemizin mensuplarından, Şeyh Sead Efendi Hakilagiç ile ve diğer dervişleriyle muhabbeti olan biri olarak Dünya Bültenine teşekkür ederim. Molla Mustafa nın günlüğünü Latin alfabesine aktaran Türkolog Prof. Dr. Kerima FİLAN hanımefendiyi de anmalı.