Adı Bosna ile özdeşleşmiş olan Aliya İzzetbegoviç hakkında bugüne kadar sayısız çalışma yapılmış ve sayısız eser ortaya çıkmış. Aliya’nın hem Bosna için hem de dünya Müslümanları nazarındaki yeri ve önemi anlatılmış bu eserlerde. Mücadelesi ile sadece bir ülkenin makûs talihini yenmekle kalmamış Aliya, dünyadaki tüm mazlum halklara da bir cesaret sembolü olmuş.
Böylesine önemli bir ismi elbette hakkıyla anlatmak gerek. Yakın tarihimizde yaşananları verirken belgelerle ya da yaşanmışlıklarla hareket ederek ortaya çıkan portrenin inandırıcılık seviyesini en üst seviyede tutmaktır esas olan.
İlk kez 15 Haziran 1965 yılında Aliya ile tanışan ve yirmi yıldan fazla onun “eli altında yetişen” Dr. Fatih Hasaneyn Muhammed Şerif, uzun yıllardan sonra Aliya hakkında bir kitap yazmak için kendini hazır hisseder ve ortaya “Bilinmeyen Aliya” adlı kitap çıkar.
“Fatih Hasaneyn Hoca’nın kitaba verdiği başlık ‘Bilinmeyen Yönleriyle Muhteşem Başkan Aliya’ şeklinde tercüme edilebilirdi. Ancak biz ‘Bilinmeyen Aliya’ şeklinde uygun gördük.” diyor giriş yazısında kitabın mütercimi Dr. Ali Cançelik.
Aliya’yı yakından tanıyan bir isim olmasından dolayı Fatih Hasaneyn, Aliya hakkında yazılan birçok kitabı yeterli bulmaz. Bilinmeyen Aliya kitabını yazmaya karar vererek bu eseri vücuda getirir.
Şule Yayınları arasından çıkan kitap bugüne kadar yazılmış Aliya kitapları içerisinde içerik olarak okuyucuya yeni bilgiler veren özel bir çalışma olmuş.
Cemalettin Latiç’ten giriş yazısı
Yazar, kitabının okuyucu nezdinde kabul görürlük derecesini yüksek tutmak için giriş yazısının Aliya’nın dava arkadaşı ve Bosna Hersek Milli Şairi Cemalettin Latiç tarafından yazılmasını istemiş ve yazı da Cemalettin Latiç tarafından kaleme alınmış. 1983 yılında Aliya ile birlikte tutuklanan ve yargılan, mahkûm edilen bir isim Latiç. En zor zamanlarda Aliya’nın yanında bulunmuş ve Bosna mücadelesinin canlı şahitlerinden. Kitabın önemine şu cümlelerle dikkat çekiyor Latiç: “Bu kitapta okuyucumuz, Genç Müslümanlar’ın ve Dr. Fatih’in Bosna’da, eski Yugoslavya topraklarında ve haricinde İslam ve Müslümanların özgürlüğü için verdikleri mücadeleleri hakkında geniş ufuklu bir tarih bulacaktır. Bu mücadelenin dolaysız katılımcıları olan bizler bile Dr. Fatih’in, çok önemli olayları ve kırılma anlarını hatırladığı kadar hatırlamıyoruz.”
“Biz Boşnaklar, Bosna Müslümanları, Cenâb-ı Allah’tan Dr. Fatih’i, onun yoldaşı ve bizim unutulmaz Cumhurbaşkanımız Aliya İzzetbegoviç’i, ayrıca İslam dünyasında herhangi bir şekilde Bosna’yı korumuş dava arkadaşlarını, gösterdikleri gayretten dolayı gani gani mükâfatlandırmasını niyaz eyliyoruz.”
Aliya ve Şiilik
Dr. Fatih, Aliya’nın İran’a gittiği ve orada Şii mezhebine göre eğitim aldığı yönünde hakkında çıkarılan söylentilere de cevap veriyor kitabında. Aliya’nın İran ve Şii mezhebi tesiri altında kalmadığını ifade eden Dr. Fatih, yaşadıkları bir olayı da buna şahitlik olsun diyerek kitaba alıyor. Aliya’nın İran’a 1992’de gittiğini, heyette kendisinin de olduğunu, Sudan asıllı Dr. Fatih’in Bosna heyetinde olmasından dolayı Ali Hamaney’in büyük şaşkınlık yaşadığını belirtiyor ve Aliya’nın İran ile ilişkisinin bu görüşmenin ötesine geçmediğini de özellikle vurguluyor: “Genç Müslümanlar Cemiyeti’nin başlangıçta Yugoslavya dışında hiçbir kuruluşla bağlantısı yoktu.”
İlk Bosna ordusunun kuruluşu
Sırplarla sorunlar başlayınca Bosna ordusunun kurulmasına karar verilir. Fakat elde silah namına hiçbir şey yoktur. “Ellerdeki silahlarla ancak kuş avlanabilirdi.” diyor Dr. Fatih. Bosna ordusunun kuruluş sürecini okuyucunca Bosna Savaşı’nda yaşananları daha iyi anlıyoruz.
Bosna Hersek ordusunun ilk komutanı Safer Aliloviç’in şahsi davranışları, sıkıntılarının sebeplerini de ortaya koymaya yetiyor. Aliya Cumhurbaşkanı olunca Genelkurmay Başkanı’nı ziyaret ediyor. Askeri birlikleri teftiş ediyor. Bütün askerlerin Safer Haliloviç’in ismiyle tekmil verdikleri fark edilir, hiçbiri ne Aliya ismini ne de Bosna Bosna Hersek’in ismini tekmilde anmaz. Sürekli sakin mizaçlı görünen Aliya’nın hiddetine şahit olur herkes. r. Fatih de vardır heyetin içinde. Aliya’nın tepkisini şu şekilde aktarıyor bizlere: “Ordunun teftişi bittikten sonra rahat bir şekilde oturduk ve gözlemlerimizi müzakere ettik. Aliya konuşmasını yaptı ve sözlerini şu şekilde bitirdi: Ey Safer Haliloviç, ordunu kurmuşsun ve senin muazzam şahsına da itaatkârlar. Ancak bu ordu, bağrından çıktığı Bosna’nın geleceğini kuracak Bosna ordusu değildir.”
Bu sözler üzerine Haliloviç istifa eder, yerine General Rasim Deliç gelir ve ordunun kuruluşu hızlanır. Haliloviç hırsına alamaz ve muhaliflere katılır. Aliya ve Dr. Fatih hakkında da bir kitap yazar.
Olaylar, tanıklar, yaşananlar hep birinci ağızdan anlatılıyor
Bu kitabı en değerli kılan yön, yaşananlara şahit olan bir ismin bu kitabı yazmış olması. Fatih Hasaneyn, yaşanan olaylarla ilgili belge ve bilgileri bizlere birinci ağızdan anlatarak kafalardaki soru işaretlerini yok ediyor. Aliya ile yaşadıkları hem bizlere ışık tutuyor hem de Aliya’yı daha yakından tanımamızı sağlıyor: “Aliya bana derdi ki ‘Sevgili Fatih, eğer bir kimse okumak, derinleşmek, özgüven kazanmak istiyorsa kırk yaşından önce okumaya yoğunlaşması gerekir.’ ‘Neden kırk yaşına kadar’ diye sordum. Dedi ki, ‘Çünkü kırk yaşından sonra çoluk çocuğa karışıyorsun, hastalıklarla boğuşuyorsun; hafızan zayıflıyor ve vaktin daralıyor.”
Aliya sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda bir dava adamıydı da. Bu kitapta anlatılanlar onun bu yönünü ön plana çıkarıyor. Çevresindeki kişileri etkileyen bir yapıya sahipti Aliya: “Sene 1985’ti. Avusturya’ya yerleştiğimde işleri de yoluna koydum. Aliya’nın aile üyelerinin de Viyana’ya gelmelerini sağladım. Onlarla uzun uzun sohbet ettik. Onlar şahsiyetimin oluşmasında çok önemli bir yer tutar. Tabi diğer Bosnalı seçkin kardeşlerin de…”
Her türlü ayrıntı hassasiyetle anlatılıyor kitapta. Sadece devlet meseleleri, siyasi gelişmeler değil özel konular da Fatih Hasaneyn tarafından aktarılıyor: “Aliya alnındaki bir cilt hastalığından şikâyet etmişti. Ancak doktora gitmesine izin verilmiyordu. Biz de bunun üzerine çok hızlı bir şekilde çok sayıda gazetede bunu haber yaptırıp yaydık. Bunun kanserli hücreler olabileceğini anlattık. Alnında çıkmış olabilirdi ve hayatî tehlike arz edebilirdi. Bu haberleri yayma işinden sonra tedavisine müsaade ettiler ve tamamen iyileşti.”
Bosna davasına ve halkına zarar verenler
Fatih Hasaneyn, Aliya ile birlikte Bosna davasına dair yaşananları da anlatıyor kitabında. Mücadelelerin içinde yer aldığı için dostu da düşmanı da tanıyordu Dr. Fatih. Bosna davasına zarar veren Fikret Abdiç, Adil Zülfikarpaçiç, Sefer Haliloviç, Alija Mustafiç, David Owen yaptıkları faaliyetlerle birlikte anlatılıyor. Çıkarlar yüzünden, kişisel husumetler ve küçük hesaplarla Bosna’ya zarar vermek isteyen tavırlarıyla bu isimler Bosna davasında kara bir leke olarak gösteriliyor kitapta.
Bosna’yı tanımak Aliya’yı tanımaktan geçer
Aliya’nın kitapları, siyasi mücadelesi, savaş yıllarındaki canını ortaya koyarak giriştiği mücadele, savaş sonrası Bosna’yı tekrar küllerinden doğurması ‘Bilinmeyen Aliya’ kitabında şahitler eşliğinde anlatılıyor. Aliya ile ilgili bugüne kadar okunan kitapların yanında Bilinmeyen Aliya da okunduğunda bir dava adamının portresi tüm parçaları ile zihninizde birleşmiş olacak.
Bir medeniyet kurma hayali olan Aliya’yı Fatih Hasaneyn’in anlatımından okumak isteyenler için Bilinmeyen Aliya okuyucularını bekliyor.
Mustafa Uçurum