Bir çağın ölüm raporu: Modern Çağın Sonu

95 yaşında hayata veda eden Macar asıllı Amerikalı John Lukacs önemli bir tarihçi. Ayrıca çağımızın “heretik” düşünürlerinden. 20’ye yakın kitabının omurgasını ise “modernlik sorunu” oluşturuyor.  S. Burak Manav yazdı.

Bir çağın ölüm raporu: Modern Çağın Sonu

Modern çağ ne zaman başladı? Gutenberg matbaa makinesini çalıştırdığı zaman mı? Hristiyan Reform hareketleri başladığın da mı? Ya Fransız İhtilali, Sanayi Devrimi… Peki, ne zaman bitecek? John Lukacs, “Şimdi!” diyor.

95 yaşında hayata veda eden Macar asıllı Amerikalı John Lukacs önemli bir tarihçi. Ayrıca çağımızın “heretik” düşünürlerinden. 20’ye yakın kitabının omurgasını ise “modernlik sorunu” oluşturuyor.

Ketebe Yayınlarından çıkan Modern Çağın Sonu ise bütün çalışmalarının özü mahiyetinde denilebilir. Lukacs, metin boyunca doğrudan şunu vurguluyor: Modern çağın sonu geldi! Gündelik hayattaki sıkışıklığın, politik alandaki eksen kaymalarının ve sosyal bilimlerdeki tıkanmanın sebebi de bu.

Modern çağ aynı zamanda Avrupa çağıydı. Afrika’nın güney ucundan Amerika sınırlarına kadar uzanan dünya coğrafyasının beyazlaştırılması ve Hristiyanlaştırılmasıydı. Avrupalı kurumlar, gelenekler, endüstriler, yasalar, icatlar ve binaların “evrensel” hale gelmesiydi.

Lukacs, modern çağın sonunun gelmesinin 1945 yılında Amerika ve Rusya’nın boydan boya işgal edilmiş Avrupa topraklarında karşı karşıya gelmesiyle en net görüntüye kavuştuğunu ileri sürüyor. Ona göre o dönemde bu iki süper güce direnç oluşturabilecek bir Avrupalı güç odağı yoktu ve hala yok.

Modern çağın nüfus, şehir, ekonomi, eğitim ve sanat gibi eşiklerinin nasıl aşındığını, özel hayat ve demokrasi gibi modern kültlerin değişim süreçlerini analiz ediyor sayfalar boyunca. Çağa nüfuz eden Descartes’in dünyayı nesneler - özneler olarak bölen felsefesini ve Newtoncu sebeplerin daima sonuçlardan önce geldiği, bu günün geçmişin sonucu olduğu düşünce yapısını açığa çıkarıyor.

Kitapta ayrıca modern tarih yazımının problemlerine başlı başına bir bölüm ayrılmış. Bilim, objektivizm ve determinizm gibi kavramlar arasında melezleşmiş tarih yazımının çelişkilerine dikkat çekiyor usta tarihçi. Bu süreçte Collingwood, E. H. Carr gibi modern tarihçiler de Lukacs’ın eleştirilerinden nasibini alıyor.

Dünyayı bilimsel olarak açıklamak isteyen tüm ilerlemeci aydınlara karşı Owen Barfield ve Simone Weil gibi isimlerin itirazlarını dillendiren Lukacs, günümüz insanın her şeye rağmen devam eden maneviyat arayışının önemine özellikle dikkat çekiyor.

Modern Çağın Sonu, çağın sonundaki karanlıkta bir işaret fişeği adeta.

S. Burak Manav

YORUM EKLE