Su Kitapları: “Aç, iç, oku”
“Öyle bir dünyadayız ki ayakta durmak için kalbimize tutunmak zorundayız. Kalbimiz derinlerde. Derinliklere bir taş at ve gelecek sesi dinle. Bu kitabı aç ve okumaya başla. Bir ses duymadınsa kitabı kapattıktan sonra defterini aç ve sesini duyabileceğin bir kitap yazmayı dene.” Bu cümleler, Mevlâna İdris’ten. Kırkambar Yayınları’nın açılıp, içilip okunası dizisi Su Kitapları’nın ikincisinin başında, “Sevgili Okur” hitabının hemen altında yer alan sevilesi, anılası bir editör yazısından.
Sevgili bir okur olarak elime aldığım ve kendisini bağışlanacak kitaplar arasında görüp cebren kendime bağışlattığım bu kitap, 97 basımı bir Gökhan Özcan kitabı: “Altmışikiden Tavşan” Özcan, on tane öykü hazırlamış, Ersin Şahin de onları bir güzel resimlendirmiş.
Kitaba ismini veren ilk öykü, matematik ödeviyle cebelleşmeye hazır, hırpani bir mücadele için istemeye istemeye kollarını sıvamış bir çocuğun, duvar gibi önünde duran sayılarla n’edeceğini bilemeyedururken bir tutam içgüdü ve bir tutam zeka parıltısıyla 62’den küçük bir tavşan yapılabileceği bilgisinin ötesinde, içine düştüğü ve biteviye uzanan bir çizgisel serüveni, kalemiyle kapısını açtığı yepyeni bir dünyayı anlatır.
62’den neler yapılır?
62’den sadece tavşan yapılmayacağını keşfeden ilk çocuk benim ve üstelik sevimliyim, diye düşünen ve hakikaten de sevimli işler yaparak sevimliliğini ispat eden bir çocuğun rakamsal oynayışlarını görürüz. 62’den neler yapılabilir? Bir çiçek, bir saksı, bir yelkenli, bir köpek, bir zürafa, bir bahçıvan, bir gerdanlık, bir üzüm salkımı... Kısacası kocaman bir dünya ya da bir çiftlik kurulabilir mesela. 62 bir saplantı da değildir üstelik. Çünkü 14’ten bir küvet, 143’ten sabun fabrikası, 4687’den bir diş fırçası, 191817161514131210’dan bir tren yapılabilir. Zaten çocuğumuz da bunları teker teker çizmiş. Sonra da: 122’den kuyruğuna muslu takılmış bir deve, 75’ten akvaryuma düşmüş bir paket badem ezmesi, 9876’dan mavi gözlüklü küçük bir kız çocuğu, 060908070302’den şişmanlar için imal edilmiş körüklü bir otobüs...
Bunlar ne biçim renk?!
“Altmışikiden Tavşan”, herkese “Bu kitabı aç ve okumaya başla!” cümlesiyle beraber hediye etmek istediğim, bakış açımızı ve tasvir gücümüzü tasfiye eden ya da ters köşeye yatıran, bazen bütün ezberlerimizi bozan veya hallaç pamuğu gibi atan, dokunduğunda yüzümüzde bir tebessüme dönüşecek cümleleri haiz bir kitap.
Kitabı okurken kırmızı kalemle birçok yeri çizdim. (İlk defa bir çocuk kitabını altını çizerek okuyorum galiba!) Beraber gülelim diye de bazısını arkadaşlarıma okudum, mesaj attım... Dünyabizim ahalisi için de bir iki tanesini buraya almıştım ki... (GYY’nin usturasına takıldı. Umarız sevgili okurlarımız bu cümleleri kitaptan okurlar -editör notu-)
Bir çocuk kitabında çocuk kavrayışını görmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Abidin’in Resmi hikayesinde renklerin isimleri hepimize kitap hakkında bir ipucu da verebilir: Eriyip akmış şeker rengi, kirli bisiklet tekerleği rengi, çürük armut rengi, leblebi tozu rengi, bağıran kız kardeş rengi ve ıspanak böreği rengi...
Faruk Amcanın Kamyonu
“Faruk Amcanın Kamyonu” bir taşınma öyküsüdür. Evin bütün eşyaları -kapsar bütün çiçekleri- yeşil tıslayan kamyona yerleştirildikten sonra şoför Faruk Amcadan destur alıp şarkıları, oyunları ve masalları için yer arayıp sonunda onları yükleyen bir çocuğu anlatır. Ancak ablasının da yardımını alarak şarkı ve oyunlarını koyar kamyona: “Kör olası çöpçüler”i, “Yağmur yağıyor seller akıyor”u, “Oo piti piti karamela sepeti, terazi lastik cimnastik”i ve “tin tin tinimini hanım”ı rüzgardan savrulup uçmasınlar diye korunaklı bir köşeye yerleştirir. Oyunları da itina ile ayrı bir kutunun içine toplar: Bakkalcılığı, doktorculuğu ve evciliği bir yana, askerciliği, polisçiliği ve kovboyculuğu bir yana, saklambaç, kovalambaç ve sek sek oyunlarını diğer yana... Eve döndüğünde çıplak tahtanın üzerinde mahzun mahzun ona bakan masalarını görür ve onları da yanına alır: Keloğlan, Yedi Cüceler, Peri Padişah, Zümrüdüanka Kuşu...
“Altmışikiden Tavşan”da, Yüzkilomürvet Teyze ve televizyonundaki Uzay Yolu’nu ziyarete gitmiş Kaçak Dr. Kimble, onunla hasbihal eden Kaptan Kirk ve Atılgan’ın mutfağında çay demleyen Mr. Spock, pek de uzakta durmayan Jetgiller, ağaçkakan Woody ile Ayı Yogi’yi de tebessüm ederek okuyun. Haydi selametle...
Suleyha Şişman açtı, içti, okudu