Zeynep Türkoğlu’nun sunumuyla 20 Haziran Salı akşamı gerçekleşen programda “Şahsi Bir Cerrahpaşa Tarihi” kitabı ekseninde konuşuldu. Hüsrev Hatemi’yle yapılan söyleşinin konuları arasında edebiyat, edebiyatımız, kültür dünyamız, tıp, tıp tarihimiz yer aldı.
Zannettiğimden çok beğenildi
Söyleşinin başında Hüsrev Hatemi, şiire başlaması ve ilk kitabının basılması hakkında şunları söyledi: “Ahmet Ateş Hoca’nın eşi bizim edebiyat öğretmenimiz Fikret Ateş’e gösterince beni kırmazdı, Hüseyin’inkileri çok beğenirdi, benimkine de ‘Baya iyi oldu aslında,’ derdi. Ama ben Hüseyin gibi yazamadığım için, hece vezni ile yazmak bir derece de serbest vezinle bizim evde büyüklerin zevki, babamın, amcamın zevki alay etmekti. Her serbest vezni Orhan Veli şiiri sayarlardı, Orhan Veli şiirinin zevkine de varmamışlardı. Sonra birdenbire tıbbiyeyi bitirdiğim sene ‘Ya hu ben kim alay ederse etsin kendi yolumda yürüyeceğim dedim. Aruz gelirse aruz, hece gelirse hece, serbest vezin…’ O zaman rahatladım. Ama 68’e kadar altı sene geçti, yine şair olarak değil, sade doktor Hasan Bey diye tanındım. Sonra 68’de Ezel Erverdi, 65’te arkadaş olduğumuz Erzurumlu Dergâh Yayınlarının kurucusu Ezel Erverdi de benden altı, yedi yaş küçük olarak tıp fakültesine başladı. Ben asistan, baş asistanken o bizde öğrenciydi. O zaman o birdenbire yayınevi sahibi olunca ilk şiir kitabını benden istedi. ‘Abi ben beğeniyorum, siz kendiniz şiirlerinizi beğenmeseniz de bana verin,’ dedi. Verdim, adını ‘Eski Kentte Bir Gece’ koyduk. Benim de zannettiğimden çok beğenildi. Sonra devam etti.”
Bizans da hastanelere çok önem veriyordu
Hüsrev Hatemi, konuşmasında İstanbul’un ve Anadolu’nun tıp tarihinden de söz etti. Hatemi, tıp tarihimiz hakkında: “Bir hastanenin, hastanelerin tarihi, o şehrin tıp tarihi gibi sayılır. Çünkü hastaneler başlıca tıbbın uygulandığı yerlerdir. Bir medeniyetin, bir milletin tıptaki becerisi ne kadar ileriye gitmişse hastanelerde belli olur zaten. Onun için başlangıçta İstanbul, hastanesiz bir şehir olarak devralınmamıştı. Bizans da hastanelere çok önem veriyordu. Yani İstanbul, poliklinik yapılan bir şehirdi. (…) Yani Bizanslılar da hastaneciliğe çok önem vermişler. Osmanlılar, önce Anadolu Selçukluları olarak Anadolu topraklarına girince Anadolu şehirlerinde de eski Bizans’ın ve Bizans’ın ilişkide olduğu, kültür ilişkilerinde olduğu İran’ın eski tıbbının varisi gibi oluyorlar. Anadolu Selçukluları Bizans’la İran kültürünün tıptaki kazanımlarının varisi oluyorlar. Ve Anadolu Selçuklularının yaptırdığı hastaneler de çok önemli. Çankırı’da Sahip Ata Hastanesi, ilk Türk parasıyla, sermayesiyle yaptırılmış Anadolu hastanesi.” sözlerini söyledi.
Program, Hüsrev Hatemi’nin okurları için Şahsi Bir Cerrahpaşa Tarihi kitabını imzalaması ile son buldu.