Zihnimizi ters köşeye yatırır Gökhan Özcan

Bir koşu gibi yaşadığımız ve durup düşünmeye imkan vermeyen kargaşada Gökhan Özcan’ın yazıları bize şunu hatırlatır: “Biz ölümlüyüz unutma, kendini kaptırma!”

Zihnimizi ters köşeye yatırır Gökhan Özcan

Mektuplarımı ve eskiden kesmiş olduğum bazı gazete kupürlerini sakladığım çekmeceyi arada açıp düzenlediğim zamanlarda, çocuklar yavaşça yanıma süzülme gayretinde oluyorlar. Merakla, annelerinin itinayla bu kadar kıymet verdiği artık iyice sararmış gazete parçalarının ne olduğunu keşfetmeye çalışıyorlar.

Aslında babamın özenle kesip biriktirdiği gazete sayfalarını artık evde yer kalmayınca alt katımızdaki dairede kolilerde muhafaza etmeye başlayıp da kurtların yiyip tırtıkladığına şahitlik ettikten sonra fazla bir şey saklamıyorum. Dedim ya, bir çekmececik sadece. Ama o yazıları arada şöyle bir gözden geçirmek iyi geliyor.

Bu hayli sararmış gazete yazılarından çoğu Gökhan Özcan’ın “Ters Köşe” yazıları. Ben dalıp gitmişim yine ve yazarın matrak üslubu ile bezeli bir yazısına kendi kendime gülüp coştuğumu görünce çocuklar da koşup yanıma geldiler ve ne okuduğumu öğrenmek istediler elbette. Çocuklara, “size bahsediyorum ya ‘Gökhan Özcan’ diye, ‘ilerde mutlaka okumanızı arzu ettiğim yazarlardan’ diye, işte onun yazıları” diyorum. “Bakın size bir yazısını okuyayım da dinleyin.” Ve “Farzımuhal” başlıklı yazısını okuyorum. “Gözlerinde bozukluk olduğu saptanan kırmızı domatesler gözlük takmaya başladığı zaman Türkiye’de demokrasi olacak!” diye başlayan ve bir sürü muzip “-cak”larla devam eden matrak bir yazı. Çocukların çok hoşuna gitti tabi. Kıkırdayıp durdular yazı bitene kadar. Böylece ilk “Ters Köşe” tohumunu taze kafalarına serpmiş olduk inşallah.Gökhan Özcan, Serçe Parmağı

Sınırsız bir hayal gücü var

Gökhan Özcan’ın Serçe Parmağı (April Yayıncılık) kitabını bitirdikten sonra onun muhayyilesinin sınırsız olduğuna iyice kani oldum. O kadar derin ve o kadar uçsuz bucaksız, kural tanımaz bir hayal gücüne sahip ki, bu öyküler başka türlü yazılamazdı herhalde. Kitaba da isim olan “Serçe Parmağı” hikâyesi mesela. Hiç daha önce serçe parmağının serçeler konabilsin diye bu ismi almış olabileceği gibi “kaçıkça” bir fikre sahip olmuş muydunuz?

Nasıl bir tutulmadır ki bazen hayal kurarken bile ciddiyetten ve katılıktan beri olamıyoruz. Belki de yazarın “Çatlak” isimli öyküsünde belirttiği gibi sert kelimeler kullanmaktan ve de duymaktan iyice sertleşmişiz de bu sertlik beynimizi bile kemikleştirmiş. Hayallerimize bile sirayet etmiş de farkında değiliz. Bütün naifliğimizi kaybetmişiz adeta. Yazar ise o çocuk saflığını ve masumiyetini hiçbir zaman kaybetmeden yazmaya devam ediyor.

Kafayı düzeltmek ters köşeyle mümkün

Zaten Gökhan Özcan demek, kaybettiklerimizi hatırlamak, bulmak, biraz olsun farkında olmak demek. O bizi tersten, tersinden düşünmeye sevk eden adam. Harflerin yerini değiştirerek yazdığı yazılarla kafamızdaki taşları yerinden oynatan ve adeta düzene çomak sokup, gıdıklayarak yere seren acayip güzel insan. Onu okumak arada ana yoldan çıkıp tali yola sapmak gibi. Bilmediğin bir sokağa dalıp yeni yollar bulmak, yeni çıkışlar keşfetmek gibi.

Ters köşe okuyarak büyüdük biz. Bu apaçık Rabbimizin bir lütfu. Niçin? Çünkü eğer şu zamanda biraz olsun düşünebilen, Müslüman olmanın sorumluluğunu taşıyabilen, olayları göründüğü gibi değil, bir de arka penceresinden yorumlayabilen, detayları önemseyen, cezbedici dünya hayatına çelme takmayı, hatta onunla kafa bulmayı becerebilen bir fert olabildiysek, bu, ters köşelerin toplamının kafamızın içerisinde meydana getirdiği tadilatların sonucudur.

Gökhan ÖzcanKelimelerle arkadaş olmuş

Her zamanki gibi yine ciddi bir meselenin gündemin ortasına düştüğü bir esnada, Gökhan Özcan olayları öyle bir ti’ye alır ya da alırmış gibi yapar ama esasında mevzunun bam teline parmak basar da bunu sadece onu okuyup bilenler farkedebilir.

Onun yazıları kıvrak bir zekâdan ve rakik bir düşünceden dökülen kelimelerden müteşekkildir. Her şeyi ortaya saçıp, kolaycılığa kaçmaz. Birazını sizin kafa yorup bulmanıza ve akletmenize zemin hazırlar. Öyle kelime gelsin, kafama girsin yok! Çünkü yazar kelimelere sanki yol arkadaşı gibi muamele eder, halden hale sokar da bildiğinizi zannettiğinizin bilmediğiniz olduğunu fark ettirir size. Acıtmadan, yumuşak harflerden bir araya gelen mütebessim kelimeleriyle.

Yazılarınıza ihtiyacımız var

İlk defa onun yazılarını okuduğumda nasıl bir heyecan ve merak duydumsa, bugün de yazılarının çıkacağı gün aynı şekilde hissediyorum. Üzerinden hayli aylar geçti, bir gün yazısının çıkması gereken sabahlardan birinde onun yazısını göremeyince nasıl telaşlandım anlatamam. Hemen gazeteye telefon ettim ve sordum. Meğersem bir yakınının cenazesi varmış, o yüzden çıkmamış yazısı. Fatihalar okudum, dualar ettim yazarımın yakınına. Ama sonra da şükrettim sadece cenazesi olduğu için yazamadığına. Ya yazmayı bıraksaydı. Ya bir daha onun yazılarından mahrum kalacak olsaydık.

Zira daha önce bu çok kereler başımıza geldi. Okuduğun bir yazarın aniden yazıları yayınlanmaz olur, dinlediğin bir radyocunun programı birden kesiliverir. Falan filan, buna kimsenin hakkı yok. Ve dahi yazarların da böyle bir lüksü yok. Siz yazmazsanız biz nasıl ayakta kalabilelim, nereden beslenelim, nerden nefes alabilelim.

Yazarlarım, size sesleniyorum, haftada iki, üç gün yazmak kolay olmasa gerek lakin bir gün bile olsa bizim için yazmanız elzem. Bildiklerinizin zekâtı babından hiç değilse.

Dua niyetine

Henüz Türkiye’de yaşayanların bile kıymetini layıkıyla bilemediği bir yazar olsa da Gökhan Özcan’ın bir gün tüm dünyada tanınıp okunmasını hayal etmek istiyorum. Ve kitapçılarda bugüne kadar hiç rastlamadığım bir şeyle karşılaşmak istiyorum. Raflarda yeniden basılmış bir sürü Gökhan Özcan kitabını görmek ve almak istiyorum. Çünkü ne kitapçılarda ne de internette kitaplarını bulmanız mümkün. Bakalım bu güzellik hangi yayınevinin nasibi olacak?

F.Kebire Gündüz Karaaslan bir yazarını daha yazmaya çalıştı

YORUM EKLE
YORUMLAR
Emrullah
Emrullah - 11 yıl Önce

Böyle bir insanın kitaplarının baskısının olmaması anlaşılır gibi değil. Çok çok yazık.

mahrum
mahrum - 11 yıl Önce

Gökhan Özcanın kitapları neden yok piyasada bende hep merak ederim,yakınlarımda da bulamadım, bulsam da emanet alsam fotokopi çektirsem falan filan ama yok..